AnaManşet

Hukukçular, Tayfun Kahraman hakkındaki AYM kararına uyulmamasını nasıl değerlendirdi?

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Tayfun Kahraman hakkındaki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına uymamasına tepki göstererek, "HSK ivedi olarak ilgili mahkeme hakimlerine soruşturma başlatıp görevden el çektirme tedbiri uygulamalıdır" dedi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer de, "Anayasa Mahkemesinin, delil değerlendirmesi ve yerindelik denetimi yaptığı ileri sürülerek süper temyiz mahkemesi konumuna geldiği ve yargısal aktivizm içinde olduğu yolundaki bahaneler, Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamama gerekçesi yapılamaz" görüşünü paylaştı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davası sanığı Tayfun Kahraman’ın yeniden yargılanması yönündeki AYM kararına rağmen tahliyesi ve yeniden yargılama talebini reddetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ret kararında, "Eylemlerinin, şiddet olayları ile illiyet bağı yok” diyerek Kahraman’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve yargılamanın yenilenmesine karar veren AYM'nin "süper temyiz mahkemesi gibi hareket ettiğini" öne sürdü.

AYM'nin "süper temyiz olmadığı" ve "yetki gasbı yaptığı" ifadelerine yer veren mahkeme kararının gerekçesinde, "Anayasa Mahkemesi somut olayda bireysel başvuru incelemesi sonucu hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, oluşturmuş olduğu gerekçede hem Anayasa'ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek 'yetki gasbı'nda bulunmuştur" denildi.

Sağkan: Anayasal devlet anlayışı temelinden sarsılacaktır

İlk derece mahkemesinin kararını değerlendiren TBB Başkanı Sağkan, şunları kaydetti:

"Tayfun Kahraman hakkındaki AYM kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmaması Anayasa’nın açıkça yok sayılmasıdır. HSK ivedi olarak ilgili mahkeme hakimlerine soruşturma başlatıp görevden el çektirme tedbiri uygulamalıdır. Aksi halde Anayasa Mahkemesi etkili bir hukuk yolu olmaktan çıkacağı gibi anayasal devlet anlayışı temelinden sarsılacaktır."

Prof. Dr. Sözüer: Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamama gerekçesi yapılamaz

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer de, "Anayasa Mahkemesinin, delil değerlendirmesi ve yerindelik denetimi yaptığı ileri sürülerek süper temyiz mahkemesi konumuna geldiği ve yargısal aktivizm içinde olduğu yolundaki bahaneler, Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamama gerekçesi yapılamaz" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Sözüer, sosyal medya hesabından Tayfun Kahraman konusunda görüşlerini paylaştı. Sözüer, şunları belirtti:

"Ülkemiz her sabah "kayıt dışı hukuk" uygulamaları ile uyanıyor. Tıpkı @CanAtalay1hakkındaki AYM kararlarının uygulanmamasında olduğu gibi @tayfun_kahraman hakkındaki AYM kararı da uygulanmıyor.. Her hangi bir mahkeme; Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket ettiğini ileri sürüp, AYM kararını uygulamıyorum demesi Anayasaya ve Kanuna açıkça aykırıdır.

Gerekçelerim

1) Temel hak ve özgürlükler bakımından bir müdahalenin mevcut olduğu hallerde, derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa’da tanınan güvenceler bakımından etkisini nihai olarak değerlendirecek kurum, Anayasa Mahkemesidir.

2) Bu bağlamda Anayasal güvenceler ele alınmak suretiyle bireysel başvuru çerçevesindeki temel hak ile özgürlüklerin ihlal edilmiş olup olmadığı yönündeki inceleme ve değerlendirmelerin, “kanun yolunda gözetilmesi gerekli olan hususların incelenmesi” ya da “yerindelik denetimi” oldukları ileri sürülemeyecektir.

3) Nitekim Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru yolunu bir istinaf veya temyiz şeklinde kullanmaya yönelik başvuruları bir ‘kanun yolu başvurusu’ şeklinde nitelendirmektedir. Mahkeme bu nitelendirme sonucunda söz konusu başvurular hakkında kabule dilemezlik kararı vermektedir.

4) Ayrıca belirtmek gerekir esasen idare hukuku bağlamındaki kararlarla ilgili olarak geçerli olan “yerindelik denetimi”, Anayasa Mahkemesinin norm denetiminde yasamanın kanun çıkarırken yaptığı siyasi tercihleri denetlemesi için geçerli olan bir terimdir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin bir yargı kararı ile bir hakkın ihlal edilip edilmediğine ilişkin inceleme yapması ve hak ihlali kararı vermesi,“ yerindelik denetimi” tartışmasına konu yapılamaz.

5) Diğer yandan bir yargı kararı ile temel hak ve özgürlüklere yönelik bir ihlalin mevcut olup olmadığının Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru yolu kapsamında irdelenebilmesi için, bu yargı kararında hükme esas alınan delillerin hukuka uygun olarak elde edilip edilmediği bağlamında bir hak ihlalinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin de değerlendirilmesi bir zorunluluk arz etmektedir.

6) Yine dava sürecinde başvurucunun ileri sürdüğü bir delilin hiçbir gerekçe gösterilmeden değerlendirme dışı tutulması da bireysel başvuruda inceleme konusu olacaktır.

7) Ayrıca Anayasa Mahkemesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi yaşam hakkı, işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlalinin gündeme geldiği bireysel başvurularda, somut olayın tespiti bağlamında dosyadaki delilleri incelemek suretiyle bir hukuksal vasıflandırmaya gitmektedir.

8) Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesinin, delil değerlendirmesi ve yerindelik denetimi yaptığı ileri sürülerek süper temyiz mahkemesi konumuna geldiği ve yargısal aktivizm içinde olduğu yolundaki bahaneler, Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamama gerekçesi yapılamaz.. Gerekçeleri, Can Atalay ile ilgi AYM ihlal kararlarının uygulanmaması konusundaki makalemde açıklamıştım...

https://ademsozuer.com/wp-content/uploads/2024/04/46EF5B1EF9404EDAB07905F837BF576F.pdf