Büyük Taarruz'un 103'üncü yıl dönümü anma etkinlikleri kapsamında geleneksel Zafer Yürüyüşü yapıldı. Yürüyüşün tamamlanmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindeki partililer, Kocatepe’de gün doğumunu bekledi. Özel ve beraberindekiler, gün doğumuyla birlikte Zafer Yolu’nu seyretti.
Büyük Taarruz'un 103'üncü yıl dönümü anma etkinlikleri kapsamında geleneksel Zafer Yürüyüşü yapıldı. 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece Afyonkarahisar'ın Şuhut ilçesi Çakırözü köyünden başlayan 14 kilometrelik yürüyüşe CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, bir süre önce yeniden CHP'ye katılan eski Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, CHP PM Üyeleri Yalçın Görgöz ve Ali Abbas Etürk'ün yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri ile birlikte yüzlerce vatandaş katıldı.
Zafer Yürüyüşünün başlangıcında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bu ülkede tartışılmayacak çatı, Cumhuriyet çatısıdır. Bu ülke Cumhuriyeti, tam bağımsızlık şiarıyla kazanmıştır. Bir tane çatı var, Cumhuriyet çatısıdır. Onun taşıyıcı kolonu da Türk’ün de, Kürt’ün de, Arap’ın da herkesin bu Cumhuriyete sadakatle ve eşit vatandaşlık bağıyla bağlı olmasıdır" dedi.
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türk, Kürt, Arap" vurgusuna ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Son günlerde ağzına geldiği gibi konuşulan birçok konu var. Ülkedeki Amerika Büyükelçisinden tutun da ülkeyi yöneten kişinin 'Cumartesi günü kampımızda çok büyük bir açıklama yapacağız' deyip 11 kez üst üste 'Türk, Kürt, Arap' demesinden, bugün de aynısını tekrar etmesinden kaynaklı bir 'çatı' tartışması var. Bu ülkede tartışılmayacak çatı, Cumhuriyet çatısıdır. Bu ülke Cumhuriyeti, tam bağımsızlık şiarıyla kazanmıştır. Bu ülke Cumhuriyeti kazanırken ilk başta Amerikan mandasını, İngiliz himayesini reddetmiştir. İngiltere’nin Amerika’yla birlikte vardığı uzlaşıyla, İsrail’le birlikte yaptıkları bir planlamada Türkiye kendisine biçilecek bir role razı gelemez.
Vaktiyle 'Büyük Ortadoğu Projesi'sinin eşbaşkanıyım' diye övünenlerin, daha sonra Türkiye’yi ve kendilerini ne hale getirdiklerini gördük. Şimdi benzer bir şekilde motive edilmeye çalışılıyor. Türkiye’nin Osmanlı’da da daha sonra başarısız olmuş, mezhebe dayalı, inanç gruplarının ayrı ayrı yapılarına dayalı, çok hukukluluğa dayalı, herkesin başka hukuka tabi olduğu bir sürece özenme ve öykünmeyi bu millet topyekun reddediyor. Zaten vatanını, milletini, bayrağını, Atatürk’ü seven ve bu gece yapacağımız yürüyüşten heyecan duyan, 103 yıl önceki bu yürüyüşten gurur duyan, onur duyan kimsenin dönüp de bugünlerde Amerikan Öüyükelçisinin söylediklerine, Tayyip Erdoğan’ın da peşinden takıldığı bu söylemlere prim vermesi mümkün değildir.
Bir tane çatı var, Cumhuriyet çatısıdır. Onun taşıyıcı kolonu da Türkiye’de Türk’ün de, Kürt’ün de, Arap’ın da, Laz’ın da, Çerkes’in de, Pomak’ın da, göçmenlerin de herkesin ama herkesin bu Cumhuriyete sadakatle ve eşit vatandaşlık bağıyla bağlı olmasıdır. Bu ülkede Cumhuriyet, kimseyi geride bırakmamak, ayrımcılığı reddetmek ve ayrıcalıklı zümreleri reddetmek üzerine kurulmuş bir yönetim biçimidir. Ne sadece Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı sayarak diğerlerini yok sayabilirsiniz, ne de bunun üzerinden ayrı ayrı yapılar üzerinden hayaller kurabilirsiniz."
Özel, şunları kaydetti:
"Bizim ortak hayalimiz, Misak-ı Milli sınırları içinde tam bağımsız Türkiye’nin güçlü olmasıdır. Biz, Türkiye’nin yeniden güçlenmesi, yeniden şaha kalkması ve Cumhuriyet’in 1'inci yüzyılının ilk çeyreğinde yaptıklarını, 2'nci yüzyılın ilk çeyreğinde de yapabilmesi için göreve talibiz. Bir tane örnek aldığımız model var. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize kurduğu, bıraktığı; sonra da Cumhuriyet Halk Partisi’nin onun çok istediği çok partili rejimi, sandığı, demokrasiyi getirdiği sistemdir.
Dünyada sandığın kıymetli olduğu, parlamentoların güçlü olduğu yerlerde her şeyin en güzeli var ve zenginlik var. Nerede liderlerin sarayları var, uçan sarayları, yüzen sarayları, şatafatlı yaşamları var ama vatandaş fakir. Biz liderin mütevazı, iktidarın mütevazı, halkın zengin olduğu bir rejimi kurmak zorundayız. Bunun için güçlü bir parlamentoya, Atatürk’ün emaneti parlamentoya sahip çıkmaya ve hem parlamenter sistemimizi güçlendirmeye, hem kurumları ve kuralları güçlendirmeye ihtiyacımız var."