Ağlamak, gülmek iki uçlu, üzülmek ve sevinmek, inişli, çıkışlı bir duygu…
Bu duyguların var mı bir ortası? Bir Yay insanı için yok gibi…
Evet, YAY burcu insanlarının an’ı başladı. Aralık’tır en keskin zamanları…
Hey şeyi sivri uçlarda yaşarlar, bilmezler onlar hiçbir şeyin ortasını…
Nereden mi biliyorum? Tabi ki, bugün doğan bir YAY olarak kendimden.
İki uçludur Aralık’ta.
Bir taraftan yeni bir yılın heyecanını taşır. Eskiye, geçmişe, hoşçakal ayıdır…
Bir taraftan insanlara vefayla, vefasızlığı anlatır…
Hazandır…
Biraz da hüzzam…
Hani eski kırık plakta çalan bir parça gibi…
Vefasız bütün kuşlar der.
İnsanlar vefasız.
Kentler, yollar, caddeler. Oturduğun mekanlar, vefasız…
Azalır gökyüzünde doğan ay, geceye karışan ışıldaklı yıldızlar. Çiçekler renklerini azaltır, solgun açar….
Hani, hava da soğuktur. Her gün kapı önünde gördüğün köpişleri daha az görürsün. Sıcak yer arar, sığınırlar…
Dallarda kuşlar çok fazla cıvıldamazlar…
En heybetli yalnızlıkları ise ağaçlar yaşar…
Öyle ya; Bahar da, Yaz da, koşan koşanadır dallarının altına, ama geldi mi Aralık, soranı olmaz, herkes el ayak çeker…
Başlar çiğ’ler yağmaya. Sanki doğa da ağlar, insanların vefasızlığına…
Bu arada, beni unutma diyenler, seni çoktan unutmuştur.
E öyledir insan. İşi bitti mi unutur, eşini, dostunu. Zarında, darında yanında olanı. Çıkarı kalmamışsa, çabuk unutur.
Aralık, biraz da saklı gerçeklerin ortaya çıktığı ay’dır…
Vefalılarla, vefasızlar gibi…
Gerçekte böyle değil midir?
Mesela; bugün içinde yaşadığımız cehennem dolu günlerin sebebi biraz da her değeri, yaşanmışlıkları unuttuğumuzdan değil mi?
Bazı gerçekler zamanla unutulmadı mı?
17 Ağustos depremi…
10 Ekim’ler, Suruçlar…
Unutulmuyor mu çar çabuk, traktör arkasında ölen mevsimlik tarım işçileri….
Unutulmuyor mu? Her gün sokak ortasında öldürülen kadınlar?
Bunlar vefasızlık değil mi?
Biz, toplum olarak; “Unutmamayı unuttuk”
Uyutulduk çünkü.
Çünkü unutturuldu…
Birileri, bu ülkede toplumsal hafızanın zayıf olmasından yararlanıp bugünkü sistemin yaratılmasını sağladı….
Karnımız toksa, aç yatan çocuğu görmez olduk…
Dokunmadığı sürece bize, hak arayanın sesini duymaz olduk…
Paylaşmayı unuttuk, ezilenlerin inceliği olan dayanışmayı.
Susmak, yaşayan bir ölüye çevirir bir gazeteciyi…
Ve bir gazetecinin görevidir, hatırlatmak unutulan gerçekleri…
Hatırlatırım, biz vefayı unuttuk…
Aralık böyle de gerçekçi bir ay’dır işte…
E tabi, YAY’lar da öyle…
Şimdilik memleketimde böyle esiyor rüzgar…
Bir gün yeniden, unutturulan gerçekleri hatırlayana kadar…
Şimdilik havada Vefasızlık var…