Türkiye’nin halini tek tabloya sığdırmışlar, bakınca insanın aklına şu geliyor: Bizim memlekette rakamlar da stand-up yapıyor. İstatistik değil, düpedüz skeç!

Kitap okuma oranı %1.

Demek ki hepimizin evinde kütüphane var ama içinde kitap yerine televizyon kumandası, bozuk ampul ve kullanılmayan şarj kabloları duruyor. Kitap açmaya gerek yok, çünkü zaten diziler haftada 3 kitaplık diyalog veriyor.

Sanat etkinliklerine katılım %1.

O da muhtemelen aynı adam. Hem kitap okuyor, hem sanat etkinliğine gidiyor, hem de müzeye uğruyor. Yani istatistiğin yükünü tek başına taşıyan bir kahraman var bu ülkede. Bravo!

Gazete okuma oranı %0.3, müze dolaşma oranı %0.1.

O yüzde 0.1 var ya, işte o da yanlışlıkla müzenin önünden geçip “burası ne acaba?” diyen vatandaş. Gazete okuma ise zaten zor; elde telefon varken, parmağı kaydırmak daha kolay.

TV izleme oranı %78.

Bu sonuç sürpriz değil. Televizyon, Türkiye’nin aile büyüğü gibi: Akşam olunca herkes onun etrafında toplanıyor, sözü kesilmiyor, “benim zamanımda” diye başlayan hikâyeler anlatıyor.

Evlilik programı izleme oranı %76.1.

Kitap %1, evlilik programı %76.1. Demek ki biz roman okumuyoruz, romanı canlı yayında izliyoruz. Hem dram var, hem komedi, hem de beklenmedik final!

Belgesel izleme oranı %1.

Evlilik belgeseli olsa belki izlenir. Zürafa çiftleşiyor, aslan çiftleşiyor… Ama iş insanlara gelince reytinği alıyor.

Kültür-Sanat haberlerine ilgi %0.01.

O da muhtemelen yanlışlıkla tıklayan biri. “Kültür” kelimesini görünce “kültür mantarı” sandı herhalde.

Siyasi haberlere ilgi %39, dini haberlere ilgi %78.

Demek ki memleketin yarısı “siyaset olur mu olmaz mı” diye tartışırken, diğer yarısı “ahirette ne olacak” diye düşünüyor. Dünyada yokuz, ahirette çok şükür tam kadroyuz!

Pornografiye ilgi %80.

Bu da demek oluyor ki halkımız bilimsel belgesel izlemiyor ama insan anatomisi konusunda doktora yapacak seviyeye gelmiş. Eğitim şart diyoruz ama millet kendi yöntemini bulmuş.

Halkın borçluluk oranı %78.3.

İşte burası tam Türk işi: Kitap okumuyoruz, müzeye gitmiyoruz ama borçlanmada Avrupa şampiyonuyuz. Kitap almaya değil, kredi kartı ekstresine bakıyoruz.

Ortaya çıkan tablo basit:

Bir elimizde televizyon kumandası, diğer elimizde kredi kartı ekstresi, gözümüz evlilik programında, kulağımız siyasi tartışmada, gönlümüz ise hâlâ “o yüzde 1”de.

Belki bir gün biz de %1’lik kulübe gireriz. Ama şimdilik en çok izlenen dizimiz: “Borçlarımız ve Biz”.