Ali İsmail Korkmaz'ı da hatırlamıyor tartışırken koca koca adamlar...

Bırakın ülkeyi, dünyanın en zenginlerinden olmuşlar; Ayrıcalıklı hayatlar yaşamışlar, ama yetmiyor.

Bir spor kulübü seçimi etrafında makyajları dökülüyor.

Bu manzara bize hiç yabancı değil...

Sıraya girmek ama hep en arkaya atılmak, ay sonunu getirmek için dişinden tırnağından artırmak, bütün yaşadığın sıkıntılarla ilgili sesini yükselttiğinde copu kafana yemek bizlerin rutini...

Kendisini ayrıcalıklı görenlere ise her şey serbest...

Ama insan doğası işte, yetmiyor...

Daha zenginlik, daha yetki, daha daha başkanlıklar, makamlar, ilgiler olmalı...

O spot ışıkları da onların hakkı her şey gibi...

Ali Koç, geçenlerde şampiyonluğu yine kaybedince, "Fenerbahçe kötü bir sezon geçirdi diyen biri varsa hakikaten iyi niyetli değildir. Şampiyon olamadık..." sözlerini kendine hak görüyor.

Şampiyonluğu kaybeden değil, eleştiren kötü niyetli ona göre...

Koç ayrıca, "Yeniden aday olmak için nedenlerim: yaptıklarımızı bitirmek, eski zihniyetin dönmemesi, bu sisteme karşı verdiğimiz mücadelede bir noktaya geldik, bunu devam ettirebilmek. Bu böcekleri öyle veya böyle ezmek zorundayız..." ifadelerini de kullanıyor.

Ağzında gümüş kaşıkla doğunca böyle oluyor demek ki; Engeller, ezilmesi gereken böcekler...

Tabi herkese üstten bakmak da onların hakkı...

Örneğin Koç, gazetecilere, yanındaki yöneticilere genellikle de yüzlerine bile bakmadan 'sen' diye hitap ediyor ama kendisine 'siz' denilmesi konusunda hassas.

Hatta gazetecilere görgü kuralı eğitimi de verebiliyor isterse; Mourinho'ya hitabını beğenmediği için soruyu yönelten gazeteciye 'sayın' diyeceksin uyarısı yapabiliyor...

Kulübün seçiminde herkes aslında futbol yöneticilerinin haliyle ilgili turnusol kağıdı gibi...

Yeniden adaylığını açıklayan Aziz Yıldırım da Koç'tan pek farklı değil...

Üslup öğretme, fırçalama konusunda yarışır rakibiyle.

Şimdi de rakip listede yer alan muhabirlikten televizyon sahipliğine uzanan bir hikayeye sahip yönetici adayının geçmişini hatırlatıyor şu sözlerle:

"Dominik'te 'FETÖ'cülere pasaport veriyormuş! Çağırdım. Yapma. senin için kötü olacak' dedim. 'Ya ben yapıyorum etmiyorum falan.' Ama var bir şeyler. Onun için fazla konuşmasın. Adnan hoca konusuna girersem, sokağa çıkamaz öyle. Adnan hoca meselesinde onun için oturdum polis fezlekesini okudum. 3 bin 500 sayfa. Orada suçlanan insanların yüzde 20'si 'Bizi Adnan hocayla Acun tanıştırdı' diyor..."

Suçlamalara yanıt da gecikmiyor:

"Suçlama çok çirkin. Kalkıp 35 yıl önceki konudan bir yere varmaya çalışırsa bunun adı art niyet. Kötü bir düşünce. Adnan Hoca konusunu daha önce açıkladım. 35 yıl önce görüşmüşüm. Gittiğim bir sohbetti. Gittiğimde 18 yaşındaydım. Ayrılalı 34 sene olmuş. 34 senedir görmediğim, alakam olmayan bir adamı, Fenerbahçe başkanı olacağım diye benimle birleştirmesi komik..."

Yönetim kurulu adayı hakkındaki iddialar biz sıradan vatandaşlardan birinin başına gelse, ağzımızı açana kadar Silivri'de bulurduk kendimizi ama ayrıcalıklı olmak böyle bir şey; Hukuk önünde bile...

"Ama Aziz Yıldırım şike davasında hapis yattı ve beraat etti. Bu nasıl ayrıcalık" diyecekler olacaktır...

Bu gözler, Cumhurbaşkanı'nın uçağından birkaç dakika sonra Sudan'ın başkenti Hartum'a özel uçağıyla gelen Yıldırım'ın ertesi gün 1 milyar dolarlık ihaleye devlet başkanlarının gözetiminde imza attığını da gördü.

Hangi ayrıcalığı bulunmayan sıradan fani bunu yapabilir...

Ülkede dengeler bozumaya başladı mı, her yerde şahit olunur...

Elbette en popüler spor dalı olan futbolda da görürüz gerçek halimizi...

Ayrıcalıklı olanların istediğini söyleyebildiği bir arena burası.

Onlar konuşur ama Fenerbaçeli Ali İsmail Korkmaz, Gezi olayları sırasında linç edilerek katledilir daha 19'unda...

Hakkını da arayamaz Ali İsmail Korkmaz; Onun için biz fanilerden oluşan tribünler, borç kabul eder, isyan eder bütün bu olanlara:

Daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya

Öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısında

Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz!