Devletin çalışanların gelirleri üzerinden yaptığı oransal kesinti olan vergi dilimleri, her yıl ekim ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nde (Yİ-ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranı yani yeniden değerleme oranı (YDO) referans alınarak artırılıyor.

Ancak YDO’nun ücretlere 2010 yılından bu yana olan uygulamasında ciddi adaletsizlik yapılıyor.

Şöyle ki; işçi, memur gibi ücret geliri elde edenlerin 2021 yılı kazançlarının 24 bin liraya kadar olan kısmı yüzde 15, 24 bin lira ile 53 bin liraya kadar olan kısmı yüzde 20, 53 bin lira ile 190 bin lira arasındaki kısmı yüzde 27, 190 bin lira ile 650 bin lira arasındaki kısmı yüzde 35, 650 bin lirayı aşan kısmı ise yüzde 40 oranında vergilendiriliyor.

Yüzde 15 vergi oranının uygulandığı ilk gelir vergisi dilimindeki artış, uzun süredir yeniden değerleme oranının altında artırılıyor. Bu durum düşük ücretlilerin daha fazla vergi ödemesine neden oluyor.

Buna karşın, milyarlarca lira kar eden holdingler ve firmaların artık rutin haline gelen aflar, indirimler, yeniden yapılandırmalar veya sürekli zarar göstermelerle, bir asgari ücretliden daha az vergi ödediği de bir gerçek.

Bordoluların maaşlarından-ücretlerinden kaynakta peşin kesilen gelir vergisi tutarlarının her yıl daha fazla artması ise mevcut Gelir Vergisi Kanunu’nda (GVK) ve Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) hükümete gelir vergisi dilim tutarlarını YDO altında veya üstünde belirleme yetkisi verilmesinden kaynaklanıyor.

Yani hükümet maaş artışında TÜFE’yi, vergi dilimi uygulamasında ise aşağı çekilmiş ÜFE’yi kullanabilme yetkisine sahip.

Uygulamada bunun tersi bir durum ise; halk deyimiyle, ‘devlet alacağına şahin, vereceğine karga’ olduğu durum ise; devletin alacağını aşağı çekilmemiş ÜFE üzerinden yapması.

Nedir bu?

Yeniden değerleme oranı.

2021 yılı için yeniden değerleme oranı yüzde 36,2, TÜFE ise yüzde 19,89 olarak açıklandı.

Yani pasaporttan, değerli kağıda, MTV’den harçlara, cezalara kadar uygulanacak olan oran bu YDO…

Dolayısıyla gelir vergisi dilimi tutarları belirlenirken, gerçek enflasyon ya da reel büyüme oranları dikkate alınmıyor.

Böylece milyonlarca ücretli daha yılın ilk yarısından itibaren bir üst vergi dilimine girerken, bordrolulardan kesilen gelir vergisi tutarları da her yıl artırılmış oluyor.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) geriye dönük yıllardan bu zamana kadar yapılan adaletsizliği özetleyen güzel bir tablo çıkarmış:

(2006-2021)

Yıl Dilim Sınırı Önceki Yıla Göre Artış (%) Y.D.O. (%) SAPMA (%)
2006 7. 000
2007 7.500 7,14 7,76 8
2008 7.800 4 7,23 45
2009 8.700 11,54 12,03 4
2010 8.800 1,15 2,2 48
2011 9.400 6,82 7,71 11
2012 10.000 6,38 10,26 38
2013 10.700 7,00 7,8 10
2014 11.000 2,80 3,93 29
2015 12.000 9,09 10,11 10
2016 12.600 5,00 5,58 10
2017 13.000 3,17 3,83 17
2018 14.800 13,85 14,47 4
2019 18.000 21,60 23,73 9
2020 22.000 22,2 22,58 2
2021 24.000 9,09 9.11 0,2

Görüldüğü üzere Gelir Vergisi 1. Dilim tutarları ya da diğer ifade ile 2. Dilime Geçiş Sınırları her yıl YDO altında tutularak adaletsiz bir durum oluşturulmuş. Yine YDO’ya göre sapmanın en çok olduğu yıllara bakıldığında 2008, 2010 ve 2012 yılları olduğu da görülüyor.

Öte yandan tabloda çok küçük farklar olarak görülen sapmalar ise yıllar içinde gelir vergisi dilim tutarlarında önemli farklar yaratıyor.

Nitekim 2007 yılından bugüne yapılan Gelir Vergisi Dilim Tutarlarında sadece her yıl YDO dikkate alınmış olsaydı, 2021 yılı için 24 bin lira olan birinci vergi dilimi sınırının 28 bin 175 lira olacağı görülecek.

Gelir Vergisi 1.Dilim Tutarlarına Yeniden Değerleme Oranları Uygulansaydı (2006-2021)

Yıl Y.D.O. (%) Y.D.O. Uygulansaydı 1.Dilim (TL)
2006 7.700
2007 7,76 7,543
2008 7,23 8.088
2009 12,03 9.061
2010 2,2 9.261
2011 7,71 9.975
2012 10,26 10,998
2013 7,8 11.856
2014 3,93 12.322
2015 10,11 13.568
2016 5,58 14.325
2017 3,83 14.874
2018 14,47 17.026
2019 23,73 21.066
2020 22,58 25.823
2021 9.11 28.175

Görüldüğü gibi gelir vergisi dilim tutarları YDO altında oranlarda artırılması sonucu ücretliler her yıl daha erken ikinci vergi dilimine giriyor.

Örneğin bugün ortalama 4,500 lira net maaşı olan, 15 Ocak 2021 tarihinden itibaren enflasyon ve enflasyon farkı ile maaşının 4.800 lira olması beklenen kamu çalışanı yüzde 20’lik ikinci vergi dilimine Temmuz ayında giriyor. Halbuki, Eylül ayında girmiş olacaktı.

İkinci dilimdeki kayıp çok daha fazla

Öte yandan YDO’nun eksik uygulanması sonucu gelir vergisi ikinci dilimindeki tutarlarda durum daha da vahim. Yani üçüncü dilim sınırına yaklaşan bu kesimin alacaklarında yüzde 100’lere varan bir sapma görülüyor.

Gelir Vergisi 2. Dilim Tutarları (2006-2021)

Yıl 2. Dilim (TL) Önceki Yıla Göre Artış (%) Y.D.O. (%) SAPMA (%)
2006 18.000
2007 19.000 5,55 7,76 28
2008 19.800 4,21 7,23 42
2009 22.000 11,11 12,03 8
2010 22.000 0,00 2,2 100
2011 23.000 4,54 7,71 70
2012 25.000 8,70 10,26 15
2013 26.000 4,00 7,8 49
2014 27.000 3,85 3,93 3
2015 29.000 7,41 10,11 27
2016 30.000 3,45 5,58 38
2017 30.000 0,00 3,83 100
2018 34.000 13,33 14,47 8
2019 40.000 17,65 23,73 26
2020 49.000 22,5 22,58 0,3
2021 53.000 8,16 9.11 10,5

İkinci dilimde YDO altında artışlar yapılması ile başta tüm maaş kalemleri vergiye tabi olup KİT’lerde sözleşmeli çalışanlar olmak üzere yüz binlerce kamu çalışanı ortalama Eylül ayından itibaren yüzde 27’lik vergi dilimine sokulmuş oluyor.

Peki yeniden değerleme oranı aynen uygulansaydı, ücretlerin vergi dilimi gerçekte nasıl olurdu?

2007 yılından bugüne yapılan gelir vergisi dilim tutarlarında her yıl aynen YDO uygulansaydı, bugün 53 bin lira olan ikinci vergi dilimi sınırı 72 bin 450 lira olacaktı.

Gelir Vergisi 2. dilim tutarlarında YDO doğrudan uygulansaydı (2006-2021)

Yıl 2. Dilim Bir Önceki Yıla Göre ARTIŞ (%) Y.D.O. Y.D.O. Uygulansaydı
2006 18.000
2007 19.000 5,55 7,76 19,397
2008 19.800 4,21 7,23 20,799
2009 22.000 11,11 12,03 23.301
2010 22.000 0,00 2,20 23.814
2011 23.000 4,54 7,71 25.650
2012 25.000 8,70 10,26 28.282
2013 26.000 4,00 7,80 30.488
2014 27.000 3,85 3,93 31,686
2015 29.000 7,41 10,11 34.889
2016 30.000 3,45 5,58 36.836
2017 30.000 0,00 3,83 38.247
2018 34.000 13,33 14,47 43.781
2019 40.000 17,65 23,73 54.170
2020 49.000 22,5 22,58 66.402
2021 53.000 8,16 9,11 72.450

Görüldüğü gibi, 2007 yılından itibaren YDO aynen dikkate alınsaydı bugün yüz binlerce ücretli çalışanından önemli bir bölümü yüzde 27’lik vergi dilimine girmeyecek, bir kısmı söz konusu vergi dilimine sadece yılın belki de son ayında girecekti.

Gelir Vergisi Tarifesi’nde TÜFE Uygulansa idi!

Buraya kadar yeniden değerleme oranının eksik uygulanması sonucu ücretlilerin aldığı maaşların erkenden bir üst dilim vergi dilimine girmesi sonucu ücretlerini yılın sonuna kadar koruyamadıkları anlatmaya çalıştık.

Peki gelir vergisi birinci dilim tutarları belirlenirken TÜİK tarafından açıklanan ve maaş artışlarında temel alınan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temel alınmış olsaydı ne olacaktı.

2021 yılında 24 bin lira olan tutar, 30 bin 136 lira kadar yüzde 15 vergi diliminde olacağı görüldü.

Gelir Vergisi 1.Dilim Tutarlarına TÜFE Oranları Uygulansaydı (2006-2021)

Yıl TÜFE. (%) TÜFE Uygulansaydı 1.Dilim (TL)
2006 7.000
2007 9,65 7.675
2008 8,39 8.319
2009 10,06 9.156
2010 6,53 9.754
2011 6,40 10.378
2012 10,45 11.462
2013 6,16 12.168
2014 7,40 13.068
2015 8,17 14.136
2016 8,81 15.381
2017 8,53 16.693
2018 11,92 18.683
2019 20,3 22.476
2020 11,84 25.137
2021 19,89 30.137

En fazla haksızlığın ikinci dilim tutarlar belirlenirken olduğu ortaya konulduğu için, şimdi bir de TÜİK tarafından açıklanan ve maaş artışlarında temel alınan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) baz alınmış olsaydı ne olurdu diye bakalım.

Bugün 53 bin lira olan gelir vergisinin ikinci dilim tutarının da 76 bin 998 lira olacağı ortaya çıkıyor.

Gelir Vergisi 2.Dilim Tutarlarına TÜFE Oranları Uygulansaydı (2006-2021)

Yıl TÜFE. (%) TÜFE Uygulansaydı 2.Dilim (TL)
2006 18.000
2007 9,65 19.737
2008 8,39 21.393
2009 10,06 23.545
2010 6,53 25.082
2011 6,40 26.687
2012 10,45 29.476
2013 6,16 31.292
2014 7,40 33.608
2015 8,17 36.354
2016 8,81 39.299
2017 8,53 42.651
2018 11,92 47.735
2019 20,3 57.425
2020 11,84 64.224
2021 19,89 76.998

Küçük bir öneri

Bu arada yeniden değerleme oranında hesaplanan maktu tutarlarda da yüzde 5’i aşmayan kesirler dikkate alınmıyor. "Yüzde 5’ini aşmayan kesirlerin” dikkate alınmayacağı hükmü ücret ve maaş gelirleriyle geçinenlerin aleyhine yorumlanıyor.

Eğer iktidar ücretlilerin vergi yükünü düşürmeyi gerçekten amaçlıyorsa, düşük ücretlilerin vergi yükünün fazlalığını azaltmak amacıyla, Gelir Vergisi Kanunu dışında diğer birçok vergi kanununda matrah belirlenirken veya vergi hesaplanırken kesirlerin dikkate alınmayacağına ilişkin hükümler mevcut. Bu uygulamanın ücretlilerden alınacak vergi dilimleri aralığına da yansıtılması başlangıç olarak uygulanabilir.

Editör: Ömür Ünver