Çok hassas bir milletiz vesselam!

Bazı konularda öyle hassasız ki bunu zedeleyenlere gereken cezayı veririz.

O kadar da kararlıyız yani.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun Erzurum'da seçim çalışması yapması 'milliyetçi hassasiyeti' bulunan kişileri rahatsız etmiş.

Onu dinlemeye gelen kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden herkes 'hassas' kişiler tarafından taşlandılar mesela.

O saldırıyı önlemesi gerekenler de hassas olacak ki kıllarını kıpırdatmadılar.

İçişleri Bakanı aynı zamanda AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Süleyman Soylu, ağzının payını verdi gerçi hassasiyetlerle oynayanlara...

İmamoğlu için 'sahtekar' dedi, başı yarılanlara da 'bir kaç sıyrığı abartılanlar' tasviri yaptı.

Şaşırdık mı?

Elbette hayır...

Hassasiyetleri dikkate almayanların başına taş da gelse yeridir.

2 Temmuz 1993'te Sivas'ta bir otel dolusu insanı yakmaya çalışan güruhun da dini hassasiyetleri vardı örneğin.

Yani geçmişten örnekler de vardı bu topraklarda.

Hala hassasiyetleri ciddiye almayanların başına gelebilecekler konusunda bir fikir vermeliydi oysa.

Çubuk'ta Kemal Kılıçdaroğlu'na linç girişimi de yüzüne yediği yumruk da hassasiyet göstergesiydi.

O ilçenin Kaymakamı'nın daha sonra AFAD üst yönetimine atanması da...

Sadece kişiler anlamında değil yönetcilerimiz de hassas anlaşılan...

Her gün kadınların erkekler tarafından öldürüldüğü bu coğrafyada bunun nedeni de hassasiyetlerdir çoğunlukla.

"Sözleri erkeklik hassasiyetimi rencide etti" der ve ceza indirimi alır bu kişi.

Komşusunun evinde 5 kişiyi öldüren kişi de hassasiyetlerinin zedelendiğini söyleyerek, savunur kendisini misal.

Geçmişte Çorum, Maraş katliamları da aynı hassasiyetlerin sonucu mudur?.

Hrant Dink'i yol ortasında katleden gençler 'milliyetçi hassasiyetlerle' cinayeti işlediklerini anlatırlar polis müdürleriyle bayraklı fotoğraf çekinirken...

Bunu yapanlar hassasiyetleri olan 'öfkeli gençler' olur, başkaları yaparsa kesinlikle 'terörist'...

Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı başkentin göbeğinde gerçekleştiğinde 9 yaşındaki Veysel'in de aralarında bulunduğu 105 kişi yaşamını yitirdi.

Ertesi gün milli maçta 40 bin kişi hassasiyetleri nedeniyle ölenleri yuhaladı.

Hassasiyetleri dikkate almazsanız böyle olur, ölmeniz de yetmez...

Sadece cinayetlerde değil siyasette de hassas bir yapımız var.

Mesela son dönem seccade hassasiyeti dillere pelesenk yapıldı.

Üzerine basılarak fotoğraf çekinen siyasetçiye söylenmeyen kalmadı da kimse de çıkıp namaz bittikten sonra seccadenin neden hala orada olduğunu gündeme getirmedi...

Ya da seccadeye basıldı diye ortalığı ayağa kaldıranların 'Bakara makara' diyerek, ayetlerle dalga geçen kişiyi büyükelçi atamasını sorgulamadı.

Aslında bunun nedeni atamayı yapanı rencide etmemek.

Çünkü hassasiyetimiz güçlüden, iktidardan yana, siyaseten kullanışlıysa dikkate alınır bu coğrafyada.

Onun için hassasiyetleriniz konusunda hassas olmalısınız.

Aksi takdirde taşı yeseniz de 'sahtekar' olursunuz...