T24 yazarı Tolga Şardan,"MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın re'sen başlattığı soruşturma kapsamında sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 

Baştan söyleyeyim Gazeteci Tolga Şardan’a ben Tolga Abi diye hitap ederim. O nedenle de yazıda bu ifadeyi kullanacağım.

Yazının başında gazetecinin en önemli görevlerinden birinin soru sormak olduğunu hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum.

Zaten Tolga Abi’nin tutuklanmasıyla sonuçlanan süreç çok sayıda soruyu da beraberinde getiriyor.

Daha olayın özetini aktarırken savcılığın re’sen başlattığı soruşturma kapsamında gelişmelerin yaşandığı görülüyor.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre, “resen” kelimesi "kimseye bağlı olmaksızın, bağımsız, kendiliğinden, kendi başına gerçekleşen şey” şeklinde açıklanıyor.

Ancak bu sözcük genellikle günlük konuşmalarda tercih edilmez. Bunun yerine hukuksal alandaki kullanımları yaygındır.

“Resen” kelimesi hukuki anlamda, “kamu kurumunun, idarenin veya bir yargı organın kendiliğinden harekete geçerek işlem yapması” anlamına geliyor.

Tolga Abi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘kendiliğinden harekete geçmesi sonucu’ başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandı.

Tutuklamaya gerekçe gösterilen yazının ardından Cumhurbaşkanlığı’ndan bir yalanlama ya da böyle bir raporun bulunmadığına ilişkin bir açıklama yapılmadı.

Resen harekete geçildiğine göre, Cumhurbaşkanlığı’ndan bir şikayet ya da ihbar da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmış değil.

Bu durumda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanlığı’nda böyle bir rapor olup olmadığını nereden biliyor?

Cumhurbaşkanlığı’na sunulan her rapor aynı zamanda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da bildiriliyor da kamuoyunun haberi mi yok!

Başsavcılığın açıklamasında buna ilişkin bir açıklama bulunmuyor.

Açıklamada, (…)yazı içeriğinde 5237 sayılı TCK'nun 217/A maddesinde düzenlenen 'Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma' suçunun unsurlarını oluşturacak nitelikte söz ve beyanlar bulunduğu değerlendirildiğinden(…) deniliyor.

Rapor hakkında Başsavcılıkta bilgi ya da şikayet yoksa ‘halkı yanıltıcı bilgi’ bulunduğu sonucuna nasıl varılıyor?

Soruşturma kapsamındaki sürece ve sorulara devam edelim…

Tolga Abi, T24 Ankara Ofisi’nde yazılarını yazıyor ve günlük çalışmalarını burada gerçekleştiriyor.

Savcılık, buna rağmen evinde arama yapılması kararı veriyor.

Olmadığı iddia edilen bir rapor ile ilgili evde ne aranıyor?

Devam edelim…

Yaklaşık bir saatlik ev aramasının ardından Tolga Abi polisler eşliğinde adliyeye götürülüyor ki zaten hakkındaki her soruşturma bildirimi sonrası savcılığa gidip ifade veren bir kişidir…

Neden davet edilmiyor da polisiye deyimle ‘mevcutlu olarak’ adliyeye sevk ediliyor?

Tolga Abi, adliyede SEGBİS aracılığıyla önce savcıya ardından İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimi’ne ifade verdi.

Amacının halkı bilgilendirmek olduğunu altını çize çize söyledi ancak tutuklandı.

Kararında TCK 217/A’nın katalog suçlardan olduğunu yazan İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklamaya gerekçe olarak “kaçma şüphesi ile delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğunu” belirtti. Mahkemenin tutuklamaya sunduğu gerekçelerden biri de “beklenen ceza veya güvenlik önlemi” oldu.

Karardaki kaçma şüphesi ifadesi ilginç.

Polisler öğle saatlerinde evine gittiğinde Tolga Abi evde değildi ve telefonla haber verilmesi üzerine eve geçti.

Yani kaçmadı…

Zaten 35 yıllık meslek hayatında hakkında ağır ceza mahkemelerinde açılan davalar ve onlarca soruşturmadan da kaçmadı.

Hepsinden de alnının akıyla çıktı…

Karardaki bir başka gerekçe de “delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu”…

Olmadığı iddia edilen raporu yok edeceği ya da gizleyeceği mi varsayılıyor Tolga Abi’nin?

Yazıdaki konuya bakılırsa tanık ve mağdur, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.

85 milyon kişiye baskı mı oluşturacağı tahmin ediliyor yoksa?

Kararda ayrıca TCK 217/A’nın katalog suçlardan olduğu ifade ediliyor.

Oysa cinsel saldırı, çete, cinayet, uyuşturucu gibi suçların da yer aldığı katalog suçlar arasında bu madde sayılmıyor.

Bir de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yönetilen Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, tutuklama kararından 10 dakika sonra Tolga Abi’nin adını da vererek yazıda belirtilen şekilde bir rapor bulunmadığını duyuruyor.

Yazı yayınlandıktan 43 saat sonra tutuklamanın ardından geliyor bu açıklama…

Tek işi bu olan ve onlarca kişinin çalıştığı merkezden daha önce neden açıklama yapılmadı?

Bu sorular yanıt bekliyor.

35 yıldır hiçbir beklentisi olmadan gazeteciliğin yüzakı örneklerini sergileyen Tolga Abi, haberlerinde ve yazılarında gösterdiği özeni yargıdan da görmeyi hak ediyor.

Tolga Abi, belki de hiç cezaevine girmesine bile gerek olmayacak 3 yıla kadar hapis düzenleyen bir suçlamayla tutuklandı.

Tolga Abi çıkacak ve yeniden yazacak…

Geçen yıl layık görüldüğü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü'nün gerekçesinde belirtildiği gibi “İktidarın karartma uygulamaya çalıştığı adliye haberciliği alanında okuru haberle buluşturma çabası”na devam edecek…