Bir televizyon programında söyledikleri sözler nedeniyle Timur Soykan ve Barış Pehlivan'a "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede ise gazeteciler Mehmet Tezkan, İbrahim Kahveci ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş hakkında "Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya hapis cezası istendi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Merdan Yanardağ'ın Alevilerle ilgili sözlerine ilişkin ‘nefret söylemi’ kapsamında işlem yapılacağını açıkladı. Yanardağ ise "İktidar güdümlü bazı trollere ilişkin söylediğim sözleri çarpıtma girişimine izin vermeyeceğiz" açıklaması yaptı.
Gazeteci örgütlerinin 'sansür' yasası diye karşı çıktığı, dönemim Adalet Bakanı'nın 'istisnai' uygulamalar olacağını savunduğu "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan hakkında dava açılan gazetecilerin sayısı artıyor. Bir başka dava konusu da 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlamaları olarak dikkati çekiyor. Sosyal medya paylaşımından mitinglerdeki sloganlara, gazetecilerin yorumlarından, sokak röportajlarına bir çok olayda bu maddeyle ilgili davalar açıldı ve uzun süreli tutuklu yargılanmalar yaşandı. Şimdi söz konusu maddelerden gazetecilere davalar açıldı.
Gazeteciler Pehlivan Soykan'a dava
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Soykan ve Pehlivan hakkında, 15 Ekim 2024'te Halk TV'de yapılan "Şule Aydın ile Kayda Geçsin" isimli programda toplumun adalet duygusunu zedelemeye yönelik şekilde yargı ve devletin diğer kurumlarının basın yayın yoluyla aşağılayıcı yargı görevlilerinin toptan bir anlayışla töhmet altında bırakan sözler sarf ettikleri gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı anlatıldı.
Programa katılan Murat Ağırel hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığı, Timur Soykan'a atılı "cumhurbaşkanına hakaret ve devlet kurum ve organlarını yargı organlarını aşağılama", Barış Pehlivan'a atılı "devlet kurum ve organlarını yargı organlarını aşağılama" suçlarından soruşturma usulü farklı olduğundan bu suçlar yönünden dosyanın ayrılmasına karar verildiği iddianamede yer aldı.
İddianamede, Halk TV'de yayınlanan programa dair yayının RTÜK'ten talep edilerek incelendiği belirtildi.
Timur Soykan'ın savunmasında, beyanlarının resmi makamlarca yapılan açıklamalara, açık kaynak araştırmalarına, siyasi kulislerden elde edilen duyumlara ve mesleki deneyimler sonucu elde edilen bilgilere dayandığını söylediği aktarılan iddianamede, Soykan'ın gazetecilik mesleğinin temel gereği olarak edindiği bilgileri kamuyla gerçeğe uygun şekilde paylaştığını, suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği kaydedildi.
İddianamede, Barış Pehlivan'ın ise 20 yılı aşkın süredir gazetecilik mesleğini icra ettiğini, sözlerinin resmi makamlarca yapılan açıklamalara, açık kaynak araştırmalarına, siyasi kulislerden elde edilen duyumlara ve mesleki deneyimler sonucu elde edilen bilgilere dayandığını, eylemlerin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, atılı suçların maddi manevi unsurlarının oluşmadığını, hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verilmesini talep ettiğini söylediği aktarıldı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları ışığında, yazılı, görsel basında yayınlanacak haberde, öncelikle yayınlanacak haberin olması, bu haberin gerçeğe aykırı bilgi içermemesi, bunu yapan kişinin amacı ve kastı kamuoyunu doğru bilgilendirmesi olması gerektiği iddianamede kaydedildi.
İddianamede, yapılan haberin halk arasında endişe, korku ve paniğe sebep olmaması, yapılan haberin kamu düzeni, yada kişi ya da kurumların saygınlığını zedeleme kastı taşımaması, haberin görünür gerçekle örtüşüp, haber içeriğinin ona tabi kurumlar ya da kişilerden teyidi gerektiği, hususlarının yerine getirilerek yayınlanması gerektiğine yer verildi.
Bu kapsamdan sanıklar Soykan ve Pehlivan'ın programda söyledikleri sözlerin, suç teşkil ettiğinin belirtildiği iddianamede, programda eleştiri, basın yolu ile düşünce özgürlüğünün sınırlarını aşan ve atılı suçlara temas eden ifadelerde bulundukları aktarıldı.
Hazırlanan iddianamede sanıklar Timur Soykan ve Barış Pehlivan hakkında "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.
Değerlendirilmek üzere Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame kabul edildi.
Sanıkların yargılanmasına ilerleyen günlerde başlanacak.
Toktaş, Tezkan ve Kahveciye de dava
Bir televizyon programında söyledikleri sözler nedeniyle Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Mehmet Tezkan ve İbrahim Kahveci hakkında "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müşteki, Toktaş, Tezkan ve İbrahim Kahveci ise sanık olarak yer aldı.
İddianamede sanıkların 23 Eylül 2024'te "Seda Selek ile Neden Sonuç" programına yorumcu olarak katıldıkları belirtilerek, Kahveci'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik konuşması aktarıldı. Tezkan'ın bunu destekler nitelikte sözler söylediğinin belirtilerek iddianamede, Halk TV'de yayınlanan programa dair yayının RTÜK'ten talep edilerek incelendiğinde sanıkların belirtilen sözleri söylediğinin anlaşıldığı belirtildi.
Suat Toktaş: Programda İsrail eleştirisi söz konusu
Kanalın sorumlu müdürü olması nedeniyle cezai sorumluluğu bulunduğu ifade edilen Suat Toktaş, iddianamede yer alan ifadesinde, soruşturmaya konu programda diğer sanıkların katılımcı olarak bulunduğunu kaydetti. Sanıkların söz söyleme gücüne sahip iki gazeteci olduklarını, programın tamamına bakıldığında İsrail'in eleştirisi söz konusu olduğunu belirten Toktaş, programın kısa bir bölümünde adı geçse de programın ana öznesinin Cumhurbaşkanı olmadığını, sözlerin eleştiri sınırında hakaret unsuru taşımayan ifadeler olduğunu söyledi.
Sanık Mehmet Tezkan ise programın sohbeti içerisinde konunun Orta Doğu'ya geldiği için İsrail örneğini verdiğini, Hitler ile Netanyahu karşılaştırması söz konusu olunca da "İkisi aynıdır" dediğini, söz konusu program içerisinde sarf ettiği sözlerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını, "cumhurbaşkanına hakaret" kastı içermediğini ve üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini savundu.
Sanık İbrahim Kahveci de programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını, programın içerisinde sarf ettiği sözlerin hakaret içermediğini, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını öne sürdü.
İddianamede bahse konu sözleri sarf etmeleri nedeniyle sanık Suat Toktaş'ın da kanalın sorumlu müdürü olarak bu programı yayınlamasının "cumhurbaşkanına hakaret" eylemi kapsamında olduğu, sanıkların cumhurbaşkanının şeref, onur ve saygınlığını rencide etmek suretiyle "cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işledikleri kaydedildi. Hazırlanan iddianamede sanıklar Mehmet Tezkan, İbrahim Kahveci ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş hakkında "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya hapis cezası istendi.
Değerlendirilmek üzere Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame kabul edildi.
RTÜK'ten Yanardağ'a: Gereği yapılacak
Öte yandan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, Merdan Yanardağ'ın sözlerine ilişkin ‘nefret söylemi’ kapsamında işlem yapılacağını açıkladı.
RTÜK Başkanı Şahin, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Toplumun birlik ve beraberliğini hedef alan hiçbir söz, hangi gerekçeyle söylenirse söylensin mazur görülemez. Tele1 ekranlarında Merdan Yanardağ’ın dile getirdiği “Alevilerin haini çoktur.” ifadesi, Alevi vatandaşlarımızı hedef alan; ayrıştırıcı, rencide edici ve toplumsal barışı bozan bir nefret söylemidir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak bu çirkin sözleri en güçlü şekilde kınıyor, 6112 sayılı Kanun kapsamında gereğinin ivedilikle yapılacağını kamuoyuna bildiriyoruz” dedi.
Yanardağ, Ebubekir Şahin'in bu ifadeleri üzerine bir açıklama yaptı. Yanardağ, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Bizden ve benden Alevi kardeşlerimi rencide edecek bir tek söz çıkmayacağı gibi, kurulduğu günden beri Alevilerin de haklarını ve hukukunu savunan Tele1 televizyonunu “Alevi” karşıtı gibi gösterme çabanız beyhudedir. Kendilerini K. Kılıçdaroğlu yanlısı gibi gösteren, iktidar güdümlü bazı trollere ilişkin söylediğim sözleri çarpıtma girişimine izin vermeyeceğiz. Sözünü ettiğim kişiler iktidar ile iş tutan 'düşkünler'dir."