Halk; hukuksuzluk yetmez gibi şiddetli ekonomik krizle kıvranıp, çetin geçecek bir kışı kara kara düşüne dururken siyaset; toplumsal çözümü üretmekten uzak, hiç gereği olmayan bir spor müsabakasına döndü.. Muhalefet; pas geldi attık gol oldu derken, muktedirlerden hakem; yetki bende golü saymadım, hadi bakalım, verdim karşıya penaltı attı asıl bu gol olduyla uğraşıyor.. İktidar 2015’den beri seçimlerin hiç de bekledikleri gibi geçmeyeceğini gördü ve son yerel seçimlerde de yaşadı.. Yerelde başarıya imza atan muhalefetse; iktidarın seçimle de olsa gitmemek için, olası seçimleri “serbest seçim” den başka her şeye benzetme ihtimalini hafife alarak, bir masa etrafında hapsolmuş, sadece seçime ve sandıktan çıkacak sonuca bel bağlamış bir siyaset içinde halkın beklentilerine çözüm üretemiyor.. Ve on yıllardır bu coğrafyada sağın süregelen; sınıfsal çatışmaları kültürel çatışmalara, sınıfsal öfkeyi kültürel öfkeye dönüştürebilme başarısını unutuyor.. Oysa; tabandaki halkta biriken öfkenin düzene, sisteme karşı bilinçli bir öfkeye dönüşmemesi tam da sağın bu dönüştürme politikalarıdır.. Düzen uygulayıcıları, birçok ideolojik araç kullanarak haklı halk öfkesini manipüle edecek ve engelleyecek argümanlar üretir.. Ki; paralel baro, bekçi yasası hatta Ayasofya kararı bu yönde üretilen argümanlar.. Muktedirler; istediği oy desteğini göremedikçe ve başta ekonomik olmak üzere toplumsal sorunlara çözüm üretemedikçe, politikalarını daha da sertleştirip, halk üzerine sopa gölgesi gösterme eğilimini artırıyor.. Son günlerde görüşülen sosyal medyaya yönelik “sansür yasası” tıkanmış ve tabanda kan kaybetmiş muktedirlerin oy  artırmaktan çok manipüle stratejisine destek, olası seçimi serbest seçimden başka her şeye evriltebilme çabasıdır.. Memleketin hal-i pür melali bu şekildeyken, muhalefetin; siyaseti bir müsabakaya çevirerek, ellerinden argüman alalım derken yeni argümanlar verme lüksü yoktur.. Bilakis; iktidar bloğunun elindeki bu manipüle stratejilerini; gerçek taleplerle halkın dahil olduğu siyasal arenada yer bulup, sözünü söyleyeceği bir siyasetle alan açmak bu çabaları nafile kılacaktır. Çünkü bilinir ki, tüm dünyada halkın iradesinden daha güçlü hiç bir silah yoktur.. Muhalifler; daha da geç olmadan hapsoldukları masadan kalkıp alanlara, gerçeğin ortasına, halkın arasına inmek iktidar stratejilerinin halkla bozabileceğini görmek zorundalar… Hemen yarın “sansür yasasını” nın gerçekleri karartma yasası olduğunu tüm halka anlatarak, halk kitlesiyle birlikte; özgür düşünceyi, insanı, yaşamı engelleyemeyeceklerini göstermeliler.. Aksi takdirde bizi bekleyen, “yok artık, bu da olmaz” dediğimiz ne varsa olabilecek bir ülke olur..
Editör: Ömür Ünver