Türkiye, başta derinleşen ekonomik kriz, göçmen sorunu ve jeopolitik riskler olmak üzere büyük çaplı çok sayıda sorunla mücadele etmek zorundayken siyasetin iktidar kanadı ısrarla yeni anayasayı gündemde tutmaya çalışıyor.

İktidar için bu ilk değil, 21 yıllık yönetim süreçlerinde pek çok kez gündeme getirip sonrasında rafa kaldırdılar bu konuyu.

Siyaset, özelinde de iktidar, yeni anayasayı öne çıkarmaya çalışsa da kamuoyunda henüz beklenen ilgiyi görmüyor, gündemde yeterince tartışılmıyor açıklamalar.

Yeni anayasa demek, toplumsal mutabakat demek oysa.

12 Eylül Darbesi’nden sonra yapılan ve yamalı bohçaya dönse de halen yürülükte olan anayasa bile yüzde 90’ın üzerinde bir kabule sahip.

Şu anda bu oranı bulmak imkansız denilse yeridir.

Toplumun büyük kesimi iktidarın yanlış politikaları kaynaklı yüksek enflasyonun etkilerine odaklanmış durumda.

Hayat pahalılığı, geçim derdi, geleceğe dair umutsuzluk, COVID-19 virüsünden daha hızlı yayıldı topluma.

Sorunlar yumağı azalacağına gün geçtikçe artıyor; Uluslararası endekslerde ülke olumsuzlukların zirvesinde yer alıyor.

Son olarak organize suç örgütlerinin etkinliğinde Avrupa’da ilk sırada, dünyada 14. sırada çıktı Türkiye.

Aynı gün depremi gerekçe göstererek Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni iki kez talep eden iktidarı Anayasa Mahkemesi de haklı buldu.

Dünyadaki vergi içtihatlarının ve yerleşik düzenin aksine…

Dışarıdan yatırım bekleniyor ama yolsuzluk iddiaları, hukuka güvenin diplerde gezinmesi, insan haklarındaki aşınma, gelir dağılımındaki büyük boyutlara ulaşan adaletsizlik ‘dış güçlerin’ gündeminde.

Türkiye, terörün finansmanı ve kara para iddiaları nedeniyle uluslararası ekonomik göstergelerde uzun süredir gri listede.

Onun için de Merkez Bankası’nın geç kalınmış politika faizi artışlarının etkileri bile Amerikalı ve Avrupalı yatırımcıları ikna etmeye yetmiyor.

Bakanların rotası zorunlu olarak Orta Doğu’ya, Rusya’ya, Çin’e dönüyor.

Ekonomistler, Tayvan’ın, Papua Yeni Gine’nin, Patagonya’nın merkez bankalarının bile kararını biliyor da bizde her alana yayılmış belirsizlikler nedeniyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın nasıl bir tutum alacağını tahmin edemiyor.

Her hafta sonu yakınları gözaltında kaybolmuş Cumartesi Anneleri, Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen ters kelepçelenerek gözaltına alınıyor.

Hak arayan işçilerin grev yapması uzun süredir yasak zaten.

Terör tanımı o kadar geniş ve muğlak ki herkes bir anda kendini o listede bulabiliyor.

Bu nedenle de dünyada cezaevlerinde en fazla terör suçlusu barındıran ülkelerden biri Türkiye.

Gençler umutsuz, geleceğini yurt dışında arıyor.

Doktorlar, mühendislerin ardından nitelikli ara elemanlar da büyükelçiliklerin önünde vize kuyruğunda artık.

Yerine ise Suriye, Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkelerden niteliksiz kaçak göç hızla sürüyor.

Ve hal böyleyken bizlerden yeni anayasayı konuşmamız isteniyor.

Yürürlükteki anayasanın ne kadarının uygulandığıyla başlayabiliriz bu konuyu tartışmaya.

Ya da 21 yıllık iktidar döneminde hayatlarımızın nereye evrildiğini irdeleyerek anayasanın ülkede ne kadar uygulandığını masaya yatırabiliriz.

Yeni anayasanın adıyla ilgili önerilerde de bulunabiliriz.

Örneğin ‘Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle’ denilebilir bu anayasaya.

Çünkü o olmadan adım atılamıyor artık bu topraklarda...