Kartalkaya'daki otel yangınını araştırmak için kurulan Meclis araştırma komisyonunun on üçüncü toplantısında, yangın faciasında yakınlarını kaybedenler konuştu. Yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, "Ben buna organize kötülük diyorum. Sonuçta organize kötülük ortaya çıkmış. Bir tarafından Belediye, bir tarafından İl Özel İdaresi, bir tarafından Turizm Bakanlığı, bir tarafından Çalışma Bakanlığı. Tamamı bunların sorumlu." dedi.
"Bolu Kartalkaya Mevkiinde Bulunan Bir Otelde Meydana Gelen Yangın Faciasının Tüm Boyutlarıyla Araştırılarak İlgili Kurum ve Kuruluşların Sorumluluklarının Tespit Edilmesi ve Benzer Olayların Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu" AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok başkanlığında toplandı.
Komisyonun on üçüncü toplantısında yangın faciasında yakınlarını kaybedenler konuştu.
Yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, komisyonda yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Yiğit bir hafta önce Amerika’dan gelmişti. Dünya’nın bir numaralı üniversitesi MIT’de stajını yapmıştı. Yiğit, bütün yaradılanları severdi, insan, hayvan ayırt etmeksizin severdi. Yiğit’imi Adli Tıp'ta DNA testi ile aldım. Yüzüne bakamadım. Bir insan vefat eden bir yakınını yıkayıp, paklayıp, koklayıp öperek toprağa vermesinin nasıl bir nimet olduğunu ben evladımı muşambalara sarılmış kefen ile birlikte toprağa verirken anladım. Yüzüne bakamadım. Bakmaya cesaretim yoktu belki bilmiyorum. Ben hayatımda yüzük bile takmadım ama oğlumun bileklikleri olmadan yatamıyorum. Hala oğlumun yatağında yatıyorum. Hala sanki gelecekmiş gibi geliyor bana. Acımız çok. Biz bu acılarla yaşayacağız ama şimdi 35 senesini yargıya vermiş kardeşiniz olarak bir şeyler söylemek istiyorum. Sorun yargıya olan güven sorunu. Dairede benim arkadaşlarım bana taziyeye geldiklerinde, önümde dosya görüyorlar. Kimisi diyor ki ‘Ne oldu başkanım dosya mı okuyorsun?’ 'yok', dedim. Benim devletim bana gözyaşları içinde oğlumun dosyasını okutuyor. Ben evladımın dosyasını okuyorum. Ben mesleğe başlarken yargıya olan güven, yüzde 80’ler civarındaydı. Bugün yargıya olan güven yüzde 20’ler seviyesine indi. Ben o derslerine girdiğim arkadaşlarıma ‘Bizim nesil sınıfta kaldı’ diyorum. Kimse ‘Ben iyi bir yargıcım’ demesin. Takım oyunu, hepimiz sınıfta kaldık.
"Ben buna organize kötülük diyorum"
Bir tarafta İl Özel İdaresi işyeri açma ve çalışma ruhsatını veren, yapı kullanma iznini veren, tadilatları onaylayan bir İl Özel İdaresi ve herkesin gözünden kaçıyor ve onun başında da bir Vali var. Öbür tarafta bütün bunları denetleyip, bu eksiklikleri gördüğünde gerektiğinde o otelin turizm işletme belgesini iptal etme yetkisi olan Turizm Bakanlığı. Yine öbür tarafta, işyeri ve iş sağlığı güvenliği konusunda tek yetkili olan Çalışma Bakanlığı var. Şimdi bunların hiçbir tanesi görevini doğru dürüst yapmamış. Ben buna organize kötülük diyorum. Sonuçta organize kötülük ortaya çıkmış. Bir tarafından Belediye, bir tarafından İl Özel İdaresi, bir tarafından Turizm Bakanlığı, bir tarafından Çalışma Bakanlığı. Bunların tamamı sorumlu.
"Bakanların sorumluluğunun, siyasi olduğunu bilecek donanımdayız"
Bizim tabii ki Bakanlarla bir alıp veremediğimiz yok. Bakanların sorumluluğunun, siyasi olduğunu bilecek donanımdayız. Biz kimseye Turizm Bakanını hapse atın ya da İçişleri Bakanını tutuklayın ya da Çalışma Bakanını derdest edin diye bir talebimiz de yok. Bunların bir suçu, kusuru varsa cezai sorumluluğunu, bunu zaten Meclis’in iradesiyle Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi karar verir. Bu bizim konumuz değil.
"İkinci gün daha biz evlatlarımızı toprağa vermeden Turizm Bakanı çıkıyor bir televizyona kendini televizyoncu gören bir kişinin karşısına ‘Ben sorumlu değilim.’ diyor"
Biz bu işletme sahiplerine, işletme yöneticilerine, orada çalışanlara, eğer bir insan dersek, o zaman insanın tarifini yeniden yapmamız gerekecek. Onların yargılaması, ceza yargılamasının konusu. O konuda ben ahkam kesecek durumda değilim, haddimi bilirim. Ama bu organize kötülüğü yapmalarına yardım eden kamu görevlileri varsa bunların ortaya çıkarılması lazım. İkinci gün daha biz evlatlarımızı toprağa vermeden Turizm Bakanı çıkıyor bir televizyona kendini televizyoncu gören bir kişinin karşısına ‘Ben sorumlu değilim.’ diyor. Sen Turizm Bakanı mısın? Kamu hukukçusu musun? Ben bunu Bolu Başsavcısı'na söyledim. Üç gün sonra evladımızın adli emanetteki eşyalarını almaya gittiğimizde bizi makamına çağırdı. Dedim Sayın Başsavcım bu yargıyı etkileme değil de nedir? Sen eğer sorumluysan zaten yargı senin yakana yapışır. Sorumlu değilsen niye feryat ediyorsun? Oturursun yerinde, kimse de sana dokunmaz. Birinci bilirkişi raporu eksik olabilir, yanlış olabilir, yetersiz olabilir. O anda fazla araştırmadan yetkili ve ehil kişilerden olmuşmamış olabilir. Ama bu bilirkişi raporu eğer UYAP'a girmişse, bu bilirkişi raporu eğer dosyaya girmişse, bu bilirkişi raporu bir hukuki metindir. Bu bir korsan metin değildir.
"Olumsuz bir rapor varsa sen bunu paylaşmak zorundasın, bu senin görevin"
Belediyenin tutuklanan bu görevlileri dahil, tamamen bu konuda asli kusurlu ve sorumlu olduğuna ben yürekten inanıyorum. Niye inanıyorum? Konuyu kaçırmadan bir parantez söyleyeyim. Sen burayı 1970'li yıllarda ruhsat verirken, yangın durum belgesini verirken bunun durumunu görmedin. Sonrasında verdiğin yangın olur raporlarında bunu görmedin. Yetmedi. Allah şaşırtacak ya, o otelin önünde yani itfaiyenin giremediği yerde bir 80 metrekarelik bir yere ruhsat alabilmek için belediyeye başvuruyorlar. Yanlışlıkla belediyenin tamamı, binanın tamamı için yangın uyumlu raporu istiyorlar. Belediye geliyor, bu yangın uyumlu raporunun, bakıyor bir sürü eksikliği var, olumsuz bir rapor düzenliyor. Bu olumsuz rapor ilgililerin eline gittikten sonra ki ifadelerden onu görüyoruz. Belediye Başkan Yardımcısı akıl veriyor işletme sahiplerine. Diyor ki ‘Siz bu talebinizi geri çekin biz de bunu iptal edelim.’ Rapor düzenlendikten sekiz gün sonra. Belediye görevlileri tespit ettikleri bu olumsuzlukları İl Özel İdaresi ya da Turizm Bakanlığı'yla da paylaşmak zorundadır. Oradaki paylaşılabilir lafıyla hareket edilerek, 'efendim burada bir takdir hakkı var' diyemezsin. Bu takdir hakkı ancak düzenlenen rapor olumluysa, bunu paylaşmayabilirsin. Ama olumsuz bir rapor varsa sen bunu paylaşmak zorundasın, bu senin görevin. Sen sekiz gün boyunca bu görevini yapmamışsın.
"Belediye, İl Özel İdaresi, Çalışma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı birinci derecede etkilidir"
İki, o binaya sekiz gün önce gitmişsin, olumsuz raporu vermişsin. Yahu bu binanın bitişiğindeki 80 metrekare aşağı binaya ve üstüne üstlük onun etrafına itfaiye aracı gelemezken, sen o bir yere iki tane yangın söndürme tüpü var diye nasıl yangına olumlu raporu vermişsin? Belediyenin yetkilileri sonuna kadar sorumludur. Belki Belediye Başkanı da burada kendine düşen pay açısında sorumluluğu vardır. Yani kimse ‘Benim sorumluluğum yok. Onlar yapmıştır’ deme lüksüne sahip değil. O kişileri de sen seçiyorsun, sen atıyorsun. Çalıştıranın sorumluluğu vardır. Biz bu konuda Turizm Bakanlığı'nı harekete geçirmek için, İçişleri Bakanlığı'nı harekete geçirmek için ve Çalışma Bakanlığı'nı harekete geçirmek için 4483 kapsamında 'soruşturma açın' diye kurumlara başvurduk 27 Şubat'ta. Bir cevap verilmedi, zımnıyet oluşturuldu. Bundan sonra bilirkişiler yani başsavcılığımızın oluşturduğu bilirkişi heyeti raporuna açıkladı. Raporda, 'Belediye, İl Özel Ödaresi, Çalışma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı birinci derecede etkilidir' deniliyor."