"Acı acıyı, su sancıyı bastırır" derler ya, memleketin kanayan tüm sorunlarını da yine bir seçim gümbürtüsü bastırıyor.

Oysa durum: Anayasa tanınmadı, hukuk bitti.

Tabi, aşağıda hikayede geçtiği gibi, muhalifler de.

Hikaye işte:

Bir vakitler, bir kral zamanında kanun taslakları hazırlanıp meclise sunulur, aleyhte, lehte konuşmalar derken, sonunda el kaldırma usulü ile oylama yapılırmış. Ancak, her halükârda sunulan taslaklar kabul edilirmiş.

Kralın tebaasından bir vekil, her oylamada hem lehte hem aleyhte el kaldırıyormuş.

Bu durum başka bir vekil arkadaşının dikkatini çekmiş.

Dayanamamış sormuş:

“Ya hu, kendi vekilleri bile oylamalara katılmaz, aleyhimizde bu kadar el kaldırmazken, sen neden her oylamada hem aleyhte hem lehte el kaldırıyorsun?”

Vekil gülmüş: “Karşı taraf içinde el kaldırıyorum ki, sayı biraz artsın. “Yenildik ama direndik, elimizden geleni yaptık” desinler. Hem; Demokrasi var, meclis işe yarıyor gözüksün.  Zaten biz burada el kaldırıp indirenlerden başka neyiz ki. Hem, her hâlükârda ne istersek o oluyor, ne fark eder ki” demiş.

Hukuki güvensizliğin kol gezdiği, açlığın büyüdüğü bir yerde, “adalet” gibi ciddi bir sorunu çözmek için mücadele etmek yerine, askıya alıp seçim sonrasına bırakmak, varlığı yukarıdaki hikâyeden öteye gitmeyen mecliste ne anlam ifade edecek.

Hukuk, adalet olmadıkça, olmaz. Ülkeye; huzur, refah gelmez, ekonomi düzelmez.

Anayasa uygulanacak, çıkan yasalar adil olacak, uzun tutuklu yargılamalar, gelir dağılımındaki adaletsizlik kalkacak, bağımsız yargı hayata geçirilecek.

Bunlar olmadan, ne yaparsanız yapın havanda su dövmekten öte gitmeyecek.

Tüm çarpıklıkların, hukuksuzlukların olağan hale geldiği bir yerde; huzurdan, umuttan bahsedilebilir mi?

“Ağacı kurt, insanı dert yer” derler ya, işte Hukuksuzluk da memleketi yiyip bitiriyor.

Hala yerelden medet umuyoruz. Üstelik önceki dönem 'Büyük Şehirleri' kazananı da muhalefetti. 

Yetti mi? Çoğunluğu sağlayamadı, meclisi de teslim etti. 

Karnı aç ve korku içinde olan bir halkın sağduyusu işlemez.

Bilerek isteyerek aç bırakıyorlar. İş vermek yerine, yardım paralarına mahkûm ediyorlar. Boyun eğelim istiyorlar.

Halka; biz olmazsak olmazsınız, kaybetmekten korkun diyorlar.

Seçilmişe sahip çıkamadığınız sistemde, seçilecek başkanlara çıkabilecek misiniz? 

21 yıldır gelecek güzel günler umuduna sarılan, Godot’yu bekleyen çaresizleriz.

Hukuk can çekişiyor, bağımsız hukuk mücadelesi için siz neyi bekliyorsunuz.

Yani sevgili muhalefet, yereli kazansanız da mücadele pratiğiniz değişmedikçe, değişmez bu gidişat.

Bu yüzden, seçimden önce hukuk mücadelesi şart.