"TBMM’de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün hatta mecburidir" diyen Bahçeli "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiği, örgütün lağvedildiğini haykırsın" dedi.

MHP lideri, "Bu dirayet ve kararlılığını gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM‘e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız" ifadelerini kullandı. Bahçeli "Yeni Türkiye" vurgusu yaparak "Bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım" dedi.

Bahçeli, açıklamalarında özetle şunları söyledi:

"Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmıştır"

Konuşmasına milli birlik kapsamında "Türkiye ekonomisi" değerlendirmesiyle devam eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmış, battık bittik diyen felaket tellaklarına mahcubiyet yaşatmıştır. İşsizlik oranının gerilemesi umutları tazelemiş ekonomiye duyulan güveni tetiklemiştir. İstihdam sayısı 33 milyona istihdam oranı da yüzde 50’ye yaklaşmıştır. Dünyada sular durulmazken Türkiye’nin atılgan ve azimli programlarıyla öne çıkması siyasi istikrarı perçinleyecek ekonomik istikrarın bizce müjdesi olmuştur. Ancak enflasyon ve hayat pahalılığı her insanımızı haklı olarak rahatsız etmektedir. Bu konudaki şikâyetleri ortadan kaldırmak başlıca görevimizdir. Gelir dağılımı adaletsizliği canımızı sıkan başka bir olumsuzluktur. Enflasyonla mücadele kesintisiz sürmektedir ve desteğimiz tamdır. Bu mücadelenin sonunda enflasyon rakamlarının tek hanelere gerileyeceğine inancım tamdır.

Bu hususta parti olarak elimizden gelen her katkıyı vermeye projelerimizi paylaşmaya her çalışmayı yapmaya varız. Bilinmelidir ki cumhurbaşkanlığı Kabinemizin yanındayız, ekonomi yönetimine güveniyoruz, doğru yolda olduklarını, Türkiye ekonomisinin nüne konan takozları teker teker kaldırdıklarını görüyoruz. Döviz kuru faiz ve enflasyon kuşatmasını güç birliği yaparak kıracağız."

Bahçeli gündemine tartışma yaratan 100 bin lira limitli kredi kartlarından yıllık 750 lira milli savunma payı alınması kararını da aldı. "Her vatandaşımızdan bir bahane ile 750 lira almak yerine tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten hakkaniyetli bir pay veren bir Türkiye’ye ulaşmak hayal değil ulaşılacak bir hedeftir" diyen MHP lideri, "Cumhur İttifakı olarak hayat pahalılığını bitireceğiz, kayıt dışılığa neşter vuracağız, enflasyon canavarının boğazına urganı geçireceğiz" mesajı verdi.

Yenidoğan çetesi isyanı 

"İstanbul Fatih ve Eyüpsultan’da İkbal ve Ayşenur evlatlarımız hepimizin yüreklerini kavurarak hayatlarına veda etmişlerdir yavrularımız tüyleri diken diken eden caniliklerin kurbanı olmuşlardı. Yumuşak huylu, yüce gönüllü, merhamet ve muhabbet eğilimli milletimizden barbarların çıkması çelişki gibi algılansa da böylesi defolar, böylesi sapıklar maalesef her toplumun ortak şikâyetidir. Bizim inancımıza göre insan eşrefi mahsulattır, insan varlıkların ve yaratılmışların en şereflisidir.

Yenidoğan bebekleri SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine  neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar emin olunuz sadece sağlık çalışanlarımızın değil insanlığın yüz karasıdır. Yenidoğan çetesi denilerek dünyaya gelen her bebeğe haksızlık yapılıyor. Bunlar olsa olsa tıbbi artık, ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur. Aralarında geçen konuşmaların gün yüzüne çıkmasından sonra bir insan daha fazla nasıl alçalabilir diye düşündüm. Para için bebekleri ölüme mahkum eden üstelik bunu karşılıklı mavralarla yapılan namussuzlara verilecek hangi ceza vicdanların fırın gibi sıcaklığını soğutabilir? Hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir? Hangi ceza yüreklere su serpebilir. 27 Mart 2023 tarihinde CİMER’e yapılan bir şikâyetle başlayan adli soruşturma sürecinin bugünlerde patlak verip ülke gündemine oturması birbiriyle bağlantılı diğer vahim olayların sırayla gün yüzüne çıkması geçiştirilecek bir konu değildir. Adeta düğmeye basılmışçasına kadınalar bebeklere yönelik saldırı ve cinayetler furyasının seriye bağlanması, ardından eş zamanlı olarak toplumsal infialin kışkırtılıp bunun da siyasi propaganda malzemesi olarak kullanılması başka bir tertibin ikmalini akla getirmektedir."

Sağlık Bakanı'na sahip çıktı 

Bahçeli, konuşmasının devamında, söz konusu çeteye ilişkin başlatılan soruşturma sürecinde bebeklerin hastanelerde ölmeye devam etmesi ve hastanelere gerekli uyarıların yapılmaması üzerine eleştiri oklarının hedefine otutulan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'na destek çıktı; "Sağlık Bakanlığı vaziyete zamanında müdahil olmuştur, görevi suiistimal, savsaklama, kötüye kullanma diye bir şey de söz konusu değildir, teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır" ifadelerini kullandı.

Lübnanlı sığınmacılar için "empati" yapılmasını istedi

Öte yandan cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kapımız Suriye'den ve Lübnan'dan gelecek mültecilere açık" sözlerini hedef alanlara sert çıkan Bahçeli, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanımızın Lübnan’da yaşayan Türkmen kardeşlerimize kapılarımızın açık olduğunu duyurması bu kapsamda irade göstermesi soydaşlık hukukunun takdir edilecek bir tezahürüdür. Bundan rahatsız olanların yeni göç dalgası gelerek yaygara koparanların Türk’ün Türk’ten başka dostunun, sığınacağı bir sıcak kucağı olmayacağını bilmelerini elbette ki beklemiyoruz ama asgari düzeyde insan olmalarını, empati yapmalarını beklemenin de en doğan hakkımız olduğunu düşünüyoruz."

Kaboğlu’na "anayasa” tepkisi

Bahçeli, İstanbul Barosu'nun yeni başkanı İbrahim Özden Kaboğlu'nun seçildiği gün, anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili, "Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir" sözlerini de hedef aldı. MHP lideri, "İstanbul Barosu seçimlerinde İstiklal Marşımızı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması, KHK ile ihraç edilmiş, ski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesi yaptığı konuşmasında anayasanın ilk 4 maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesi skandal olmasının ötesinde yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. İçi dışı fitne fesat kumkumasına dönen bu zatın anayasanın ilk 4 maddesine nasıl dokunulacağını açıklaması böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl ve izan süzgecinden geçirmesi tavsiyemizdir. Uyarıyorum baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, asabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzını da daha fazla açtırmasın" ifadelerini kullandı.

Fethullah Gülen açıklaması: Cehennemde ebediyen yansın!

MHP lideri, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini organize eden Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in ölümüyle ilgili olarak da, "Kendi topraklarında casusluk eğitimi aldığı ülkesinde Allah’a hesap vermek üzere öldü gitti, dileğim Allah’ın azabıyla kahrolması, cehennemde ebediyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur" dedi.

Bahçeli, haftalardır DEM Partililere el uzatmasıyla ilgili yapılan tartışmalara bir kez daha değindi. Eski Meclis Başkanı, AK Parti’li Bülent Arınç’ın "Adına isterseniz kuşkonmaz deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız var" sözlerine tepki gösteren Bahçeli, "Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya ihtiyacı var dedi. Bahçeli'nin o sözleri şöyle:

"DEM’e uzattığım el günlerdir konuşuluyor, günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi mizaç ve meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da, birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor. Sözlerimin altı doldurulmalıdır diyenlerden tutun da, yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağı üzere gündeme gelmiştir. Bir eski Meclis Başkanı işgüzarlık ve işportacılık mantığını siyaset zannederek kafasının içinde ne kadar kir pas varsa ortaya dökmüştür. 'Adına isterseniz kuşkonmaz deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız' var sözleriyle boşa sallayıp nasıl dolu tutarım hevesine kapılmıştır. Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır."

700 bine yakın sürücüye 'emniyet kemeri' cezası! 700 bine yakın sürücüye 'emniyet kemeri' cezası!

"Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür"

"Türkiye’nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür" diyerek sözlerine devam eden MHP lideri, şunları söyledi:

"Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir, ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir. Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez. Kürt sorunu var demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamış, tenezzül etmemiş, prim vermemiştir. Bölücü terör sorunu elbette ülkemize pek çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirmiştir. Terörle mücadeleye harcanan devasa kaynaklar, doğu ve güneydoğunun sosyal ve ekonomik kalkınmasına ayrılmış olsaydı, bölgenin nasıl yıldız gibi parlayacağını; işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin nasıl ortadan kalkacağını vatansever her insanımız tasdik edecektir. Terörün bitmesi halinde Diyarbakır’ın, Şırnak’ın, Hakkari’nin, Mardin’in, Batman’ın, Ağrı’nın, Van’ın ve diğer vilayetlerimizin başına talih kuşunun konması, bölge insanımızın derin bir nefes alması mutlak bir akıbettir. Terör başka siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır. Terörizm hesaplı ve sistemli şiddet demektir. Terör saldırılarında psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden daha önemlidir. Terörist için şiddet bir amaç değil, araçtır; toplumu ve mücadele ruhunu yıldırmak, korkutmak, dehşete düşürmek yegane önceliktir. Bugüne kadar terör ve terörizmle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür: 1- Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Esasen hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi doyurmayacak, tatmin etmeyecektir. 2- Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır. 3- Terör örgütünün inancını değiştirme çabası boşunadır. Ancak tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını meşru vasıtalarla anlatmak ve açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır."

"Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur"

Meselenin can alıcı noktası şudur: Terör örgütünün taleplerini kabul etmek tehdide boyun eğmek demektir. Üstelik yeni saldırıları kışkırtmaktan başka bir netice de vermeyecektir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlış ise, terörü yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır. Medyanın tavrı ve tutumu da çok önemlidir. Terör eylemlerinin teröristlerin bir başarısı ya da toplum açısından bir panik havası şeklinde sunulması bölücü örgütün değirmenine su taşımakla eş anlamlıdır. Teröristin moralini bozan ve direncini azaltan iki faktörden birisi, temel iddialarına yönelik kuşkular duymaya başlaması, diğeri de silahlı eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğuna ikna edilmesidir. Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, diğer yanda demokratik reformların, sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yapılması akla en yatkın seçenektir. Kürt kardeşlerimizle terör örgütü arasında hiçbir ortak taraf yoktur. 6 Haziran 2011 tarihinde yaptığımız Diyarbakır Mitinginde demiştim ki; “Vashingtondakiler sizi benden daha fazla sevemez. Brükseldekiler sizi benden daha çok anlayamaz. Erbildeki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez.” Terörün belini kırmak her şart ve durumda görevimizdir."

"Tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun"

"Terör eylemlerine önşartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olması Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri terör örgütü için tek çıkıştır" çağrısında bulunan Bahçeli, sözlerinin devamında da Abdullah Öcalan'a seslendi.

"Ne ABD, ne AB, ne Irak, ne Suriye, ne de bir başka ülkeyle birlikte içimizdeki bazı mihrakların Kürt kardeşlerimizin sözcüsü ve vasisi olması asla, kata imkansızdır. Birinci hüküm cümlem şudur: TBMM’de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız. Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; 'Türkiye’ye getirilirken, her türlü hizmete hazırım” diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.' Bu çağrımın içyüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır. Türk ve Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın."

"Öcalan bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenleme yapılsın"

Bahçeli'nin sözlerinin devamındaki “Umut Hakkı”ndan yararlanma vurgusu da dikkati çekti. Umut hakkı, hapis cezasına mahkum edilenlerin kanunla belirlenen sürelerde iyi halinden dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi anlamına geliyor. Bahçeli şunları ifade etti:

"Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."

"Bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım"

"Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız. Türkiye ve Türk milleti için her fedakârlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki, yeminliyiz. “Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye” temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım. Üçüncü hüküm cümlem de şu şekildedir: Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki, uzattığım elin bir mesajı da budur. Terör yöntemleriyle herhangi bir yakın veya uzak hedefe ulaşıldığı bugüne kadar görülmüş, duyulmuş şey değildir. Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır. Türk milleti bölücü terörle yaşamaya mecbur değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bölücü terör örgütünü emelleriyle birlikte imha etmeye muktedirdir. Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim. İmanımız bir, kıblemiz bir, irademiz bir, bayrağımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, anımız bir, acımız bir, geleceğimiz bir, biz hep birlikte Türk milletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci yıl dönümünde milli kucaklaşmayla yeni yüzyılın destanını el ele yazalım; ayrılmamızı, bölünmemizi, parçalanmamızı bekleyenleri mahvı perişan edelim. Kökünü kurutamayacağımız bir sorun yoktur. Çaresizlik içinde kıvranacağımız bir konu da yoktur. Dünya siyasetini Filistin davasında bir araya getirme mücadelesi veren Türkiye’nin 154 partiyle kutuplaşması, kendi içinde yarılması, birbirine girmek için pozisyon alması doğru değildir, ahlaki değildir, makul değildir, makus talihimiz Allah’ın izniyle ters dönecektir. CHP Genel Başkanı istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin, gömleğinin ilk düğmesini yanlış iliklemesinden, bastığı ve baktığı siyasi zemin kırık olduğundan dolayı yanlışa düşmesi ve hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmazdır."

Editör: Ömür Ünver