AK Parti'nin Meclis'e sunmaya hazırlandığı 9. Yargı Paketi'nin taslağına göre, Türkiye'de "yeni tip casusluk" suçları oluşturularak yeni düzenlemelere gidilecek. 

 9. Yargı Paketi'nin taslağı ortaya çıktı. Kanun teklifi taslağı 38 maddeden oluşuyor. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 339’uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi önerilen taslakta yer alan 22’nci maddedeki ''etki ajanlığı' olarak bilinen düzenleneme, "diğer faaliyetler" başlığıyla yer aldı.

Söz konusu "etki ajanlığı" olarak tartışılan madde düzenlemesinin gerekçesinde, "Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir" ifadesi ise dikkati çekiyor.

"Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk" düzenlemesi muğlak

9. Yargı Paketi ile getirilmesi planlanan yeni suçun gerekçesi ise oldukça muğlak. Buna göre, 5237 Sayılı Kanunda “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçlarının düzenlendiği, ancak bu düzenlemenin ''Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir” denilerek yetersiz olduğu belirtilirken yeni getirilecek maddeyle “diğer faaliyetler” adı altında yeni bir suçun kabul edilmesi öngörülüyor.

Bu yeni suçun kabul edilmesiyle birlikte ise devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda gerçekleştirilen bazı fiillerin yaptırıma bağlanacağı kaydediliyor.

Tekrar eden suçlarda koşullu salıverme

Taslak, mükerrir (tekrar eden) suçlar için de koşullu salıverme getiriyor. Buna göre, ikinci defa tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olanlardan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuz dokuz yılını, müebbet hapis cezasının otuz üç yılını, birden fazla süreli hapis cezasına mahkumiyet halinde en fazla otuz iki yılını, süreli hapis cezasında ise dörtte üçünün infaz kurumunda iyi halli olarak infaz edilmesi durumunda koşullu salıverilmeden yararlanabilecek.

5275 sayılı Kanunun 108’inci maddesinin ikinci fıkrasına ise “İkinci defa tekerrür halinde bu fıkra hükmü uygulanmaz” cümlesi eklenirken, üçüncü fıkrasında yer alan “durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez" ibaresi “durumunda birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır" şeklinde değiştirildi ve aynı fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanır" cümlesi eklendi. 

Hakaret suçunda süre

Taslakta, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73’üncü maddesinde yapılan düzenleme ile soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımında şikayet süresinin, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yılı geçemeyeceği kaydedildi. Mevcut kanunda bu süre ise 6 ay olarak yer alıyor.

Uzlaşma ile ilgili düzenleme

Taslakta yer alan 24’üncü maddede, 5271 Sayılı Ceza Muhakamesi Kanunu’nun 254’üncü maddesi de düzenleniyor. Buna göre 5271 sayılı Kanunun 254’üncü maddesinin ikinci fıkrası “Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde durma kararı verilir. Durma süresince zamanaşımı işlemez. Uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunur” şeklinde değiştiriliyor. 

Vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları

Taslakta, 10’uncu maddede yer alan 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’ndaki Madde 45’de idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı konusu 5 bin TL’yi geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamazken yeni yapılacak düzenlemede bu rakam “31 bin TL” olarak yenilendi.

Etki ajanlığı düzenlemesinin tam metni

''Madde 339/A- (1) Bu bölümde düzenlenen suçları oluşturmamak kaydıyla, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda;
a) Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar,
b) Türkiye’de suç işleyenler, hakkında, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir. Fiilin, bu bölümde düzenlenen suçlar dışında başka bir suç oluşturması halinde hem bu suçtan hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.
(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan oni ki yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır"

Söz konusu maddenin gerekçesinin tamamı:

Gerekçe

''MADDE 22- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, Yedinci Bölümüne madde eklemek suretiyle yeni bir suç ihdas edilmektedir.

Enflasyonun düşeceğine inanan hanehalkı sayısı azalıyor Enflasyonun düşeceğine inanan hanehalkı sayısı azalıyor

Söz konusu Yedinci Bölümde “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçları düzenlenmiştir. Genel itibarıyla bu Bölümde Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge ve bilgilerin yok edilmesi, tahrip edilmesi, temin edilmesi veya açıklanması suç olarak düzenlenerek bir yaptırıma bağlanmıştır. Bu fiillerin siyasal veya askeri casusluk maksadıyla yapılması da yine suç olarak düzenlenmiştir. Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir. Maddeyle “Diğer faaliyetler” adı altında yeni bir suç kabul edilerek, Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda gerçekleştirilen bazı fiillerin yaptırıma bağlanması amaçlanmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasıyla, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda;
a) Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranların,
b) Türkiye’de suç işleyenlerin,
cezalandırılacağı düzenlenmektedir.

“Devletin güvenliği” kavramı, Devletin varlığının korunmasını ve tehlikeyle karşı karşıya bırakılmamasını ifade etmektedir. Devletin varlığını tehlikeye düşürebilecek nitelikteki eylemler, Devletin güvenliğini ihlal etmektedir. Devletin iç ve dış siyasal yararları ile güvenliği arasında sıkı bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Nitekim yararlarını koruyamayan Devletin, güvenliği de tehlikeye düşebilecektir.

Maddeyle, Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da Devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir.

Suçun oluşması için failin, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir.
Yabancı organizasyon, Türk hukukuna göre kurulmamış veya oluşturulmamış organizasyon olarak değerlendirilmektedir. Yabancı organizasyon, yabancı bir devlet tâbiiyetinde olabileceği gibi hiçbir devletin tâbiiyetinde de bulunmayabilir.

Belirtmek gerekir ki ihdas edilen bu suçun oluşabilmesi için “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” Bölümünde düzenlenen suçların oluşmaması gerekir. Diğer bir ifadeyle, 5237 sayılı Kanunun 326 ili 339 uncu maddelerinde düzenlenen suçların meydana gelmesi halinde 339/A maddesinde tanımlanan bu suç oluşmayacaktır. Böylelikle bu Bölümde düzenlenen mevcut suçlarla herhangi bir içtima sorunu yaşanmayacaktır.

Fiilin, aynı zamanda bu Bölümde düzenlenen suçların dışında başka bir suçu oluşturması durumunda gerçek içtima hükümleri uyarınca her suçtan ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Örneğin bu madde kapsamındaki fiilin aynı zamanda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturması durumunda hem bu maddeden hem de 109'uncu maddeden ceza verilecektir. Yine failin birinci fıkranın (a) bendindeki fiillerinin söz konusu olduğu hallerde bu maddede düzenlenen suçla birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal veya kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından da ceza verilebilecektir.

Hakkında araştırma yapılan veya yaptırılan Türk vatandaşları ile kurum ve kuruluşların Türkiye’de bulunması zorunlu olmayıp, yabancı bir devlette bulunan Türk vatandaşları ile kurum ve kuruluşlar hakkında gerçekleştirilecek fiiller de bu suçu oluşturabilecektir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, fiilin savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış olması halinde faile sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verileceği kabul edilmektedir. Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca savaş halinin ilanına Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) karar verebilmektedir. Fiilin savaş sırasında işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından TBMM tarafından verilen karar dikkate alınacaktır.

“Devletin savaş etkinliği”, Devletin savaş bakımından bütün güç, kudret ve yetenekleri ile olanaklarını ifade etmektedir. Devletin savaş hazırlıklarının veya savaş etkinliğinin veya askerî hareketlerinin tehlikeyle karşı karşıya bırakılıp bırakılmadığı ise somut olayın özelliklerine göre yargı mercileri tarafından belirlenecektir.

Maddenin üçüncü fıkrasıyla suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmaktadır.
Suçtan dolayı kovuşturma yapılabilmesi için Adalet Bakanının izin vermesi gerekmektedir.''

Editör: Ömür Ünver