“Ben gençliğin ne olduğunu bilirim, sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin”(George Orson
Welles)
Welles böyle demiş ancak Z kuşağı bu söze karşı yönetimi ele aldı gibi. Duyarsız, tepkisiz
dediğimiz gençler ülke gündemini değiştirmeye kararlı.
Kendi aralarında oluşturdukları yeni bir dille kendilerini bakın nasıl ifade ediyorlar.

*Z kuşağıyla ilgili konuşurken bir laf vardır: “Ne dediklerini anlamıyorum ama çok
eğleniyorlar.” Haklısınız, zira bu kuşak sadece interneti değil, Türkçeyi de “çakma olmayan”,
orijinal bir hale getirdi. Onlarla sohbet ederken bir an için kendinizi Mars’taki bir uzaylıyla
muhabbet eder gibi hissedebilirsiniz. Kendi aralarında konuşurken şöyle cümleler duymanız
mümkün:
“Kanka bu *story’deki kız çok janjanlı ama enerjisi baya düşük, yani full cringe. Bi’ tık
magmaya indim…”
Buyur buradan yak. Eskiden biri sizi hayal kırıklığına uğratsa “üzüldüm” derdiniz. Şimdi
“magmaya indim” diyorlar. Yani yanardağın dibine kadar moral çöküşü… Depresyona gerek
yok, artık *“magmadayım” demek yeterli.
“Çakma” dedikleri şey ise sahte demek. Sözlükteki tanımı “yan sanayi ürün” olabilir ama Z
kuşağında “çakma sevgili” mesela: Gerçek niyeti belli olmayan, yarı zamanlı duygusal
yatırımcı.
*“Janjanlı” ise tam bir moda kelime. Eskiden sadece şamdanlar janjanlıydı, şimdi insanlar,
cümleler, telefon kılıfları bile janjanlı. Rengarenk, dikkat çekici, biraz da abartılı.
Ama asıl bomba kelime şu: “Ayy bu tam bir *red flag!”
Yani birinin davranışında sorun varsa artık “bu çocuk hayırsız” denmiyor, “red flag” deniyor.
Kırmızı bayrak. Adeta Formula 1 yarışında uyarı verilmiş gibi.
Bazı kelimeleri de kısaltarak kullanıyorlar.*“Tbt” mesela. Eski bir fotoğraf paylaşınca
“throwback Thursday” diyorlar ama Perşembe olmasına da gerek yok. Pazartesiye denk
gelen “tbt” görürseniz şaşırmayın. Z kuşağında günler ve kurallar biraz flu.
Peki ya duygular?
Duygusal bir durumdan bahsedeceklerse “ağır drama var” diyorlar. Gözyaşı mı dökülüyor,
kalp mi kırılmış? Hayır efendim, sadece “drama”. Sanki pembe dizi senaryosu yazıyorlar.
Z kuşağının dilini anlamaya çalışırken aslında şunu fark ediyoruz: Bu gençler, dünyayı
eleştirmenin, mizahla başa çıkmanın, özgün olmanın yeni bir yolunu bulmuş. Araya İngilizce
katarak, kelimeleri bükerek, “çıldırmadan önce son çıkış” tabelasını geçerek yaşamayı
öğrenmişler.
Belki her şeyleri *“aesthetic”, biraz *“low effort” ve sık sık “mod düşüren vibe” yaşıyor
olabilirler ama dürüstler, yaratıcılar ve kesinlikle sıkıcı değiller.
Sonuçta hepimiz bir zamanlar *“cool”duk. Şimdi sadece “boomer vibe” vermemeye
çalışıyoruz.
Elbette! Yazının sonuna Z kuşağının kullandığı yabancı kökenli kelimelerin Türkçelerini
ekleyerek renkli bir "mini sözlük" bölümü oluşturalım:
**Z Kuşağı Mini Sözlüğü
Story: Hikâye (Instagram’da 24 saatlik paylaşım)
Cringe: Utanç verici, yüz buruşturucu
Red flag: Uyarı işareti, tehlike çanı
Tbt (Throwback Thursday): Eskiyi anma günü
Aesthetic: Göze hoş gelen, estetik
Low effort: Emek harcanmamış, öylesine yapılmış
Vibe: Hava, enerji, ortamın ruhu
Boomer vibe: Yaşlı kuşak havası, “Bizim zamanımızda…” enerjisi
*** (çeşitli kaynaklardan alıntılar)