Ünlü Rus yazar Anton Çehov "Eğer birinci perde açıldığında duvarda bir tüfek asılıysa takip eden sahnede tüfek mutlaka patlamalı. Aksi takdirde oraya koymayın" der. Bu ilke tiyatro gibi sinemada da kullanılmaktadır. Ve silah patladı.

Türkiye silahların ve hatta bombaların patlamasına çok alışık bir ülke ne yazık ki. Bir zamanlar bir mafya lideri elleri kelepçeliyken kameralar karşısında ‘O’nu mermi manyağı yaparım’ diye hasmına gönderme yapmıştı. Hepimiz şiddet algısı konusunda birer manyak olduk. 15 Temmuz’un sabahında, o meşhur kalkışmanın (kalkışma kelimesini de o sabah tanıdık, sanki hazırmış da cümle içinde kullanılmış gibiydi) günü yeni ağarırken ve biz daha ne olduğunu anlamamışken üzerinden jetlerin gümbür gümbür uçtuğu, bombaların patladığı, insanların öldüğü Ankara’da belediyenin çöp arabaları çöp topluyordu.

Silah patladı!

Geçen hafta çok ilginç ve tabii ki çok üzücü bir olay yaşandı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve genç bir akademisyen olan Sinan Ateş Ankara’nın orta yerinde güpegündüz bir silahlı saldırı ile katledildi. Sinan’a ateş. Kendi kendine zarar verme konusunda mahir halkımız bu kez ilk defa kendinin kendine kurşun sıktı. Ülkücü camia karıştı. Bursaspor bile taziyelerini bildirirken MHP ve AKP sessizliğe büründü. Son Taksim katliamı ve altı yaşındaki kızın tarikat evliliğinde olduğu gibi bu olaya da basın yasağı gelmedi (olağana hayret durumu). Acemice, küstahça ve hunharca işlenen bu cinayete bir kılıf ne arandı ne de bulundu. Bahçeli meclis grup toplantısında konuya ilişkin bir açıklama yapmazken, nereye çekileceği kendinden belli olan şu cümleleri söyledi: ‘Üç Hilali de yargılatmayacağız. Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi şeref ve onuruna musallat olan kepazeleri asla affetmeyeceğiz.’

Biz çocukken büyüklerimiz ‘silahla oyun olmaz’, ‘şeytan doldurur’ gibi kulaklarımıza asılı kalan sözler söylerlerdi. Dolu silah şeytan istemez. Biz pamuk şekeri, kuş cıvıltısı, ortalık pudra şekeri, kurşun vızıltısı.

Eskiden ‘N’olcak bu memleketin hali’ der hayıflanır ya da geyik yapardık. ‘Valla artık n’olcaksa olsun’ der haldeyiz. Nerden baksan tutarsızlık diyeceğim amma bence gayet tutarlı. Şiddet dilde başlar. Ortalıkta bu kadar silah ve çıkar olursa o silah patlar.

Bizim ilk perdelerde hep bir silah asılı.

Silah patladı. Olacak olan oldu.