Şair Ece Ayhan'ın "Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim" sözünü her gün yaşayıp, hatırlayarak geçiyor hayat...

Niye unutulsun ki! Unutturmak üzerine kurulu düzenin içinde unutulmaması istenenler de var.

Vatandaşlık görevlerini yapmayı unutmamalısın, hak talep ettiğinde bunun olmadığını ise unutmalısın örneğin.

Anayasada eşitlik olsa da kütüphaneye girmek için bile o kadar da eşit olmadığını bilmelisin.

İçeride durum böyleyken, yurt dışına çıkmaya çalıştığında da durum farklı değil...

Sürekli olarak Avrupa ülkelerinin, ABD'nin vize vermediğinden şikayet edilir.

Oysa gelir belgenden, diplomana, sabıka kaydından, ikametgah belgelerine sayfalarca 'senin sen olduğunu ispata' uğraşmışsındır ama onay alınamadığı da olur.

O ülkelerin 'ayrımcı' olduğunu söyleyip, ülkende hayatına devam edersin de ya yasalara uyduğun, yüksek vergisini ödediğin ülkende bunu yaşarsan ne hissedersin?

İşte, şairin sözü gelir o anda akla...

Dünya teknoloji ve bilimdeki akıl almaz gelişmelere sahne oluyor; Yapay zeka, kuantum derken bilginin en değerli zamanlarını yaşıyor yeryüzü.

Bütün dünya bir yarışta ve her bir bireyini bu yarışın içinde tutmaya, onları motive etmeye, teşviklerle desteklemeye çalışıyor.

"Tüzüklerle çarpışarak büyüyen" bu ülkede ise bu ortamda kütüphaneye girmek için mücadele veriliyor.

Yani bildiğimiz kütüphane...

Vize almak için büyükelçilikler önünde gerçekleşen gerilimin daha fazlası bir kütüphaneye girebilmek için yaşanıyor.

Bu durum saçma gelebilir, 'öyle şey mi olur' denilebilir.

Çünkü dünyanın her yerinde kütüphaneler herhalde en kolay girilebilen yerlerdir hatta teşvik edilir.

New York'un en sıkıntılı yerlerinden Harlem'deki Columbia Üniversitesi'nin kütüphanesine yoldan geçerken akşam saatlerinde girip kitapları karıştırabilirsiniz örneğin...

Ama Ankara'nın göbeğinde Milli Kütüphane'ye girmeniz o kadar da kolay değil.

Adı üzerinde her ne kadar 'milli' olsa da çokca kriter aranıyor girebilmeniz için.

Öncelikle ön üyelik kaydı yapmalısınız,

Fakat durun daha önce girişte X-Ray kapısından güvenliği geçip danışmadaki görevliye durumu anlatıp, 'üyelik kaydı' yazılı bölüme yönelmelisiniz.

Oradaki görevlinin kioskları işaret etmesiyle ön kaydınızı yapmalısınız.

Sonra yeniden görevliye gidip zaten kimlik numaranız ve diğer bilgilerinizi girdiğiniz ön kayıttaki bilgileri ispat etmelisiniz.

Şöyle ki, diyelim emeklisiniz ve bir kitaba bakmak istiyorsunuz.

Sivil giyimli görevli, koltuğunda hiç istifini bozmadan emeklilik belgenizi talep edecektir.

Zaten kimlik numaranız ve kimliğinizle sizin bütün bilgilerinizin kamunun elinde olduğunu varsaysanız da vize görüşmelerindeki diyalogları yaşatmadan olmuyor.

E-Devlet'ten emeklilik belgenizi bulup gösterdiğinizde ise "Aaa! SGK'dan emeklisin Abicimm! Olmaz" yanıtı verilecektir.

"E, ne olacak?" diye sorarsanız da "Üniversite mezunu musunuz?" denilecek ve ardından 'diplomanız' ile başvurmanız istenecektir.

Eğer, diplomayı bulursanız tekrar kütüphaneye girmeyi deneyebilirsiniz, aksi taktirde hiç yorulmayın. Alacağınız yanıt: Yönetmelik böyle Abicimm!

Genç bir öğrenciyseniz de öyle, bütün bu süreci yaşamalısınız. Ardından yan odada fotoğraf çektirip işleminizi tamamlayıp, o aradığınız kaynağa ulaşabilirsiniz.

Yani, örneğin SGK'dan emekliysen ve üniversite mezunu değilsen Milli Kütüphane'ye giremezsin.

Öğrenciysen ama kimliğin yoksa yine olmaz.

Bir kitabı karıştıramaz, arşivden yararlanamazsın...

Ece Ayhan 50 yıl önce yazmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 yıl önce okumuştu o dizeyi;

"Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim"

Şiirin devamında ise şöyle diyordu şair:

Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim!