Doğa yürüyüşlerinde orman içinde yürürken “acaba gece ağaçlar birbiri ile ne konuşurlar günün yorumunu biz insanlar gibi yaparlarımı” diye çoğu zaman kendimi bu sorulara cevap ararken bulurum.

Rüzgarlı havalarda birbirlerine şiir okur gibi sesler çıkarırlar. Acaba ağaçlarda aşık olurlar mı?

Onu bilemem ama ağaçların cinsiyeti hakkında biraz sohbet edelim.

Hiç düşündünüz mü ağaçlar dişi mi, erkek mi? Ben düşündüm. Uzun uzun düşündüm. Sonra bir ulu çınar ağacının altına oturdum ve kendime dedim ki: "Ağaçlar kesinlikle dişidir”

Bir ağacı kestiniz mi hemen pes edip gitmez. Köke kadar iner, yeniden filizlenir. Hangi erkek bu kadar inatçıdır? Bir kadın gibi tekrar tekrar ayağa kalkar, "Beni yıkamazsınız!" der.

Bahar gelir, çiçek açarlar, süslenirler, mis gibi kokarlar. Sonbahar gelir, yaprak dökerler, hüzünlenirler. Bir gün sıcak, bir gün soğuk.

Bizlere meyve verirler, gölge verirler, oksijen verirler, odun verirler, ama kendilerine bir şey isterler mi? Hayır! Tıpkı annelerimiz gibi… "Ye yavrum, sen açsındır," dercesine verip dururlar.

Rüzgar eser, fırtına kopar, kar yağar ama onlar dimdik ayakta durur. Eğilirler ama kırılmazlar. Evlere, iş yerlerine bakın, kim en çok yük taşıyor? İşte ağaçlar da aynı.

Bir ağacın altında oturduğunuzda size kimse gibi bakmadan, konuşmadan, ama derinden bir şeyler hissettirir. Sadece varlıklarıyla huzur verirler. Tıpkı bazı kadınların sadece yanınızda olması gibi…

Ve en önemlisi: Bir ağaç koca bir ormanı doğurabilir. İşte bu yüzden ağaçlar dişidir!

Peki ya erkek ağaçlar yok mu? Var tabii, ama onlar genellikle çiçeklerini atar, polenlerini bırakır ve giderler! Asıl işi dişi ağaç yapar.

Yani sevgili okurlar, ağaçlar dişidir. Çünkü doğayı ayakta tutan her şey, annelik ruhunu taşıyan bir kadındır. Uygun bir zamanda bir ağacın yanına gidin, ona sarılın ve "Sana minnettarım kraliçem!" deyin. O size rüzgarla bir şarkı söyleyecektir…