HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “AYM somut gerekçe istedi. Peki, ne yaptı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı o ana kadar elinde olmayan zaten mevcutta da bulunmayan delil arayışına girdi. 31 Aralık 2022 günü, yani 29 Aralık’tan 2 gün sonra hepimiz yeni yıla girmeye hazırlanıyoruz, her taraf kapalı ama nedense bir gizli tanık gidiyor adliyeye. Niçin gidiyor? Gizli tanık gazetecilerle ilgili beyanda bulunmak için davet ediliyor. Ama nasıl oluyorsa o gizli tanık HDP Kapatma Davasıyla ilgili bir beyanda bulunuyor. Film senaryosu olacak kadar garip” dedi.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Beştaş, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz partimiz hakkında bir kapatma davası var. Kampanyayla açılan bir kapatma davası. Bunun öncülüğünü de Bahçeli yapıyor ve peşi sıra Erdoğan ve diğer sözcüleri gidiyor. Kapatma davası sürecinin sadece MHP’nin talebi olduğu düşünülmesin. Sık sık görüşen, doğum günleri kutlayan iki kişinin birbirine önemli bir konudan söz etmemiş, anlaşmamış olması mümkün değildir. AKP biraz geride durmaya çalışıyor belki ya da öyle gösteriyor ama ortak bir karar olduğunu söylemek istiyorum. Kobanî ve HDP Kapatma Davası bir hukuksuzluk ve skandallar yumağı haline gelmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hani o Bahçeli'den daha etkili konuşan başsavcı var ya, hukukçu olduğunu unutuyor ve gidip AYM’nin önünde İçişleri Bakanı gibi konuşuyor. Tek bir hukuki terim duyamazsınız, tek bir usul hükmü, Anayasa hükmü duyamazsınız. Tamamen siyasi değerlendirmelerle, üstelik kendisinden önce defalarca söylenmiş siyasi söylemlerle hesabımıza bloke konulmasının nasıl önemli olduğunu talep eden bir başsavcı. Burada ne yapıyorlar? Kobani Kumpas Davası’nın, Kapatma Davası’nın yetmeyeceğini anladılar. Tezgâh o kadar büyük ki yeni bir tezgâh kurmaya karar verdiler.
"Açıkça oyun oynuyorlar, kumpas kuruyorlar"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı daha önce iki defa reddedilen Hazine yardımına bloke koyma talebini 3’üncü kez 13 Aralık 2022’de bir daha sundu. Bunun üzerine nedense AYM bekledi ve 29 Aralık’ta yani 16 gün sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ‘sen bloke istiyorsun ama senin elinde ne var, bana 5 gün içinde delilleri gönder’ dedi. Aslında bu yazıyı yazması bile ellerinde bloke koymak için hiçbir gerekçe olmadığını ortaya koyuyor. AYM somut gerekçe istedi. Peki, ne yaptı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı o ana kadar elinde olmayan zaten mevcutta da bulunmayan delil arayışına girdi. 31 Aralık 2022 günü, yani 29 Aralık’tan 2 gün sonra hepimiz yeni yıla girmeye hazırlanıyoruz, her taraf kapalı ama nedense bir gizli tanık gidiyor adliyeye. Niçin gidiyor? Gizli tanık gazetecilerle ilgili beyanda bulunmak için davet ediliyor. Ama nasıl oluyorsa o gizli tanık HDP Kapatma Davasıyla ilgili bir beyanda bulunuyor. Film senaryosu olacak kadar garip. Bir ifade vermiş sözde, 2 Ocak 2023 günü yani yeni yılın ikinci gününde Başsavcılık hemen bu ifadeyi göndermiş. Emniyete demiş ki; böyle bir ifade var, bana belge gönderin. Nasıl olmuşsa 100 sayfalık hazır belge Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş. Bunlar da 3 Ocak’ta bunu AYM’ye göndermiş. Sonra 5 Ocak’ta da AYM bloke kararı koymuş. Bunun neresinde hukuk var, delil olma özelliği var? Bunun neresinde adalet var? Hiçbir yerinde. Açıkça oyun oynuyorlar, kumpas kuruyorlar. Bu kumpası gizli kurmaya bile ihtiyaç duymuyorlar. Yani şunu bilmiyorlar mı? Bizler o belgeleri alacağız, tarihlerine bakacağız. Bu gizli tanık yerin dibinden mi çıktı? İki yıldır kapatma davası var bu gizli tanık şimdiye kadar neden konuşmadı? Bloke kararından sonra iki gün içinde tatil gününde bu gizli tanık nasıl ortaya çıktı? Kim emretti? Bunların hepsi yalan diyoruz. HDP’yi kapatmak istiyorsunuz, bunu anladık. Paramızı kesmek istiyorsunuz, halkımızın vergileriyle anamızın ak sütü kadar helal o desteği kesmek istiyorsunuz, bunu anladık. Şimdilik kestiniz. Peki, bu böyle mi devam edecek? Hayır. Kurduğunuz kumpas, bu davaya değildir. Siz demokrasiye kumpas kuruyorsunuz. Temsiliyete kumpas kuruyorsunuz. Kürt halkının Türkiye halkıyla beraber iradesine kumpas kuruyorsunuz. Siz seçimleri kaybedeceğinizi bildiğiniz için HDP’nin oylarının bir şekilde sonuçta etkili olmaması için bir kumpas içindesiniz. Ve hele hele Anayasa Mahkemesi’nin ‘Seçim takviminde karar verebilirim’ cevabı göz göre göre bu kumpasın ne kadar büyük olduğunu da ortaya koyuyor.
"Muhalefeti etkisiz kılma hikayesidir"
Gizli tanıklar hukukta normalde delil değildir. Delil niteliğine haiz değildir. Yan delil gerekir. AİHM ve AYM kararları bunu defaten söyler. Gizli tanık beyanıyla hesaplarımıza bloke konulması kabul edilemez. Bu hikâye AKP’nin partimizi kapattırma, etkisiz kılma, tasfiye etme hikayesidir. Sadece bize yönelik değildir. Bütün muhaliflerin hikayesidir. Ekrem İmamoğlu’nun davasında ‘ahmak’ kavramında verilen davanın hikayesidir. İBB’ye el koyma hikayesidir. Muhalefeti etkisiz kılma hikayesidir. AKP zaten hukukla bütün bağını koparmış şimdi de bize yönelik bu kumpaslarla hikayelerinin bittiğini her gün tekrar tekrar ilan ediyorlar. O hikayeleri de yalan, hile ve kumpastır. Biz onlara bunun cevabını 14 Mayıs’ta en güçlü şekilde vereceğiz. Halkımız bu cevabı verecek, az kaldı.
“Millet İttifakının önerileri restorasyon”
Millet İttifakı’nın Mutabakat Metni ’ne ilişkin; Beştaş, şöyle konuştu:
“Şöyle söyleyeyim henüz açıklama devam ediyor. İlk notlara bakabildim. Bir restorasyon projesi olduğu görülüyor. Daha önce de kamuoyuna yansıyanlardan bunu biliyoruz. Restorasyon yapıyorlar. Şunu düzelteceğiz, bunu düzelteceğiz. Köklü yapısal radikal bir çözümden ziyade, AKP’nin yarattığı adaletsizliği, hukuksuzluğu, demokrasisizliği, anayasasızlığı bir nebze olsun tamir etmeye çalışıyorlar. Ama AKP’den önce, AKP ilk geldiğinde bu ülkede her şey güllük gülistanlık değildi. Biz mevcut zararımızı giderelim ama üstüne yeni bir şey koymalıyım yaklaşımında değiliz. Olumsuz diyemem. Önümde birkaç not var. Kayyım mesela. Tabii ki kayyım demokrasiye ciddi bir darbe. Ama mesela adalete ilişkin çok ciddi bir şey görmedim. İlk yansıyanlardan söylüyorum. Seçim barajı yüzde 3 demişler. Biz kuruluşumuzdan beri sıfır baraj diyoruz. Yüzde 3 kötü değil ama daha fazlası olabilir anlamında. Siyasi partilere kapatma davası için Meclis’te karar alınmasını istiyorlarmış. Tamam amenna. Peki, Meclis her zaman adaletten yana mı tutum alıyor? Gerçekten daha geçen haftalarda Meclis, milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırdı ve şu anda Adalet Komisyonu’nda iki vekil bekliyor, Meclis kaldıracak değil mi? Semra Güzel’in milletvekilliği düşürüldü. Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’na Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi ama Meclis vekilliklerini düşürdü. Bu yeterli değil. Buna ilişkin daha ciddi bir çalışma yapmak lazım. Bir parti neden kapatılsın? Varsa sözcüsü, kişisel olarak suç işleyeni zaten gerekli yargılama yapılır. Parti kapatmak idamdır. İdam cezası gibidir. Biz hukukta böyle öğrendik. Gerçek kişi hakkında idam neyse, bir tüzel kişilik hakkında kapatma kararı vermek de idam etmek demektir. Biz idama karşıyız. Örneğin Türkiye’nin dış politikasına dair çok güçlü veriler görmedim. Savaş politikasına bir şey demiyor. Türkiye iç politikada her kullanmak istediğinde, Kürt meselesini kutuplaştırmak istediğinde, ben Kobanî'ye gidiyorum, şuraya asker gönderiyorum, ben sınır ötesi operasyon yapıyorum diyor. Aslında toplumun gündemi değil. Bu savaş politikasıyla kendisini konsolide ediyor. Esaslı meselelere, Kürt meselesine dair de daha ciddi çalışma yapılması gerektiği görüşündeyiz. Restore ediyor ama yapısal çözüm noktasında çok eksik diye düşünüyorum.”