CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlatılan "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bugünkü durağı görevden uzaklaştırılan Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere için Adıyaman oldu. CHP lideri Özgür Özel konuştu.
Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde:
"Türk analar da mezar başında ağıt yakarken Abdurrahman dedi"
"Biraz önce Abdurrahman'ın (Tutdere) evindeydim. Bir amcam onu görmeye gelmiş. Adıyaman'a geldin öyle mi? Böyle olmaz deyip bunu verdi. Acıyı da umudu da en derinden yaşayan Adıyaman hepinizi selamlıyorum. 6 Şubat depreminde ilk haberi Adıyaman'dan aldık. Adıyaman valisi karşıda bir apartman var o yıkılmış diyordu. İnşallah bir apartmandır dedik. Bir duyduk ki en çok kaybın yaşandığı Adıyaman'da deprem boyunca iki ay bölgede kaldık. Benim bugün burada olma sebebim, ablasını eniştesini elleriyle enkazdan çıkarıp, taziye bile almada Adıyaman'ın diğer enkazlarının başına koşan Abdurrahman Tutdere için buradayız.
Genel Başkan olarak illere görevlendirme yaptık Allah biliyor ya Adıyaman'dan çok umudum yok. Burası Erdoğan'ın yüzde 60 aldığı bir şehir. Gelen giden arkadaş rapor yazdı bize bir baktım rapora, Genel Başkanım anket yaptırma, Adıyaman adayını seçmiş, Abdurrahman Tutdere. Aday ettik her iki kişiden biri, Erdoğan'a 60 veren Adıyamanlı, iki oydan birini Abdurrahman'a verdi. Abdurrahman, diğer rakiplerinin iki katından fazla farkla bu şehre Şehreemini seçildi. Abdurrahman'a solcusu da sağcısı da oy verdi. Türk analar da mezar başında ağıt yakarken Abdurrahman dedi. Kürt analar da.
Memnuniyet anketinde baktık, yüzde 67 ile kendi kapsamındaki belediyelerde en yüksek memnuniyet oranında ikinci sırada. Ve şehir ondan razı, bütün anketler gösteriyor ki bir dahaki sefer Abdurrahman Tutdere, Türkiye rekoruyla bir daha kazanacak Adıyaman'ı.
"Siz birbirinin gözüne bakamayan, kuyusunu kazanların partisisiniz!"
Adıyaman'ın gözünün içine bakarak söylüyorum; Ekrem Başkan'ın da, Abdurrahman Başkan'ın da sonuna kadar arkasındayız. Namusumuz kadar kefiliz onlara. Ama bugün bir cenaze vardı. O cenazede Cumhurbaşkanı'nın oğluyla, Cumhurbaşkanı'nın şimdi yurtdışında kendisini Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmekle görevlendirdiği büyükelçi, zamanın 'bakara makaracı' bakanı, cenazede bile birbirinin yüzüne bakmıyorlar. Siz birbirinin gözüne bakamayan, kuyusunu kazanların partisisiniz! Şunu söyleyeyim. Bir iletişim başkanı vardı. Erdoğan'ı kızdırmış. Anadolu Ajansı elinizde TRT elinizde, devlet elinde ama 19 Mart'a adamlar darbe diyor ben yolsuzluk diyorum vatandaşın yüzde 25'i Erdoğan'a inanıyor. 75'i Özgür Özel'e. Şimdi onun yerine geçmek için RTÜK Başkanı neler yaptı bütün Ankara biliyor. Cadı kazanı gibi birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Bir yandan tutsak olmasına rağmen Türkiye'nin geleceğini planlayan İmamoğlu, bir yanda birbirinin kuyusunu kazan tükenmiş AK Parti iktidarı var!
Bir şehrin belediye başkanının ayağına kelepçe takıp onu o şehirde evde tutmak, belediye gelmesine, sokağı gezmesine, hizmet etmesine engel olunması tam bir akıl tutulması!
"Adıyaman'da söz verilen konutların yüzde 42'si sadece teslim edilmiş"
Bak Murat Kurum. Erdoğan 650 bin konut sözü verdi, geçen gün 250 bininci konut teslimi diye söyledin. Sözün yüzde 38'i tutulmuş. Adıyaman'da söz verilen konutların yüzde 42'si sadece teslim edilmiş. Konutu veriyorsun ama örneğin Gölbaşı'nda sordum, 450 konut teslim etmiş, 150'si geçmiş oturuyor, 300'ü oturmuyor. Çünkü henüz eksikler var. Bir yandan da kira yardımı kesiliyor, aidat başlıyor. Her şeye rağmen 'verdim' dedikleri bile Adıyaman'da yüzde 42. 'Bir yılda herkes evine girecek' diye oy alanlar 1 yılın değil, 2,5 yılın sonunda 100 depremzedenin 60'ını hâlâ konteynerde tutuyorlar, halen daha gurbette tutuyorlar.
"Terör biterse, barış olursa, kardeşlik olursa kaçırmakta olduğumuz treni yakalayabiliriz"
Dün sayın Erdoğan çıktı, güya tarihi bir konuşma yaptı, tarihi bir gaflet yaptığını gösterdi. Yine ayrımcılık... Düne kadar DEM, DEM'liler, DEM'e selam verenler teröristi; şimdi 'Biz, MHP, DEM anlaştık, birlikte yol yürüyeceğiz' diyor. DEM Parti'nin kurumsal kimliğine bütün saygımla, CHP'nin Kürtler ile ilişki kurmak için ve Kürtler için iyisini istemek için DEM Partisi'ne ihtiyacı yok. DEM Parti'nin de Türkler ile ilişki kurmak için CHP'ye ihtiyacı yok. Ama Kürtlerin de bir arada olmak ve geleceği kurmak için birbirine ihtiyacı var, birbirimize ihtiyacımız var.
Terör biterse, barış olursa, kardeşlik olursa kaçırmakta olduğumuz treni yakalayabiliriz. 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde Avrupa'nın bir parçası, Avrupa Birliği'nin tam üyesi olabiliriz. CHP, hem kalkınmak için, hem ülkenin gelişmesi için, doğru dış politika için, bir daha savaşlar olmaması için kimseyi ayırmadan, ötekileştirmeden, canı gönülden barışı istiyor, kardeşliği istiyor, omuz omuza bu ülkeyi kalkındırmak istiyoruz.
"İş de bulacağız aş da vereceğiz, yasaksız zengin bir Türkiye'yi hep birlikte kuracağız"
Birilerini şeytanlaştırıp, kendi arkanı kalabalıklaştırma işi bitti. Erdoğan diyor ki biz üçümüz birlikteyiz. Orada bir siyasi birliktelik yok ama Erdoğan kendisini yalnız hissediyor. Yaşlandı yönetimiyor. Ahlaki üstünlük bizde. Çoğunluk enerjisi bizde. O yüzden AKP yeni bir dümenin peşinde. Biz Türküyle Kürdüyle hep birlikteyiz. Biz kazanacağız. AKP'li gençlere de MHP'li gence de İYİ Partili gence de biz iş bulacağız. İş de bulacağız aş da vereceğiz, yasaksız zengin bir Türkiye'yi hep birlikte kuracağız. Yüzde 29 ile kavgaya bel bağlayan yaşlı birine değil bu ülkeyi genç dinamik, bu ülkeyi özgürlüğe, medeniyete, zenginşiğe kavuşturacak Atatürk'ün partisine sımsıkı sarılalım! Asla ama asla AKP'lileri itmiyoruz. MHP'lileri ayırmıyoruz. Hep birlikte olacağız. Tayyip Erdoğan istiyor diye onunla kavga etmeyeceğim.
"Göreceksiniz, millet kazanacak, halk kazanacak, sağduyu kazanacak"
Tayyip Erdoğan biraz daha iktidarını sürdürsün diye yeni ittifak görüntüsü vermek için tarihi bir fırsatı heba etmeye çalışıyor. İzin vermeyeceğim, izin vermeyeceğim! Göreceksiniz, millet kazanacak, halk kazanacak, sağduyu kazanacak. O istiyor diye bir adım geri atmam, o istiyor diye bir kelime eksik konuşmam, o istiyor diye bir santim eğilmem. Geri adım atarsam ülkeyi 100 yıl geriye götürecek. Kendince kuracağı sistemle vatandaşlık olgusunu zedeleyecek. Eğer ben, bir kelime eksik konuşursam bu milleti susturacak, bir santim eğilirsem bu millete diz çöktürecek. Bu millet yedi düvele diz çökmedi Tayyip Erdoğan, sana da diz çökmeyecek."