Ağustos ayı Meclis Toplantısı'nda konuşan Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, işsizlik ve nitelikli çalışan bulmakta sanayicilerin yaşadığı sorunlara dikkati çekerek, "Mesleki eğitimi güçlendirmemiz, işgücüne yeni beceriler kazandırılmasına yönelik projeler yürütmemiz ve işgücü piyasasının aradığı nitelikte uygulayıcı insan kaynağı yetiştirilmesine öncelik vermemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

ASO Meclis Toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, üyelerinin yaşadığı sorunları ve iktidardan beklentilerini sıraladı. Küresel ve yurt içi ekonomik tabloyu yorumlayan Ardıç, şunları kaydetti:

"Küresel piyasalara baktığımızda; FED başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının enflasyonla mücadele amacıyla gerçekleştirdiği faiz artışlarını görüyoruz. Küresel piyasalarda sıkılaştırma artarken Çin ekonomisinin yavaşlamasına ilişkin sinyaller, belirsizlik ve risk algısına neden oluyor. Bu duruma jeopolitik çekişmelerin de eklenmesiyle, küresel ticaret hacmi daralıyor.

İçeriye baktığımızda, enflasyon eğilimleri bozulurken, diğer taraftan dövize olan ihtiyacımız yüksek kalmaya devam ediyor. İhracat pazarlarımızda bir daralma yaşanırken, uluslararası finansal piyasalarda dış kaynağa ulaşmak zorlaşıyor. Dolayısıyla içeride yapılacak olan düzenlemelerin etkinliği son derece önemli.

Ekonomik ve sosyal hayatı tahrip edici sorunlara yol açan yüksek enflasyon ülkelerin en çok kaçındığı problemdir. Maalesef enflasyon ülkemizde oldukça yüksek seyretmeye devam ediyor.

"Türkiye, Arjantin’den sonra fiyat artışlarından en çok tedirgin olan ülke"

İpsos'un Haziran 2023 araştırmasına göre Türkiye’de vatandaşların en büyük endişesi enflasyon. Türkiye, Arjantin’den sonra fiyat artışlarından en çok tedirgin olan ve hayat pahalılığı endişesi yaşayan ikinci ülke. Gıda, barınma, ısınma, borç ödeme konusunda OECD ülkeleri arasında en büyük endişeyi yaşayan aileler yine Türkiye’de.

Üreticiler açısından baktığımızda, enflasyonun yüksek seyri reel sektörün yatırım kararlarında belirsizliğe neden olmaya devam ediyor. Üretim maliyetleri artarken, işletme sermaye ihtiyacı da her geçen gün artıyor.

Yüksek enflasyon, ekonomik dengesizliklere yol açıyor. Nitekim perakende satış hacmi artarken, sanayi üretimi ikinci çeyrekte geçen yıla göre yüzde 3,4 düştü. Büyümeye sınai üretimin değil, canlı iç talebin kaynaklık ettiğini görüyoruz. Oysa ülkemizin istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için sınai üretime büyük önem verilmesi gerekiyor.

Sanayi üretimindeki gerileme, reel sektörün finansmana ulaşabilme zorluklarının da bir yansıması. Bu sorunun acilen çözülmesi gerektiği açıktır. Sayın TOBB Başkanının ifade ettiği gibi, hükümet ile iş dünyasının iletişim ihtiyacı cari dönemde oldukça yüksektir."

"Hayatta başarılı olmak için üniversiteye gitmek zorunda değiliz"

Konuşmasında işsizlik rakamlarına da değinen Ardıç, buna karşın sanayinin nitelikli çalışaklara ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Ardıç, yapısal reformların eğitim ve istihdam boyutuna tekrar dikkat çekmek istediğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"TÜİK verilerine göre işsizlik yüzde 10’a yakın. Fakat biz sanayicilerin en önemli sorunu “işçisizlik”. Eğitim politikaları revize edilirken üretimin işgücü ihtiyacını gözeten bir tasarım ortaya koyulması gerekiyor.

Mesleki eğitimi güçlendirmemiz, işgücüne yeni beceriler kazandırılmasına yönelik projeler yürütmemiz ve işgücü piyasasının aradığı nitelikte uygulayıcı insan kaynağı yetiştirilmesine öncelik vermemiz gerekiyor.

Özellikle son dönem yetişen mühendislerden verim alamıyoruz. Birçok mühendis sanayi görmeden teorik bilgilerle çalışma hayatına başlıyor. Nasıl ki bir doktor, eğitiminin önemli bir kısmını hastanede hastaları görerek, uygulamalı olarak alıyorsa, mühendislik eğitiminin de aynı şekilde yapılması gerekiyor.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, geçtiğimiz günlerde benim de şikâyetçi olduğum bir konuya değindi. Sunak, üniversiteden mezun olunduğunda iş garantisi olmayan bölümlere kontenjan sınırı getirileceğini söyledi. Buna ilave olarak, 'düşük' puanlar alarak üniversiteye giren öğrencilerin sayısını da azaltacaklarını açıkladı.

Hayatta başarılı olmak için üniversiteye gitmek zorunda değiliz. Onun yerine, potansiyelinizi gerçekleştirmenize yardımcı olacak türden beceri eğitimleri, çıraklık eğitimi ve stajlar ile aslında kendiniz ve ülkeniz için daha faydalı olabilirsiniz.

TÜİK’in göç verilerine göre geçen yıl ülkeyi terk eden Türk vatandaşları, bir önceki yıla göre yüzde 35 artarak 140 bin kişiye dayanmış. Ülkemizden gidenlerin yüzde 70’e yakını 15-44 yaş aralığındaki oldukça verimli nüfus. Gidenlerin yüzde 13’ü 20-24 yaş aralığında ise, biz bu gençleri üniversitelerde tutamıyoruz, akademiyi ve akademi sonrası iş olanaklarını cazip hale getiremiyoruz demektir.

Türkiye’de verimliliği artıracak en etkili yol, atıl işgücünün sanayi ve ilişkili sektörlerde istihdam edilmesidir.

Unutmayalım ki ülkemiz genelinde verimliliğin ve istihdamın en fazla arttığı dönemler sanayinin en fazla genişlediği dönemlerdir. Bu noktada sanayi, eğitim ve işgücü politikalarının bütüncül bir yaklaşımla bir arada dizayn edilmesi gereğini yeniden vurgulamak isterim."