Demokrasinin bel kemiği, yani hukukun üstünlüğü. Hani, adil bir geleceğin olmazsa olmazı.

Hah işte ülkece; “Hukukun üstünlüğü endeksinde” 142 ülkeden, 117 nci sıradayız.

Şimdi biz bu endekslerle gelişmiş ülkeler arasından geriye doğru uzaklaşmış olmuyor muyuz.?

Yıllarca sergilenen; korkak, utangaç, çekingen ve ürkek tavırların nihayetinde bizleri getirdiği nokta..

Sürüklediği yer, derin yoksulluk, ekonomik kriz..

Kimse; vatandaşı, üreteni, emekçiyi ve yaşadığı çileyi görmüyor.

Zira; erk egemenler kendilerine öylesine büyük bir özel çember yaratmışlar ki, halktan kopmuşlar..

Gerçeklerden uzak, hayat pahalılığından bi haberler..

Geldi çattı tayin mevsimi ve kira artış ayları..

Kiralar, ortalamanın da altındaki evlerde 25 binden başlıyor.

Emekli 14 bin alıyor. İki emekli orta halli bir evin kirası ediyor..

Manavlar yanıyor, dokunanı da yakıyor..

Tarım ve hayvancılık ülkesinde, kiraz, kayısı, kavun, karpuza hasret çocuklar büyüyor..

Geçen gün vatandaşın biri silahla bir banka şubesine giriyor ve amacı soygun değil, borçlarını ödeyebilmek için kredi istiyor. Şaka değil..

Ama halimiz fıkralık..

Ekonomik kriz yüzünden büyük para problemi yaşayan Temel, çocuk kaçırıp, fidye istemeye karar verir.

Büyük bir parkta gözüne bir çocuğu kestirir.

Önce güzelce bir not yazar.

“Çocuğunu kaçırdım. Bunu yaptığım için çok üzgünüm. Kusura bakma, ama paraya gerçekten çok ihtiyacım var. Yarın sabah 07:00’de, falanca parkta, falanca ağacın altına, siyah bir çantayla 5 milyar getir. İmza: Laz.

Sonra gözüne kestirdiği çocuğun yanına gider, notu çocuğun cebine koyar ve doğruca eve gidip notu babasına vermesini söyler..

Ertesi sabah dediği park ve ağacın altında, söylediği gibi siyah çantada 5 milyar emaneti bulur.

Fakat paranın yanında bir not vardır.

“Paran purada, ama bir laz hemşehrisine nasıl peyle bi şey yapar. İnanamayrum..”

Bir ülke vatandaşına böylesi hukuksuzluğu, 

Derin yoksulluğu, halkına açlığı nasıl reva görür..

İnanamıyorum..