Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde konuşan Derin Yoksulluk Ağı (DYA) kurucusu Hacer Foggo, “Derin yoksulluk bir erişememe halidir, bu bir insan hakkı ihlalidir” dedi. DYA verilerine göre Türkiye’de 7 milyon çocuk yoksulluk veya sosyal dışlanma koşullarında yaşıyor. Görüşme yapılan 108 haneden 91’i çocuklarına her sabah beslenme koymakta zorlandığını belirtti.

Derin Yoksulluk Ağı (DYA), 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü kapsamında Beyoğlu’nda basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına DYA Kurucusu Hacer Foggo, DYA Araştırma Koordinatörü Önder Uçar ve çeşitli sivil toplum temsilcileri katıldı.

Foggo, Birleşmiş Milletler’in (BM) bu yıl için belirlediği temanın “Ailelere saygı gösterilmesini ve etkin destek sunulmasını sağlayarak sosyal ve kurumsal istismarı sona erdirmek” olduğunu hatırlattı.

Başsavcılık açıkladı; Ünlü isimlere operasyon var ama gözaltı yok
Başsavcılık açıkladı; Ünlü isimlere operasyon var ama gözaltı yok
İçeriği Görüntüle

“Derin yoksulluk, onurlu yaşam hakkının ihlalidir”

DYA Kurucusu Hacer Foggo, yoksulluğun artık yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve insani bir sorun haline geldiğini vurguladı:

“Derin yoksulluk bir erişememe halidir. Sadece gelir yoksunluğu değil; gıdadan temiz suya, barınmadan eğitime, sağlıktan kültüre kadar insana yakışır bir yaşam hakkından mahrum bırakılmaktır. Bu durum bir insan hakları ihlalidir. Adil yaşam hakkı yoksulların elinden alınmıştır.”

Foggo, DYA’nın güvencesiz işlerde çalışan, kirada oturan, çocuğunu okutmakta zorlanan 108 aileyle yaptığı saha araştırmasının sonuçlarını da şu şekilde paylaştı:

97 hane gıda güvencesizliği yaşıyor. 93 hane çocuklarının okul masraflarını karşılamakta zorlanıyor.

71 hane son iki yılda en az bir kez elektrik, su veya doğalgaz kesintisi yaşamış.

84 hane evsizlik korkusu yaşıyor.

51 hane kirasını ödeyemediği için birden fazla ev değiştirmiş.

93 hane sağlık giderlerini karşılayamıyor.

22 çocuk örgün eğitimi bırakmış; bu çocukların 15 yaş üstü olanları çalışmaya başlamış.

Foggo, görüşülen annelerin ifadelerine de yer vererek tabloyu şöyle özetledi:

“Kiramı ödeyemediğim için oğlum okulu bıraktı. Babası hasta olduğu için çalışamıyor, çocuk eve katkı sağlamak için işe başladı. Bazı çocuklar beslenme götüremedikleri için okula gitmek istemiyor. Yoksulluk çocukların ruhsal sağlığını da yıkıyor.”

Foggo, okul çağındaki çocukların beslenme yetersizliğiyle ilgili de “Görüşme yaptığımız 108 haneden 91’i çocuklarına her sabah beslenme koymakta zorlandığını, 16’sının ise haftanın hiçbir gününde beslenme koyamadığını söyledi. Beslenme koyanların yüzde 90’ı ‘Ne bulursam onu koyuyorum’ dedi.” ifadelerini kullandı.

“Kanser hastasıyım, merdiven temizliğine gidiyorum”

Foggo, derin yoksulluğun sadece gelir değil, yaşam koşullarıyla da ölçülmesi gerektiğini belirtti:

“108 haneden 20’si son iki yılda kiraların artması nedeniyle birden fazla kez taşınmak zorunda kalmış. 71 hane elektrik, su, doğalgaz faturasını ödeyemediği için kesinti yaşamış. Bir anne, ‘Elektriğim kesildi, 25 gün mumla kaldım. Kanser hastasıyım, merdiven temizliğine gidiyorum’ diyor. Başka bir anne, ‘Çocuklarım yerde uyuyor, çekyat alamıyorum’ diyor. Sağlık hizmetlerine erişemeyen 27 aile, ilaç alabilmek için kimliğini eczanede bırakmış.”

Önder Uçar: Yoksulluk artık kalıcı bir eşitsizlik biçimi

DYA Araştırma Koordinatörü Önder Uçar, TÜİK ve OECD verilerini paylaşarak Türkiye’deki yoksulluğun kalıcı hale geldiğini söyledi:

“Ülkemizde yoksulluk artık geçici bir durum değil, kalıcı bir eşitsizliğe dönüştü. TÜİK 2024 verilerine göre nüfusun %29,3’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında. Her üç kişiden biri yoksullukla mücadele ediyor.”

Uçar, gelir dağılımı eşitsizliğinin kurumsallaştığını belirterek şu verileri paylaştı:

En üst gelir grubundaki hanelerin %28,6’sı İstanbul’da.

En alt gelir grubunda yaşayanların oranı %16,7.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında kamu sosyal harcamalarında en düşük seviyede.

Uçar, Türkiye’de 7 milyon 39 bin çocuğun yoksulluk veya sosyal dışlanma koşullarında yaşadığını açıkladı. Çocukların büyük bölümünün en temel ihtiyaçlara dahi erişemediğini belirtti:

“Her 10 çocuktan biri yeni giysi alamıyor, her 10 çocuktan biri taze meyve-sebze tüketemiyor, her 13 çocuktan biri et, tavuk veya balık içeren yemek yiyemiyor, her 4 çocuktan biri bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyor. 15–17 yaş grubundaki çocuk işçilerin oranı yüzde 24,9’a yükseldi. Yani her dört çocuktan biri işçi olarak çalışıyor.”

Uçar, TÜİK’in 2024 verilerine göre kadınların %31,5’inin yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olduğunu söyledi. Kadınların ücretsiz bakım emeği, düşük ücretli işlerde yoğunlaşması ve şiddet oranlarının yüksekliğinin, yoksulluğu derinleştirdiğini vurguladı.

Ayrıca Türkiye’de yaşlı nüfusun yüzde 23,3’ünün yoksulluk riski altında olduğunu belirten Uçar, “Emeklilerin yüzde 65,7’si yeniden çalışmak zorunda. Artık mutluluk bile pahalı bir duygu haline geldi” dedi.

Derin Yoksulluk Ağı, derin yoksulluğun önlenmesi için şu başlıklarda acil önlemler çağrısı yaptı:

Hak temelli sosyal politika: Yoksulluğun ölçümü yalnızca gelirle değil, eğitim, sağlık, barınma ve onur boyutlarıyla yapılmalı.

Sosyal hizmet ve sağlık güvencesi: Temiz suya erişim, barınma ve çocuk sağlığı hizmetleri devlet güvencesine alınmalı.

Kadın ve çocuk odaklı destekler: Her çocuğa ücretsiz sıcak okul yemeği sağlanmalı, çocuk işçiliği sonlandırılmalı, kadınlara bakım emeği desteği verilmelidir.

Hacer Foggo, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Yoksulluk bir insan hakları ihlalidir. Sosyal devletin gereği olarak, Türkiye’deki her bireyin insan haklarına uygun biçimde yaşaması sağlanmalı ve bu ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.”