Anayasa Mahkemesi, ByLock kullanıcısı olan bir kişi ile telefon görüşmeleri nedeniyle FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinden 14 gün gözaltında tutulan ancak daha sonra arayan kişinin kimliğinin yanlış tespit edildiği anlaşılarak hakkında takipsizlik kararı verilen başvurucuya ödenen 4 bin TL tazminatı az buldu.  

Ömür Ünver/ gazetezebra.com.tr

Yavuz Y,  Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 5 Nisan 2017 tarihinde gözaltına alındı. Başsavcılık 11 Nisan 2017 tarihinde gözaltı süresinin yedi gün uzatılmasına karar verdi.  17 Nisan 2017 tarihinde kollukta Yavuz Y.'nin ifadesi alındı. Yavuz Y.'ye ifadesi sırasında İçişleri Bakanlığı hukuk müşaviri iken ByLock kullanıcısı olduğu için tutuklanan M.Y. isimli kişiyi tanıyıp tanımadığı, bu kişinin kullandığı hat ile oğlunun kullanımında olan hat arasında 758 defa, eşinin kullanımında olan hat arasında 17 defa, kendisinin kullandığı hat arasında 2 defa gerçekleşen telefon irtibatı soruldu. Yavuz Y, bu kişiyi tanımadığını, oğlunun hattı üzerinden daha çok konuşulduğu için bu kişinin muhtemelen oğlunun arkadaşı veya okuldan öğretmeni olabileceğini ileri sürdü. 5 Nisan 2017 tarihinden 18 Nisan 2017 tarihine kadar gözaltında kalan Yavuz Y, 18 Nisan 2017'de  İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesince adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

Yapılan soruşturma sonucunda 28 Ocak 2019 tarihinde Yavuz Y. hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi. Kararda başvurucunun ByLock kullanıcısı olan M.Y.yle irtibatının olduğuna ilişkin tespitte maddi bir hata bulunduğu, başvurucunun öne sürdüğü şekilde irtibatlı olduğu kişinin oğlunun arkadaşı olan M.Y. isimli başka bir kişi olduğunun anlaşıldığı belirtildi.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi üzerine Yavuz Y, tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde, yeterli ve dikkatli bir araştırma yapılmadan, isimlerin karıştırılmasından kaynaklı yanlış HTS kaydı değerlendirmesi nedeniyle on dört gün özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, bu yanlışlığın kolaylıkla tespit edilebileceğini, hakkında hiçbir delil olmadığını, gözaltına alınmasından sonraki süreçte iki yıl boyunca hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını, iki yılın sonunda da hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek 15 bin TL manevi tazminat talep etti. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucuya 4 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvuran Yavuz Y.'nin talebi 12. Bölge Adliye Mahkemesi'nce esastan reddedildi. Bunun üzerine Yavuz Y. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi, gözaltı tedbirinin hukuka aykırı olması dolayısıyla hükmedilen tazminatın yetersizliği nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının  ihlal edildiğine karar vererek, Yavuz Y.'ye talep ettiği 15 bin TL manevi tazminatın ödenmesine hükmetti.