Yeni anayasa tartışmaları, ekonomide tasarruf dönemi, uygulanmayan AHİM kararları..

Artan genç işsiz nüfus, çaresizliğin sürüklediği intihar vakaları, gıdasızlıktan gerileme gösteren çocuklar, yine değiştirilen eğitim sistemi, hastanelerde yeni randevu dönemi..

Yoksulluğun en zirve noktasında, gıdaya erişimde zorluk, bir gecede alınan yeni seferberlik yasası, açlık sınırı altındaki emekliler, evsizler, yüksek kiralar..

Şimdi diyeceksiniz ki, böyle köşe yazısı mı olur?

Olmaz. Ya bir memlekette bu kadar kabus olur mu?

Vergi kaçıranı ihbar et, karşılığında para kazan dönemi de başladı. Bitti mi, hayır.

Mümkün değil, sorunların üst başlığı bile bir köşe yazısına sığmayacak boyutta.

Ve biz şimdi bir başka can alıcı konuyla başbaşayız.

Öyle ki; halkı birbiriyle karşı karşıya getiren, getirecek olan sokak hayvanlarının uyutulması yani öldürülmesi yasasıyla..

13 yaşında kız çocuğunu 15 kişi istismar etti!.

Henüz 20’sinde Ata Emre Akman, sokakta hiç tanımadığı kişi tarafından 25 yerinden bıçaklanarak katledildi!.

Samet Özgül, 20'sinde bir moto kurye, 20 ayrı sabıkası olan Halil İbrahim D. tarafından katledildi ve fail serbest.

Ne alakası var şimdi bunların bu durumla demeyin..

Hani, sokaklar da güvenlik tehdidi ya bu canlar.

Ellerinde; kılıç, pala, silah, bıçak yok. 

Doğrudur, sürü halinde gezenleri olabiliyor ve saldırgan olanları da var.

Tıpkı her canlı türünde olduğu gibi; edilgeni de, daha agresif olanı da var.

İnsan canlısı böyle olduğunda nasıl ki; rehabilitasyona kadar bir çok psikolojik destek alabiliyorsa, bu canların varsa eğer yarattığı sorun; aşılama, kısırlaştırma gerekli ise rehabilite edilmesiyle mümkünken, can almaktan nasıl bahsedebiliriz.

Kaldı ki; sırf para için cinsle çiftleştirilip satılanlara, aldıkları canları hevesleri geçince sokağa atanlara da ayrıca cezai işlem uygulayabilmek mümkünken, öldürme seçeneği nasıl savunulabiliriz.

Çağdaş gelişmişlik sorunlara çözüm üretenlerle olur. Hiç bir sorunda ölüm, bir çözüm aracı değildir.

Ki doğayı ellerinden alıp, betonlara boğanlar biz insanoğluyken sadece sorumlu olarak sokak canlarını nasıl görebiliriz?

Doğru, korkan var. Saldırıya uğrayıp travma yaşayan var. Ama bunlar yüzdelik dilimde yüzde 1 kadarken ve bunun çözümü; kısırlaştırma, aşılama yapmakken, ölümü çözüme nasıl seçenek yapabiliriz..

Üstelik; vergilerimizle belediyelere ödenek imkanı sunuluyorken, bu uygulamaları yıllardır yapmayan yetkili kurum ve kuruluşların yol açtığı sorunu, neden bu hayvanlara canlarıyla ödetmek istiyoruz..

Zamanında saldırıya maruz kalıp travma yaşayan ve evet çok korktuğunda yolunu değiştirmek zorunda kalan biri olarak yazıyorum bunları ve diyorum ki;

Mümkün. “Öldürmek” dışında bir çok seçenekle mesela, birlikte nasıl yaşayacağımızı öğrenmekle, eğitimle her şey mümkün..

Üstelik; içlerinde bir çok kesimden insan olan hayvanseverler bu toplumun neredeyse yarısını oluşturuyorken, hassasiyetlerini bir kenara atmak, halkı karşı karşıya getirmek, bunca sorunla boğuşurken bize ne kazandıracak..

Canlıların toplu bir şekilde öldürülmesi kimseye huzur getirmez. 

Eğer yeteri kadar istenirse mümkün. Sorunun özel değerlendirmelerle çözülmesi mümkün..