Yoksulluk artıyor. Dar gelirlilerin sayısı artıyor. Orta direk yok oldu. Sadece zenginler ve fakirler var. Senelerce çalışıp halen bir ev bir araba hayali kuranların sayısı artıyor. TOKİ başvurularından belli. Üretim azaldı. İçte tarım ve sanayinin artırılması için bir çaba yok. İhracat arttı ama dış açık 1 trilyon 250 milyon dolara ulaştı. Enflasyon arttı. Asgari ücret artırıldı, memur ve emeklilere zam verildi ancak denge sağlanamadı. Toplum fakirleşti. Yaz aylarında bir haftalık tatil zengin işi oldu.

***

2002’den bu yana iktidarda olan Ak Parti’nin önünde çok önemli sorunlar var. Ak Parti, 2023’e “Türkiye Yüzyılı” sloganıyla girdi. Bu slogan ve lideri sevenlerle milletin belli bir kesimini yanınızda tutabilirsiniz. Milletin belli bir kesiminin oylarıyla 2053’e kadar iktidarda da kalabilirsiniz. Kalan kesimi safınıza katmak için ise ikna etmek zorundasınız. “Onların sırtında küfe yok” diyebilirsiniz. Ancak küfenin kimin sırtında olduğunu bilenleri kazanmak istiyorsanız, gerçek küfe sırtlarında olanlarla diyalog kurmak zorundasınız. Bu diyaloğu kurup kurmamak da bir strateji olabilir tabii ki.

***

Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alabilirsiniz. Atatürk, bir devri kapatıp bir devri açarken tek lider olmayı reddetmiştir. Mecliste çoğulculuğa, muhalefetin olmasına büyük önem vermiştir. Tek parti olmak yerine, Meclis’te başka partilerin kurulmasının da kapılarını açmıştır. Daha da ötesi Serbest Cumhuriyet Partisi’nin belediye seçimlerine girmeye karar vermesinden sonra bazı istenmeyen olayların çıkması ve devrimlerinin önemini kavrayamayanların arttığını görmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı’ndan bile vazgeçebileceğini şöyle söylemiştir:  “Yapacağım şey basittir. Devlet reisliğinden çekilmek ve partinin başına geçmek, karşı taraftaki arkadaşlarla birlikte ilkin beliren anarşi ve gerilik anlayışlarını ortadan kaldırmak, ondan sonra da sükûnetle ve samimiyetle yolumuza devam etmek.” Atatürk için önemli olan partisi CHP’dir. Lider olmak da bunu gerektirir.

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Elbette ki liderin düşündüğü önemlidir. Ancak bir liderin eleştirileri, kendisine fikir verenleri dinlemesi de o kadar önemlidir. Milletin belli bir kesimini görmezden gelmek, fikirlerini, düşüncelerini dinlememek, bir ülkeyi kendi şahsi görüşleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışmak kısa vadede kazandırabilir. Bir demokraside oy kaybetmeyi göze almakta bir strateji olarak denenebilir. Ancak bu, kaybettiğiniz oy kadarını yerine koyabildiğiniz zaman geçerlidir. Durum, kazanılan oyun kaybedilen oydan az olduğunu göstermektedir. Bu nedenle çoğulculuktan korkmak yersizdir.

***

6’lı masa demokratik parlamenter sisteme yeniden dönülmesi için çalışmalar yürütüyor. Bunu yaparken bilimi, aklı önceleyen bir tutum sergilediği görülüyor. 2022 yılında dünyaca ünlü ekonomi profesörlerini buluşturan bir büyük program düzenlediler. Akademisyenlerin fikirlerini toplumda dinledi. Önümüzdeki günlerde ilk 100 gün, bir yıl içinde ve bir yılın devamında yapılacakları kapsayan bir program da açıklayacaklar. Buna karşı “Sistem tartışmaları gereksizdir” demek, demokratik parlamenter sistem görüşünü savunanları iknaya yetmez, yetmeyecektir.

***

Bunun yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tamamen milletin denetimine açılabilir. Meclis’teki sandalye sayısı ve Cumhurbaşkanı’na verilen yetkiler uyarınca tamamen sorumsuz görünen atama yolu ile göreve getirilenlerin denetimi daha şeffaf hale getirilebilir. Böylece atama yolu ile göreve getirilenlerin sorumluluğunu üstlenmek gibi ağır bir yükten, Cumhurbaşkanlığı makamının kurtulması sağlanabilir. Siyaset güven işidir. Ancak tarihimiz, siyasette en yakınındakine bile güvenmenin yanlış olduğunu gösteren örneklerle doludur. Demokrasilerde seçimler önemlidir. Önümüzde de seçimler var. Her şey oydur diye bakabilirsiniz. Bu sizi belli bir süre daha iktidarda tutabilir. Ancak hiçbir iktidar layüsel değildir. Ezcümle, vakit kaybetmeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş ilkelerine geri dönülmelidir. Kurtuluş yolumuz budur.