İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 3’ü tutuklu toplamda 7 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmayı, Erol Eğrek’in annesi ve kuzenleri de takip etti.
Kimlik tespitleri yapılarak başlayan duruşmada; tutuklu sanıklar şoför Adem A., yakın koruma Ruşen H., şoför Semih K. ve tutuksuz sanıklar polis memuru Salih Y., özel güvenlik amiri Osman G., emekli polis memuru Erhan K. ve emekli Albay Mustafa Ö. avukatlarıyla birlikte mahkeme salonunda hazır bulundu.
Tutuklu sanık şoför Adem A., savunmasında şunları söyledi:
“Silah seslerini duydum, saksıya doğru ateş ettiğini duydum, bekledim. Maktulün sağ elinde silah vardı. Müdahale etmek zorunda kaldılar. Ben de önlem amaçlı silahı tuttum, arbede olunca geri çekildim. İçeri götürmeye çalışırken ben de kolundan tutmaya çalıştım. O sırada ben yere düştüm. Sonra polisler geldi, götürdüler. Ben vurmadım. Maktulü tanımıyorum. Üzgünüm. Benim niyetim silahı almak ve kimseye zarar gelmemesiydi.“
Tutuklu sanık yakın koruma Ruşen H. ise savunmasında, “Olay günü ben dinlenme odasındaydım, silah sesi geldi. Sonra dışarı çıktık. Bir şahsın ateş ettiği ve çantası olduğunu gördüm. İkna etmeye, yavaş yavaş yaklaşmaya çalıştım. Ben hamle yapıp silahı aldım, boşalttım. Sonra şahsı etkisiz hale getirmeye çalıştık. Çantasında bomba olabileceği aklıma geldi. Başka silah olup olmadığını bilmediğim için müdahalede bulundum” dedi.
Ruşen H. savunmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Şahsı içeri aldık, kelepçeledik, sonra herhangi bir vurma eylemi olmadı. Polisler geldi, şahsı alıp araca bindirdiler. Silahı polis teslim ettim ve dinlenme odama geçtim. Şahsı tanımıyorum. İlk defa gördüm. İlk aklıma gelen bunun bir terör eylemi olabileceğiydi. Etkisiz hale getirmek için gereğini yaptık.
Hengamede şahsın direncini kıramadığımız için gayriihtiyari, silahın kabzasıyla kafasına vurdum. Amacım kimseye zarar gelmemesiydi. Üzgünüm öldüğü için. Tasarlanan bir şey değildi. Ailesine başsağlığı dilerim. Kelepçeyi ben taktım. Sonra zaten kimse dokunmadı şahsa. Ben meslek olarak yakın korumayım. Biz şahsın kendine zarar vermesini engellemeye çalıştık.”
Tutuklu sanık şoför Semih K. yaptığı savunmada, “Yardım amacıyla koştum. Şahsa uzanmaya çalıştım, olmadı. Tekrar denedim uzandım. Koridora götürdüm sonra lavaboya gittim ve o sırada polisler aldı götürdü. Şahsa ölüme sebebiyet verecek hiçbir eylemde bulunmadım. Çok kısa bir süre sarılmam oldu. Hiçbir şekilde vurma söz konusu değil. Ailesine de başsağlığı diliyorum. Mağduruz” diye konuştu.
Tutuksuz sanık polis memuru Salih Y. de yaptığı savunmada, “Polis memuru olarak görev yapıyorum. Mahmut Can Çalık’ı korumakla yükümlüyüm. Şahıs silahı zaman zaman bize ve kendisine doğrulttu. Ben de silahı almak için müdahalede bulundum. Sırtına birkaç kez vurdum ve kolundan tuttum. Polis olarak böyle bir yetkim var. Direnci kırıldıktan sonra şahsı bina içine aldık. Şahıs ikna olsaydı, böyle bir müdahalede bulunmayacaktık. Kamu düzenini yerine getirmek için görevimi yerine getirdim. Kamu görevlisi olduğumun göz önünde bulundurulmasını istiyorum. Ön görülemeyen bir hadise meydana gelmişti. Üzgünüz” dedi.
Tutuksuz sanık özel güvenlik amiri Osman G., savunmasında şunları söyledi:
“Kolluk kuvvetlerini arayıp bilgi verdim. Bu arada müzakere başlamıştı. Ben bölgemden hiçbir şekilde ayrılmadım. Talimat veya hiçbir şey vermedim, böyle bir yetkim de yok. Arbedenin olduğunu gördüm, kalabalık grubun şahsı içeri aldığını gördüm. 3-4 dakika sonra da polis gelip şahsı aldı. Olaya karışmadım. O bölgeye gitmedim. Hiçbir şekilde müdahale etmedim. Sadece kolluk kuvvetlerine haber verdim.”
Tutuksuz sanık emekli polis Erhan K., savunmasında, “26 yıl Emniyet teşkilatında görev yaptım. Olay günü dinlenme odasında silah sesi duydum, polislik refleksimle dışarı çıktım. Şahısla bir müddet müzakere ettik. Şahsı konuşarak ikna etmeye çalışıyorduk. Daha sonra diğer arkadaşlar şahsın üzerine atlayarak silahını elinden almayı başarmışlar. Şahıs çok dirençli ve güçlüydü. Gergin bir ortam vardı. Şahsın direncini azaltmak için şahsı içeri doğru çekmeye çalıştık. Daha sonra kelepçe takıldı ama kimin taktığını görmedim. 1-2 dakika sonra polis ekipleri geldi, şahıs yürüyerek şahsı götürdü. Vefat ettiğini öğrendik. Allahtan rahmet diliyorum. Üzücü bir olay. Şahsa hiçbir şekilde vurmadım. Şahsı hiçbir şekilde dövmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Tutuksuz sanık emekli Albay Mustafa Ö. de yaptığı savunmada, “30 yıl Jandarma Genel Komutanlığı’nda görev yaptım. Silah seslerini duydum ve aşağı indim. Ben şahsı ikna etmeye ve müzakere etmeye çalıştım. Şahıs silahını bırakmamakta direndi. Kendisine arkadan kollarını tutacak şekilde sarılmaya çalıştım, silah kullanmasına engel oldum. Müdahale sonrası arkadaşlarım silahı aldı. Ölümü ile illiyet bağı oluşturacak herhangi bir eylemim söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.
Çocukları şikayetçi oldu
Duruşmaya müşteki olarak katılan çocukları, babalarının herhangi bir kalp rahatsızlığı olmadığını ve hiçbir ilaç kullanmadığını söyleyerek sanıklar hakkında şikayetçi oldu. Müdafi avukatları da tüm sanıkların tutuklu yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep etti.
Cumhuriyet'in haberine göre, mahkemede, bir özel güvenlik görevlisi ve polis memuru da tanık olarak dinlendi. Tanıklar, olay esnasında gördüklerini anlattı. Sanık avukatları, tanık beyanlarındaki aleyhe hususları kabul etmediklerini söyledi.
Savcı ceza talep etti
Savcı esas hakkındaki mütalaasında; sanık Osman G.’nin beraatini, diğer sanıkların “taksirle ölüme sebep olma” suçundan cezalandırılmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti.
Verdiği aradan sonra mahkeme ara kararını açıkladı. Bir sonraki duruşma 10 Kasım 2025 tarihine ertelendi.
İddianamede istenen cezalar
Hazırlanan iddianamede şüpheliler Adem A., Erhan K., Mustafa Ö., Osman G., Salih Y. ve Semih K.’nın ’neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan 10’ar yıldan 14’er yıla kadar hapis, şüpheli Rüşen H.’nin ise aynı suçtan 14 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Hazırlanan iddianamede, 7 şüphelinin Erol Eğrek’i tanımadığı, aralarında bir husumet bulunmadığı, yaşı fiziki görünüşü itibariyle kronik kalp hastalığı olabileceği kanaatinin oluşmadığı ve şüphelilerin, Eğrek’in bina önüne elinde silahla ve üzerinde sırt çantasıyla gelmiş olması nedeniyle müdahale etmek ve etkisiz hale getirmek için hareket ettikleri aktarıldı.
Eğrek’in elinden silahı aldıktan sonra şüphelilerin hala yumruk atmaya ve vurmaya devam ettikleri, şüphelilerden Rüşen H.’nin silahın kabzası ile Eğrek’e vurduğunun görüldüğü, diğer şüphelilerin ise yine fiil ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği kaydedildi.





