CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Netanyahu'ya ‘savaş kahramanı’ diyen, ‘Gazze’yi boşaltacağım. Oralara oteller yapacağım, kumarhaneler yapacağım’ diyen ve esas niyeti Gazze’nin önündeki zengin hidrokarbon yataklarına çökmek olan Trump, İsrail’e yüz vermektedir, yol vermektedir. Bunu tespit etmeden, bunu cesaretle söylemeden Netanyahu ile kayıkçı kavgası yapıp Trump’tan randevu dilenenler İsrail’in yaptığı zulme engel olamazlar, Filistin’in kardeşi olamazlar” dedi.
CHP, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını protesto etmek ve Filistin halkına destek vermek için bugün Eyüpsultan Meydanı'nda düzenlediği "Filistin’e Destek" mitingi düzenledi. Mitinge DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da katıldı.
Özel, şunları söyledi:
"Peygamberimizin sancaktarı Eyüp Sultan Hazretleri’nin huzurundayız. Fetih duasının kabul edildiği topraklardayız. Semt-i Mukaddes’in, İstanbul’un kalbindeyiz. Bu sokaklar sabrı da bilir, zulme dayanmayı da bilir, şükretmeyi de bilir, direnmeyi de bilir. İçinde bulunduğumuz, Türkiye'nin içinde bulunduğu, partimizin içinde bulunduğu bu zorlu günlerde hepimizin gözünün, kulağının orada olduğu, Filistin’de olduğu; bir insanlık ayıbının, dramının, bir soykırımın yaşandığı Filistin’de, Gazze’de çarpan yürekler için bugün 56’ncı buluşmamızı, 56’ncı eylemimiz Eyüsultan’da, Filistin için yapıyoruz. Geçtiğimiz pazar günü, partimizin olağanüstü kongresi sırasında kürsüden bu toplantıya, bu eyleme, İsrail zulmüne karşı bu dayanışmaya sizleri Türk bayrakları ve Filistin bayraklarıyla davet ettiğimizde o sesi duyan, o davete icabet eden, bugün buraya koşan, biraz önce sizlere ayrı ayrı hitap eden Saadet Partisi’nin, DEVA Partisi'nin ve Demokrat Parti'nin Sayın Genel Başkanlarına, teşkilatlarına, üyelerine yürekten teşekkür ediyorum. Bugün burada olmasalar da dayanışmalarını ileten ve yürekleri burada olan İYİ Parti’nin, Gelecek Partisi’nin, Yeniden Refah Partisi’nin, Türkiye İşçi Partisi’nin değerli Genel Başkanlarını saygıyla selamlıyoruz. Gönüllerimiz bir, yüreklerimiz bir.
Bugün buraya her hafta olduğu gibi koşup gelen siyasi partilere, sendikalara, derneklere ya da bu mücadeleyi bizimle birlikte vermek için koşup burayı dolduran bütün yüreklere minnettarım. Bugün burada mazlumların yanında durmaya geldik. Haksızlığa, katliama, soykırıma itiraz etmeye geldik. Bugün buraya, 710 gündür Gazze’de devlet eliyle yapılan bir soykırıma, buna yol verenlere, göz yumanlara itiraz etmeye, tarih önünde tarihin doğru tarafında olmaya, katliamın karşısında durmaya geldik. Çoğu çocuk ve kadın, 65 bin Filistinli’yi katlettiler. 165 bin yaralı var, gazi var. O günden bugüne 147’si çocuk, 420 Filistinli açlıktan öldü. Birleşmiş Milletler (BM) kıtlık ilan etti. Giden insani yardımlara engel olanlar, yardım dağıtım sıralarında uzaktan keskin nişancılarla evladı için un, yağ bekleyen annelere, babalara, gencecik evlatlara ateş açanlar var. Biz bu vicdansızlığa karşı buradan sesimizi yükseltmeye geldik. Onlarca gemiden oluşan gönüllülerin, aktivistlerin içinde olduğu Sumud Filosu Gazze’ye doğru ilerliyor. Dün akşam Girit açıklarında saldırıya uğradı. Buradan Erdoğan’a, buradan bu ülkeyi yöneten herkese sesleniyoruz: Sumud, insanlığın vicdanıdır. Sumud, hepimizin vicdanıdır. O filoya sahip çıkın. O filoya destek olun. O filoyu koruyun, ne olursa olsun.
Son dönem dünyadan yükselen tepkiler var. İngiltere’nin, Fransa’nın, Kanada’nın, Avustralya’nın son dönemde Filistin’i tanımaları son derece önemli. 150’den fazla ülke, iki devletli çözümü savunmaya başladı. Bunun uluslararası alanda takipçisi olmak, bu çabaları yüreklendirmek ve Filistin için bunu en kararlı şekilde sürdürmek çok önemli. Görevde olduğum, ikinci başkanlığını üstlendiğim Sosyalist Enternasyonal’de, Avrupa’da Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin, sol-sosyal demokrat partilerin oluşturduğu Avrupa Sosyalist Partisi’nin (PES) kongrelerinde, liderler toplantılarında bugüne kadar olduğu gibi, ekim ayı boyunca en üst düzeyde gayreti göstermeye, en doğru metinlerin ortaya çıkması, en katı yaptırımlar için mücadele vermeye devam edeceğiz. Filistinliler bizim kardeşimiz, onları yalnız bırakmayacağız.
Peki bu yapılanlara dünyada 150 ülke karşı çıkıyorken kimden, nereden, nasıl cesaret alıyor İsrail? Buradaki cevabı aslında herkes biliyor. Netanyahu'ya ‘savaş kahramanı’ diyen, ‘Gazze’yi boşaltacağım. Oralara oteller yapacağım, kumarhaneler yapacağım’ diyen ve esas niyeti Gazze’nin önündeki zengin hidrokarbon yataklarına çökmek olan Trump, İsrail’e yüz vermektedir, yol vermektedir. Bunu tespit etmeden, bunu cesaretle söylemeden Netanyahu ile kayıkçı kavgası yapıp Trump’tan randevu dilenenler İsrail’in yaptığı zulme engel olamazlar, Filistin’in kardeşi olamazlar. Sorumluluk anlayışı içinde 719 gündür iktidarı uyardık, uyarıyoruz ama bizi dinlemek yerine, Türkiye kamuoyunu yanıltmayı, oyalamayı tercih ediyorlar. Biraz önce konuşan tüm Genel Başkanlar, bu meydana selamını yollayan herkes defalarca söyledi, söyledik: ‘İsrail ile ticareti kesin’ dedik. ‘Yok’ dediler, inkar ettiler. Ama aylar sonra yaptıklarını kabul ettiler. 2024 yılında, ‘İsrail ile ticaret yok’ dedikleri yılda İsrail’in kayıtlarına göre İsrail’e en çok ihracat yapan beşinci ülke Türkiye oldu. Onlar ticareti kesmek yerine, ticareti protesto eden gençleri gözaltına aldılar. Filistin’e destek yürüyüşlerini yasakladılar. İl Başkanlığımızın ‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ yürüyüşlerine izin vermediler. Eğer Erdoğan ailesinden biri başvuruyorsa, AK Parti’ye yakın bir yapı başvuruyorsa yollar açık, meydanlar açık. Yeter ki onlar yasak savsın, günah çıkarsın. Gerçekten Filistin’in dostları yollara düşmek, meydanları doldurmak istediğinde Türk polisi eylemcilerin karşısına geçiyor. Buradan iktidarı uyarıyoruz: Filistin’in dostlarının değil, İsrail’in karşısına dikilin.
"Tüm genel başkanlar, ‘Filistin’e gidelim’ dedik. Erdoğan’dan tık yok"
İsrail ile ticaretin tamamen kaldırılmasını ve ağır yaptırımlar getirilmesini öngören Bogota Bildirgesi imzalandı. Bizimkiler bildirgeyi imzalamadan kaçtılar. Eleştirdik, TikTok’çu Hakan Fidan dedi ki ‘Özgür Özel, Yunan tezlerini savunuyor. Biz eğer Bogota Anlaşması’na imza atarsak Yunanistan ile deniz hukukunda geri düşeriz.’ Dedik ki ‘Kimi kandırıyorsun? Oraya bir şerh düşeceksin. Bu maddeye karşıyım, diyeceksin. Filistin’in arkasında duracaksın.’ Yukarıdan yukarıdan konuştular. Güya bizi iş bilmemekle suçladılar. Toplumun tepkisini görünce gittiler, tıpış tıpış anlaşmayı imzaladılar. Buradan açıkça söylüyorum: Meclis’i toplantıya çağırdık bütün muhalefet birlikte. Birlikte hareket ettik, dedik ki ‘Gelin bakalım. Hep birlikte İsrail’in karşısında Filistin’e sahip çıkalım.’ Önerilerde bulunduk, en önemlisi ‘Tüm genel başkanlar hep birlikte Filistin’e destek için gidelim, Filistin'e ziyarette bulunalım. Cesaret gösterelim. Kararlılık gösterelim’ dedik. Herkes kabul etti ama Erdoğan’dan yine tık yok.
"Erdoğan’ın konuşmasında Trump’a bir kelime eleştiri yok"
Filistin İzleme ve Destek Komisyonu kurulmasını önerdik, yaklaşmadılar. Bakın, Fransa ile Suudi Arabistan, BM toplantısının hemen öncesinde Filistin meselesine çözüm bulunması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesine yönelik bir konferansa öncülük etti. Türkiye’den de bunu beklerdik ancak Fransa’nın yaptığını, Suudi Arabistan’ın bile yaptığını yapmayacak pozisyonda kaldılar. ‘İsrail’i uluslararası alanda meşrulaştıran hiçbir yapıda bunları kabul etmeyelim. Bunların uluslararası müsabakalara katılmalarına izin vermeyelim. Eğer onlar varsa, biz gitmeyelim’ dedik. Duymazdan geldiler ama o önerimizi duyan biri oldu. Dostumuz, değerli yoldaşımız Pedro Sanchez açıkladı: ‘İsrail, uluslararası hiçbir organizasyona gitmemelidir. 2026 Dünya Kupası’nda İsrail varsa, İspanya yok’ dedi. Eğer Filistin’e destek vereceksen böyle kararlılıkla olur. Yaptırımlardan korkmadan olur, Trump’tan korkmadan olur. Trump dün BM’de konuştu. Filistin’i tanıyan ülkelere tepki gösteriyor. Diyor ki, ‘Bunlar Hamas‘ın yaptıklarını ödüllendiriyorlar, yanlış yapıyorlar. Onlara kızıyorum’ diyor. Ardından Erdoğan çıktı. Hepimiz döndük, baktık. ‘Hadi bakalım ne diyeceksin’ dedik. Tek kelime Trump’a eleştiri yok. Trump’a bir kelime eleştiri yok. Tanıyan ülkelere kafa tutan Trump’a, dönüp de bir şey söylemek yerine, kendince hepimizin bildiği fotoğrafları oradan göstererek iktidar medyasının köpürtmeleriyle -mış gibi yapıyorlar. İsrail’e karşı -mış gibi yapılarak, Filistin dostuymuş gibi yapılarak savunulamaz. Cesaretle, kararlılıkla savunulur.
"Çok memnun kaldığın toplantıdan dakikalar sonra 30 Filistinli katlediliyorsa bu memnuniyet niyedir"
Dün, sekiz Müslüman ülkeyle Trump toplantı yaptı. Toplantı çıkışında Erdoğan’a sordular, ‘Çok memnun kaldım’ dedi. Daha bu sözün mürekkebi kurumadan Gazze’ye yeni saldırı başladı, 30 masum insan öldü. Ben buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Çok memnun kaldığın toplantıdan dakikalar sonra 30 Filistinli katlediliyorsa, bu memnuniyet niyedir, orada alınan kararlar nedir? Trump’ın oyuncağı olmanın, o toplantıya ana gündem diye Trump dönüyor, İsrail askerlerinin, esirlerin geri getirilmesini söylüyor. Açlığı, kıtlığı, öldürülen Filistinli bebeleri değil de İsrailli esirleri konuşmaya gitmiş oraya. Olacak iş değil. Bir muhtaçlık ilişkisi içindeler. İç politikada Trump’ın desteğine muhtaçlık duyuyor. Kurduğu ilişkide ilke yok, prensip yok. Maalesef karşılıklı çıkar ilişkileri var. Buradan Erdoğan’a soruyorum: Elbette başaramayacaksın ama diyelim ki başardın, Trump’ın desteğini aldın, Türkiye’de iktidarını sürdürdün. Filistinli 65 bin canın gitmesine değer mi senin iktidarın? Olmaz olsun öyle iktidar.
"Trump’a jest yapmak için 150 milyon dolar vergiden vazgeçti"
Trump‘tan randevu alabilmek için gizli gizli Trump’ın oğlunu İstanbul’da kabul etmeler, onunla Boeing uçakları üzerinden pazarlık yapmalar, onun üzerinden Amerika’da canlı yayında Boeing siparişi vermeye söz vermeleri… Bunlar inkar etti, Trump kabul etti. Hepimizin gözünün içine baka baka 50 milyar dolarlık siparişi randevu karşılığında verdiği yetmezmiş gibi dün akşam Trump’a jest olsun diye bir şey almadan, sırf masaya otururken Amerikan mallarından vergileri kaldırdı. Cevizden bademe, pirinçten alkole ve kömürden makyaj malzemesine, otomobile vergileri kaldırdı. Aynı gece Çin mallarına vergi getirdi. Trump’ı memnun etmek için hiçbir şey almadan masaya otururken Trump’a jest yapmak için 150 milyon dolar vergiden vazgeçti. Yoksulluğu milletin sırtına yükle, Trump’ın vergilerini sil. Emekliye zam yapma, asgari ücretliye zam yapma, Trump’ın vergilerini kaldır. ABD’nin menfaatlerine, Trump’ın hoşuna gidecek işlere, Türkiye’nin kaynaklarını çarçur etmekten geri durmayan Erdoğan’a açıkça şunu söylüyorum: Randevu için paramızı harcadığın yetmedi, ülkenin itibarını da harcıyorsun.
Erdoğan Filistin meselesinde, ‘Trump savaşı bitirecekti, henüz bitiremedi’ dedi diye Amerikan televizyonuna, Dışişleri Bakanı çıktı diyor ki kasıla kasıla, üstten üstten alay ederek ‘Bunlar böyledir. Konuşurlar, sonra da kapımıza dayanırlar. Erdoğan da bunlardan biri. Randevu için yalvarıyorlar. Beş dakika görüşmek, el sıkmak için yalvarıyorlar.’ Erdoğan bu ülkede cumhurbaşkanlığı makamını işgal ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na bu lafı söyleyecek adamın alnını karışlarım ama maalesef bunlardan yine tık yok. Bakın, mevkidaşı; TikTokçu Hakan, ağzını açıp da bir kelime söylemedi Amerikan Dışişleri Bakanı’na. Kelli felli Ömer Çelik, çıktı televizyonlar karşısına, Amerikan Dışişleri Bakanı’na konuşacağına bu durumu eleştiren muhalefet milletvekillerine laf yetiştirmeye çalıştı. Ey Ömer Çelik; bulunduğunuz görevler gelir, geçer ama Amerikan Dışişleri Bakanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’na, ‘Bizden randevu dileniyorlar’ diyecek ve sen susacaksın. Yazıklar olsun.
"Trump’a, ‘Netanyahu savaş suçlusudur’ de seni Esanboğa’da karşılayacağım"
Erdoğan’a Eyüpsultan Meydanı'ndan son çağrımdır: Sana, ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı, sustun, yuttun. ‘Ekonominizi mahvederim’ diye tehdit etti, duymadın, sustun, yuttun. ‘Rahip Brunson’u ver’ dedi. Sen, ‘Bizim papazı vermeden bu can bu bedende durdukça o rahip gitmeyecek’ dedin. Rahibi söktü, aldı. Oval Ofis’te yanına kattı. Sana oradan alaycı gülüşlerle ‘Akıllı adam, rahibimi istedim, hemen yolladı’ dedi. Bunların hepsinde sustun. Şimdi yarın Trump’un karşısındasın. Trump’ın karşısına geç ve de ki ‘Ey Trump, Netanyahu senin dediğin gibi bir savaş kahramanı değil, savaş suçlusudur. İnsanlık suçu işliyor. Amerikadakilerin eline, Filistinli masumların kanı bulaşıyor. ‘Gazze’yi boşaltacağım’ sözünü kabul etmiyorum. Katliamın da karşısındayım tehcirin de karşısındayım. Dışişleri Bakanın ayağını denk alsın. O kim oluyor da öyle konuşuyor’ de. Bunları diyebilirsen Amerika dönüşü Esenboğa’da, Ana Muhalefet Lideri olarak seni karşılayacağım, seni tebrik edeceğim."
Arıkan: Filistin’in, Gazze’nin, Kudüs’ün ve Mescidi Aksa’nın yanında olduğumuz için buradayız
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, CHP'nin ''Filistin'e Destek'' mitinginde yaptığı konuşmada, iktidara çağrıda bulunarak, ''Amerika’da Trump ile masaya oturacak olanları uyarıyoruz: Kendi iktidarlarınızın devamı için Büyük Ortadoğu Projesi gibi Büyük İsrail Projesi gibi, emperyalist, Siyonist planların sakın ha taşeronu olmayın'' dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, CHP'nin Eyüpsultan Meydanı'nda düzenlediği ''Filistin'e Destek'' mitinginde yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
''Sözlerimin hemen başında, Filistin halkının haklı direnişine destek veren, bu uğurda mücadele eden ve büyük bedeller ödeyen, Necmettin Erbakan’dan, Deniz Gezmiş’e, Rachel Corrie’den, Ayşenur Ezgi Eygi’ye tüm Filistin dostlarını sonsuz bir saygı ile selamlıyorum. Bugün bizi Filistin Başkonsolosluğu’nun yanında, Eyüp Sultan Hazretlerinin manevi makamında sizlerle buluşturan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e ve değerli yol arkadaşlarına en içten teşekkürlerimi iletiyorum. Bugün 24 Eylül 2025, tarihe not düşmek için gözbebeğimiz İstanbul’dayız. Biz; inancımızın, haktan ve adaletten yana duruşumuzun bir gereği olarak buradayız. Filistin’in, Gazze’nin, Kudüs’ün ve Mescidi Aksa’nın yanında olduğumuz için buradayız. Filistin, bugün dünyanın dört bir yanında birbirinden çok farklı yaşam tarzını benimsemiş milyarlarca insanın tek yürek olduğu bir meşaleye dönmüştür. Zulümlere kayıtsız kalan, tek tip dünya vatandaşı üretmeyi arzulayan siyonist mekanizmalar vicdan sahibi evrensel mozaik karşısında aciz kalmıştır. Milliyetçi, sosyalist, muhafazakar veya liberal; milyarlarca insanın ağzından tek bir söz yükseliyor: 'Nehirden Denize Özgür Filistin.'
Sendikacıdan işverene, akademisyenden öğrenciye, sporcudan taraftara, müzisyenden tiyatrocuya dünyanın tüm renkleri, katledilen insanlar için bir araya geldi. İşte halkların bu desteği, başlangıçta çekimser davranan, hatta İsrail’den yana tavır takınan hükümetleri bile Filistin devletini tanımaya mecbur bıraktı. Ancak, tüm bunlara rağmen İsrail Gazze’de katliamlarına devam ediyor. Canı istediğinde, Ortadoğu’da canının istediği yeri bombalıyor Dolayısıyla, bu tanıma kağıt üzerinde kalmamalıdır. Bu tanıma, Filistin’deki işgali, Gazze’deki soykırımı durduracak, İsrail’in küresel bir tehdit haline gelen saldırganlığına son verecek ve İsrail’in işgal ettiği tüm topraklardan geri çekilmesini sağlayacak bir eylem planına, bir yaptırım sürecine dönüştürülmelidir. Aksi takdirde bu tanıma, senaryosu Tel Aviv’de yazılmış, New York’ta sahneye konulmuş, bir tiyatrodan öteye geçmeyecektir. Burada en büyük sorumluluk elbette hani şu 'dostum' dediğiniz işte ona düşüyor. Amerika çok net, çok pervasız.
Şimdi buradan, bu meydandan yarın Amerika’da Trump ile masaya oturacak olanları uyarıyoruz: İsrail’in işgalini, soykırımını yok sayacak hiçbir girişimin ortağı olmayın. Filistin halkının ve Gazze’nin direnişini kıracak hiçbir adıma ortak olmayın.
'Dostum' dediğiniz Trump’ın Gazze’yi kumarhanelerle, otellerle, eğlence merkezleriyle işgal etme planına alet olmayın. Kendi iktidarlarınızın devamı için Büyük Ortadoğu Projesi gibi Büyük İsrail Projesi gibi, emperyalist, Siyonist planların sakın ha taşeronu olmayın.
''Amerika’nın küstah tavırlarına karşı Erbakan ve Ecevit duruşunu bekliyoruz''
Aslında biz, bu şartlar altında hiçbir şekilde Türkiye ile ABD’nin pazarlığa oturmasını asla kabul etmiyoruz. Bakınız, ABD Dışişleri Bakanı Rubio dün bazı açıklamalar yaptı. Buradan iktidara açıkça sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti’nin onuru hiç kimsenin kibirli söylemlerine malzeme yapılamaz. ABD Dışişleri Bakanı Rubio resmî olarak özür dilemedikçe, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Trump ile masaya oturmamalıdır.
Bu mesele şahısların değil, doğrudan devletimizin izzet ve haysiyet meselesidir. Biz, sizden Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Amerika’nın küstah tavırlarına karşı Erbakan ve Ecevit duruşunu bekliyoruz. Şunu unutmayalın, Amerika ile dost olan, İsrail’le düşman olamaz.
Kıymetli Filistin sevdalıları, Filistin topraklarında, iki değil 77 yıldır işgal var. 1948’de Filistinlilerin yaşamlarını, topraklarını, zeytin ve limon ağaçlarını yok sayan İsrail ne ise 24 Eylül 2025’te ki İsrail, aynı İsrail’dir. 2025’te Netanyahu 21. Yüzyılın Hitleri, İsrail de faşizmin Ortadoğu şubesidir. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Merhum Necmettin Erbakan Hocamızın partilerinin kapatılmasının, siyasi yasaklar almasının, mütemadiyen önüne engeller çıkarılmasının en baş sebebi Siyonizm’in karşısında, Filistin halkının yanında duruşundan kaynaklıdır.
"Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını İsrail’e karşı Filistin halkının yanında olmaya iten sebep neyse..."
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını İsrail’e karşı Filistin halkının yanında olmaya iten sebep neyse bugün de aynı sebepler devam etmektedir. İşte bu sebeple, bu tarihi miting çok kıymetlidir. Yarın Trump ile görüşecek olanlar, kendi partilileri de dahil, tüm Türkiye’nin Filistin halkının yanında olduğunu bilerek masaya oturmalıdır. Tabii biz 'tüm Türkiye Filistin halkının yanındadır' derken, iktidarın yöneticilerini kastetmiyoruz. İktidar, kendi tabanına rağmen, kendi seçmenine rağmen, İsrail ile simbiyotik ilişkilerini sürdürmektedir. Herkes biliyor ki, Bakü-Ceyhan boru hattından İsrail’e petrol sevkiyatı devam ediyor. Varil başına '1 dolar 27 cent' hesabı devam ediyor.
''Kürecik’ten, İncirlik’ten İsrail ile istihbarat paylaşımı hala devam ediyor''
İletişim Başkanlığı’nın tüm yalanlamalarına rağmen İsrail’e sevkiyat yapan gemiler limanlarımızı kullanmaya devam ediyor. 'Yapmıyoruz', dedikleri İsrail ile ticaret dolaylı yollardan devam ediyor. Kürecik’ten, İncirlik’ten İsrail ile istihbarat paylaşımı hala devam ediyor. Bütün bunları dile getiren Filistin dostu gençlere yönelik, engellemeler, gözaltılar, tutuklamalar ve ev hapisleri devam ediyor.
Bu akşam, bu meydandan, İstanbul’umuzdan, Eyüp Sultan Hazretlerinin manevi makamının yanı başından iktidara sesleniyoruz: Türkiye mutlaka net olmalıdır ve somut adımlar atmalıdır. İsrail ile tüm anlaşmalar, tüm diplomatik ilişkiler iptal edilmelidir. İsrail’i tanıma kararı geri çekilmelidir. Bakü-Ceyhan boru hattından İsrail’e petrol sevkiyatına son verilmelidir. Limanlarımızdan İsrail’e sevkiyata son verilmelidir. Türkiye’de ikamet ettiği halde İsrail’in Gazze’deki savaş ve soykırım suçuna iştirak ettiği tespit edilen herkes yargı karşısına çıkarılmalıdır. Başta Kürecik ve İncirlik olmak üzere askeri üslerde İsrail lehine olan tüm faaliyetler durdurulmalıdır.
Ne dediğimizi iyi anlayın: Biz, iktidardan miting yapmasını, hamasi nutuklar atmasını, kınama mesajları yayınlamasını, Trump’ın yanında havalı pozlar vermesini istemiyoruz. Biz İsrail’e karşı tam ambargo, tam tecrit, tam boykot tam yaptırım istiyoruz. Türkiye’nin elindeki imkânlar sınırlı değildir. Yıllardır yaptıkları yanlış uyulamalara rağmen güçlü bir ülkedir. Gazze’ye uluslararası bir barış gücü gönderilmesi için Türkiye acil ve kararlı girişimlerde bulunmalıdır. Ancak bu temasta bulunurken şu noktaya da dikkat çekmek isttiyotum: Bu barış gücü, direnişi kırma, işgali pekiştirme ve Gazzelileri yerlerinden etme planının bir parçası olmamalıdır.
Buraya gelirken, sizlere Akdeniz’den, Sumud Filosu’ndan selamlar getirdim. Gemilerdeki arkadaşlarımızla sürekli görüşüyorum. Çok zor bir yolculuk yapıyorlar. Hem bir yandan zorlu deniz şartlarıyla hem de İsrail’in tacizleriyle mücadele ediyorlar. Ama güçlerini, kararlılıklarını buradaki vicdanları insanlardan alıyorlar. Hepsinin sizlere çok çok selamları var.
''İktidar gerçekten samimiyse, Sumud Filosu'na sahip çıksın''
AK Parti iktidarının, böylesi tarihi bir uluslararası girişimin güvenliğini sağlamak için hem uluslararası toplumu harekete geçirmeli hem de kendisi bizzat Sumud Filosunun yanında durmalıdır. Eğer iktidar yaptığı konuşmalarda gerçekten samimiyse, Sumud Filosuna sahip çıksın. İşte Akdeniz orada, işte Sumud Filosu orada. Bu gece bir karar alın. Sumud Filosu'nu korumaya alın. Sizin güvenliğinizle Gazze limanlarına sağ salim yanaştırın ki sizin gerçekten samimi olduğunuzu görebilelim.
Şunu tüm kalbimle inanarak söylüyorum: İktidarlara rağmen bizler, bayrağımızın rengini şüheda kanından almış bizler, yeryüzünde yine umudun ve barışın öznesi olacağız Allahın izniyle. Bizler, Anadolu’da 7 düvele karşı, emperyalizme karşı; Milli Mücadeleyi kazanmış bizler, tek bir yavrunun gözyaşı dökmesine müsaade etmeyeceğiz Allah'ın izniyle. Bizler, inanç, coğrafya, renk ve konjonktür ayrımı yapmadan her zalimin karşısına dikileceğiz. Tüm zalimlerin ortak hayali, mazlum milletlerin umutsuzluğa düşmesidir. Biz umutsuzluğa düşmeyeceğiz, kimseyi de umutsuzluğa düşürmeyeceğiz.
''İsrail’e karşı hiçbir yaptırım içermeyen dış politikayı reddediyoruz''
Biz, durum tespiti yapmaktan, kınamaktan, güçlü bir biçimde kınamaktan, lanetlemekten ibaret olan ama İsrail’e karşı hiçbir yaptırım içermeyen dış politikayı reddediyoruz. Şunu unutmayın: Etki oluşturmayan her tepki, tatminden ibarettir.
Sözlerimi toparlıyorum. Bu alanda olsun ya da olmasın, Filistin halkının yanında olan herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Filistin halkının haklı mücadelesine destek veren Deniz Gezmiş'leri selamlıyorum. Filistin haklının yanında olmanın bedelini ödeyen kürsülerden 'Bana ne Amerika’dan' diyen merhum Necmettin Erbakan hocamızı rahmetle, minnetle anıyorum. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak 2002 yılında İsrail’e 'Soykırımcı' diyen, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesini reddeden merhum Bülent Ecevit’i rahmetle anıyorum. Filistin için can veren Mavi Marmara şehitlerimizi bir kez daha anıyorum. Filistin için canını ortaya koyan Rachel Corrie’yi, Ayşenur Eygi’yi selamlıyorum. Meclis kürsüsünde Filistin için konuşurken kürsüde yaşamını yitiren Hasan Bitmez vekilimizi selamlıyorum. Şu an büyük bir kararlılıkla, Akdeniz’de ilerleyen Sumud Filosu’nu selamlıyorum.
Bu meydanı dolduran sevgili kardeşlerim, biz faturayı birilerine havale etmeye gelmedik. Kimin ne kadar cani kimin ne kadar duyarsız olduğunu bırakalım işgüzar medya kalemşörleri yazsınlar. Hiçbir menfaat beklemeden, dünyanın neresinde olursa olsun, her mazluma kalkan olmak inancımızın ve Milli Mücadele ruhumuzun, omuzlarımıza yüklediği en kıymetli vazifedir. Dolayısıyla, şu iyi bilinsin: Uluslararası hukuk ve gerçek yaptırımlarla emperyal kurtların dişlerini biz sökeceğiz. Yeryüzünde gözü yaşlı her coğrafyaya biz koşacağız. Kahrolsun İsrail, yaşasın Gazze halkının direnişi. Kahrolsun İsrail, yaşasın denizden nehire özgür Filistin mücadelesi. Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, Allaha emanet ediyorum.''
Babacan: Gazze’de yaşanalar siyasetin konusu değil, insanlığın konusudur
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP'nin Eyüpsultan Meydana'nda düzenlediği ''Filistin'e Destek'' mitinginde konuştu. "Bu akşam burada gönlümüzdeki feryadı duyurmak için buradayız. Hep beraber Filistinli kardeşlerimiz için buradayız” diyerek sözlerine başlayan Babacan, “Filistin meselesi insanlığın ortak meselesidir. Gazze’de yaşanalar siyasetin konusu değil, insanlığın konusudur. Konu Filistin olunca parti ayrımı olmaksızın tüm Türkiye kenetlenir” dedi.
"Son 24 saate 58 Filistinli kardeşimiz daha katledildi"
Gazze’de son aylarda yaşanan İsrail saldırısı sonucu meydana gelen can kayıpları ve yıkımlar hakkında bilgi veren Babacan, “Gazze’de bugüne kadar son iki ayda tam 65 bin kişi katledildi. Bunların çoğu çocuk ve kadın. 167 bin kişi yaralandı. 2 milyon nüfusluk yer Gazze, burada oluyor bunlar. 102 bin yapı, 300 binden fazla ev yıkıldı. Sadece son 24 saatte 58 Filistinli kardeşimiz daha katledildi. Bunlar sadece rakam değil. Bunların her biri tek tek can. Yıkılan evlerin her biri tek tek bir yuva. Gazze’de insanlar aç bırakılarak ölüme terk ediliyor. Açlığı bir öldürme aracı olarak kullanıyor şu andaki Netenyahu hükümeti. Yiyecek kuyruğunda bekleyen kadınları,çocukları silahla tarıyor bu insafsızlar. Gazze’de yaşanan soykırım her gün büyüyor” şeklinde konuştu ve şunu söyledi:
“Henüz bir günlük bebekleri bombalarla katlediyorlar. Tüm bunların mümessili gözü dönmüş bir iktidar, bir İsrail iktidarı. Bu katiller ordusu yüzünden bugün bölgemiz bir ateş çemberine dönmüş durumda. İsrail, Gazze’yi bombalamaya devam ederken bir yandan Lübnan’a bir yandan da Suriye’ye saldırdı. Bir yandan Yemen’e saldırırken bir yandan da İran’ı vurdu.”
Babacan, “Trump da ‘ne yapacaksanız yapın, elinizi çabuk tutun’ dedi. Hangi Trump? Erdoğan’ın dostu Trump” demesi üzerine mitinge katılan vatandaşlar yuhladı. Babacan ise “Bu yuhlar daha çok Trump’a gitsin” dedi. Mitinge katılanlar sonrasında “Tayyip istifa” sloganları attı. Babacan ise “Gidecekler arkadaşlar merak etmeyin. Er ya da geç gidecekler hiç şüpheniz olmasın. Haksızlık, hukuksuzluk zülüm yapanlar elbet gider, endişeniz olmasın” diye seslendi.
Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
Bugün Netenyahu’nun en büyük destekçisi Trump. Trump’ın desteği olmasa Netenyahu bu şımarıklığı, hoyratlığı yapabilir mi? Ben buradan iki lafın başı ‘dostum Trump, dostum Trump’ diyen Erdoğan’a sesleniyorum. Netenyahu’nun en büyük destekçisine siz nasıl olur da dostum dersiniz? İnanın içim yanıyor içim. Alenen bir soykırımcının aleni desteğine Türkiye’nin Cumhurbaşkanı dostum diyemez, dememeli.
"Malezya ticareti durdurdu, bizim iktidar sadece izledi"
Uluslararası ilişkilerde, diplomasilerde yeri gelir düşmanınızla konuşursunuz ancak durduk yere şirinlik yaparsanız ülkenin itibarını yerle bir edersiniz. Bakın Güney Afrika Cumhuriyeti dünyanın diğer ucunda, ‘İsrail soykırım yapıyor’ dedi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Daha sonra Meksika, Şili davaya taraf oldu, iktidar sadece izledi. Malezya ticareti durdurdu. Onunla da kalmadı, İsrail’e gidip gelen hiçbir gemi benim limanlarıma uğrayamaz’ dedi. Malezya ta Güneydoğu Asya’nın ortasında bir ülke. Bizim iktidar sadece izledi. Mesele İsrail ise laf var eylem yok. Mesele Amerika ise laf da yok eylem de yok. Şu andaki iktidarın yaptığı bu. Yarın Erdoğan, Beyaz Saray’da Trump ile toplantı yapacak. Kendisine Gazze ile ilgili tavsiyelerimiz var. Henüz vakit var, Amerika’da daha saat gündüz ki toplantı yarın. Birinci olarak Trump’tan ateşkes talep edin acilen çünkü Trump ‘dur’ derse İsrail kolay kolay hareket edemez. İnsani yardım koridorlarının derhal açılmasını ve sürekli açık tutulmasını isteyin. İsrail’e karşı etkili yaptırımların başlatılmasını talep edin. Savaş suçları için yargı süreçlerini derhal işletin. İki devletli çözümden asla taviz vermeyin.
Bir kez daha altını çizelim. Gazze Gazzelilerindir. Gazze Gazzelilerindir. Gazze, bağımsız bir Filistin devleti için direnenlerindir. Katliam emirlerini verenler hukuk karşısına çıkıp hesap verene kadar; Filistin davası devam edecek. Her biri teker teker yargılanıncaya değin; Filistin davası devam edecek. En tepedekilerden başlayıp, aşağıya doğru; yönetici kademelerinden, bürokratlara, subaylara varıncaya değin her biri teker teker yargılanacak."
Uysal: Gazze bugün sadece bir coğrafya değildir, Gazze insanlığın sınavıdır
Mitingde konuşan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, "Sadece burada Filistinli kardeşlerimizin acısını değil, insanlığın ortak acısına ses olmak için bir aradayız" diyerek Gazze'de aylardır devam eden saldırılara dikkati çekti.
Uysal, şunları kaydetti:
"Gazze’de aylardır insanlığın yüzünü kızartacak zulümler icat edildi. On binlerce insan gözlerimizin içine baka baka katledildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun geride bıraktığı aşağı yukarı 100 yıl geçmiş. İşte bu 100 yılda bu coğrafyada kan eksik olmamış, gözyaşı eksik olmamış. İşte bu aziz millet, yüce Türk milletinin insanlık önündeki vazifesi, gözü yaşlı anaların gözyaşını silmektir. O açıdan değerli dostlar, değerli gönül dostları, çocuk, kadın demeden insanlar katlediliyor. Çocukların açlıktan öldüğü, annelerin kollarında evlatsız kaldığı, şehirlerin harabeye çevrildiği, insanlığın tüm değerlerinin ayaklar altına alındığı bir manzarayla karşı karşıyayız.
Gazze bugün sadece bir coğrafya değildir. Gazze insanlığın sınavıdır. Büyük şair Mahmut Derviş şöyle diyordu: ‘Biz bu dünyada sadece kayıplarımızı defnetmek için yaşamıyoruz. Biz umudu büyütmek için buradayız.’ Evet, bugün Gazze’de toprağa düşen her can bize umudu da miras bırakıyor. O umudu yaşatmak işte sizlerin ve bizlerin bayrağının borcudur. Değerli dostlar, sormak isteriz. Sadece Türkiye değil, bu sefer İspanya’dan başlayarak, İtalya’dan başlayarak çok şükür insanlığın onuruna sahip çıkan milyonlar var. Onlara da buradan şükran borcumuzu ifade etmek isteriz.
Dini, milleti, cinsi fark etmeksizin yüce yaradanın yarattığı insanın onuruna sahip çıkan tüm insanları selamlıyoruz. Selam olsun. Maalesef bugün İslam’ı vahiysel bir tehdit olarak algılayan evanjelist, siyonist bir proje ile karşı karşıyayız. Mesele sadece Gazze değildir. Maalesef Türkiye’nin AKP iktidarının da yanlış politikaları neticesinde Orta Doğu’nun bel kemiği kırılmıştır. İşte bu ateş sadece Gazze’de on binleri değil, 65 binin üzerinde insan ölmüş onları da değil sadece, tüm bu coğrafyanın kaderini ilgilendirir haldedir. İşte böyle bir sapkın anlayış içerisinde bu bölgeye deli gömleği giydirmek isteyenlerin elbette duracağı yoktur. İşte onu durdurmak önün engeller koymak işte bu meydanlardan yükselecek seslerle olacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Kudüs’ü terk edişinin 100. yılında ve aynı ayında Aralık 1917’nin 100. yılında 2017 Aralık ayında Trump, Kudüs’ü başşehir ilan etti. Şimdi bizim başımızdaki aklı evveller de, bu AKP iktidarı da işte bu Trump’ı, 100 yıl sonra orayı başkent ilan eden bu Trump’ı seçtirmek için neredeyse duacı oldular. İşte o Trump gelmiş bugün Gazze’yi ‘turistik bölge yapacağım’ diyor. Ağızlarını meydanlarda açıyorlar ama Trump’ın ağzını birinci derecede sorumlu olanların isimlerini bile telaffuz edemez haldeler. ABD Dışişleri Bakanı’nın bizleri de izam edecek şekilde '5 dakika görüşmek için her yolu deniyorlar' diyerek bu milletin varlığını, bu milletin kimliğini ayaklar altına kimsenin almasına müsade etmeyeceğiz.
"Gazze direnişi, insanlığın direnişidir"
Dillerinden dökülenlerle amel etmeyenlerin, kürsülerde höykürürken öbür tarafta rüşveti kelam bağbında on binlerce Türk çiftçisi etkileyecek şekilde ABD’ye gitmeyen evvel nasıl vergi oranlarını, ambargolarını kaldırdığına şahit olduk. Meydanlarda 'Filistinliyim' diyenler, masalarda maalesef dolaylı yoldan da olsa İsrail’in menfaatini gütmüşlerdir. İşte biz bu iki yüzlülüğü kabul etmiyoruz. Filistin davası hiçbir iktidarın iç siyasette kullanacağı bir propaganda malzemesi değildir. Bu dava insanlık davasıdır. Filistinlilerin en temel hakkı insanca yaşamaktır. Bu hakkı görmezden gelenler tarih önünde suçludur ve bir gün bunun hesabını vereceklerdir. Gazze direnişi, insanlığın direnişidir.
Hakkın, adaletin, insanlığın yanında zulmün, yalanın, talanın, hukuksuzluğun karşısında hep beraber duracağız. Türkiye’de milli meselelerde iktidarı, muhalefeti bir yapamayanlar milleti arkasına alıp Amerika’nın Trump’ın karşısına çıkacağına şimdi bu coğrafyadaki diğer liderler gibi o meşruiyet açığını o büyük güçleri arkasına alarak bu milletin karşısına çıkmaya çalışıyorlar. İşte itirazımız bunadır. Bu milletin varlığını ve birliğini sağlamak hepimizin vazifesidir.
"Kahrolsun İsrail’in zulmü, yaşasın özgür Filistin"
Bu bölgede barışın, istikrarın sağlanması sadece bugün BM’de de çok şükür yüzlerce ülke tanıdı. Ama kağıt üzerinde tanımak yetmez, egemenliğinin teminat altına alındığı, iki devletin varlığının teminata alındığı o günleri temin etmeden hiçbirimize uyku yoktur. Bu bölgeye uyku yoktur. Bugün bu ateşin orada kalmayacağını görüyoruz. Bölgenin başat ülkeleri Türkiye bata olmak üzere kendi meseleleri kendileri çözeceği zeminleri var etmek zorundadır. Siz eğer kendi meselelerinizi çözecek zeminleri var etmezseniz 100 yıldır olduğu gibi adeta bir kadastro geçinerek burada yabancı güçler, müdahale etmenin yolunu bulacaktır. Yine kan akacaktır, yine gözyaşı akacaktır. İşte değerli dostlar bugün zulme sessiz kalan zalimin suçuna ortaktır. Kahrolsun İsrail’in zulmü, yaşasın özgür Filistin. İnanıyoruz ki gün gelecek Filistin özgür olacak, Kudüs yeniden barışın ve kardeşliğin şehri olacak."