Çok duyduğumuz laftır. Türk milleti balık hafızalıdır derler. Buna son yirmi otuz yıldır hiç inanmıyorum. Bunca gündeme hafıza mı dayanır? Bırakın günlüğü gün içinde bile birkaç yeni gündem var bu ülkede. Bu sadece siyasetle ilgili değil hemen her şey ile ilgili. Bunu ilk kez Abdullah Öcalan’ın bize verildiği zaman fark ettim. Türkiye için çok önemliydi. O yılları yaşayanlar bilir. Seksenlerin başında başlayıp doksanlarda zirveye çıkan PKK terörü, nedenleri ve oluşumu ayrı bir tartışma ve kabullenme içeriği olsa da bu topraklarda yaşayanlar için büyük bir sorun ve konuydu. Öcalan mahkemeleri başladıktan bir ay sonra kimse bu konuyu konuşmaz, görmez olmuştu. Televizyon yine goygoya ve yeni gündemlere boğulmuştu. O zamanlar televizyon çok önemliydi. Ne facebook, ne twetter, ne instagram ne de benzeri platformlar vardı. Ne izliyorsak oydu. Gündemde tutmak eylemine iki iyi örnekse Münevver Karabulut cinayeti ve EYT içeriğidir. Münevver’in babası ve emeklilikte yaşa takılan kitle bu konuda herkesi solladı bu zaman diliminde.

Yıllar geçti, dünya değişti. Şimdi saydığım internet kanallarının hepsi var ama bizde değişen pek bir şey olmadı. Yine açgözlüyüz, yine umursamaz, aymaz, akıllanmaz, ders çıkarmaz ve balık hafızasına yorumlanacak gündem öğütücülüğümüz var. Çok dirençliyiz yani.

Doksandokuz depreminden sonra çok üzüldük. Çok yıkıldık. O zaman slogan gibiydi; ‘Orada kimse var mı?’. Kurtarıcılar enkaz altında olası kişilere sesleniyordu. Bu kez ne oldu? Biz seslenmedik. Enkaz altından gelen seslere, ‘burada biri var’ diyenlere sağır olduk. Bir depremzedenin sözü ‘ Her yere fazlayız artık’. Bir gün önce sıcak evlerinde çocuklarıyla beraber uyuyorlardı. İşleri vardı. Akrabaları, anne babaları vardı. Çocukları vardı. Evleri vardı, evleri!. Şimdi neredeyse hiçbiri yok. Nereye gitseler fazla geliyorlar. Depremzedelerin yerini depremzadeler mi alacak? Enkazları moloz zihniyetiyle toplayıp paraya çevirmeye çalışanlara soruyorum. Çok fazla gönüllü insanımız oralarda yoğun çaba harcadı, harcıyor. Çarpık düşünce, karcı zihniyet yardımlaşmayı bile böldü. Öğrendik ki canımız Kızılay  çadır satıyor. Çocukken birbirimize söylediğimiz bir söz geldi aklıma; ‘Utanmaz, arlanmaz, kir tutmaz, paslanmaz’. Güzel günler görmek için kötü günleri anlamak ve kötü giden şeyleri düzeltmek gerek. Şiirden şarkı yapmaya benzemez bu iş. Unutursam kalbim kurusun demeye de. Kurutmaya değil yeşertmeye çalış kalbini. Unutma ama düzelt. Bu vatan için ölürüm deme, bu vatan için yaşarım ve yaşatırım de!

Gelelim siyaset kazanına. Geçen hafta ortalık karıştı. Tam ‘lan n’oldu be!’ derken tekrar ‘lan n’oldu be!’ dedik. Tartışma, inceleme, irdeleme kültürümüz olmadığı için ne gariptir ki kavga ederek anlaşabiliyor ve çözüm bulabiliyoruz. Muhalefetin iki büyük atı kapıştı. İkisine de aferin. Neden aferin? Birine tüm gemileri yakıp dönebildiği için, diğerine de olup biteni sükûnet ve sessizlikle atlatabildiği için ki bizim kültürmüzde bunlar inanılmazdır. Ama en önemli ve büyük alkış herkesin ağzında olup ama kime ait olduğu anlaşılamayan ‘millet’ için. Kamu vicdanı ses yükseltti. Bu kez ‘lan n’oldu be’ demedi ‘durun lannn’ dedi. Neden bunu dedi? Toplumun büyük kısmı ‘artık yeter’ dedi. Ben sınıra geldim. Biraz geç olsa da bunu dedi.

Kılıçdaroğlu bana uygun aday değil diyorlar. Olabilir. Bana uygun mu? Olmayabilir. Sen ne istiyorsun? Bursaspor-Amedspor olaylarını mı? Liyakatsızlık mı? Ayyuka çıkmış yolsuzluklar mı? Vergisini ödediğin yolların tekrar vergisini ödemeyi mi? Eğitimde, sağlıkta eşitsizlik mi? Depremde enkaz altında kalıp çadırsız kalmayı mı? Yıkılmış evin yerine borçla ev almayı mı? Eğitimli, kültürlü gençliğin göçmesini mi? Sağlıkçılarının giderlerse gitmesini mi? Kardeşim dediğin Kütlerin ensesine tokat atan ağabeyi olmayı mı? Miliyetçiyim diyenlerin faili meşhur cinayetlerin faili olmasını mı? Din siyasetçilerinin arka bahçesi imam hatiplerde deist olmayı mı? Küfür, hakaret işitmeyi mi? Sürtük ya da çürük olmayı mı? Patronun ‘senden çok var, sen gidersen başkası gelir’ demesini mi? Haksızlıkların adalet mekanizmalarıyla perçinleşmesini mi? Dün birbirine hakaret yağdıranların bugün aynı kaptan su içmelerini mi? Mafyöz bir liderin açıklamarıyla zedelenecek bir iktidar mı? Ve hala uyumayı mı istiyorsun?

Ben huzur istiyorum. Eşitlik, adelet ve özgürlük istiyorum. Hem de hepimiz için. Çocuklarımız için. Senin için…

Unutmadan, düzeltmek, yeşertmek ve yaşatmak istiyorum.