Tüm dünyada insanın tahayyül edebileceği en aşağılık savaşlar devam edip, halklar göç yollarında perişan, ülkemizde zamlar yağmur gibi başımıza yağarken.. Taraflaşarak körleşen acı dolu bu süreç içinde, bizleri kıvratan yepyeni bir doğum sancımız daha oldu.. Yeni seçim yasası.. Düşüncelerin çürütüldüğü, ırmağından, tarlasına soldurulmuş, git gide ölüye dönen topraklar üstünde işsizler ordusu büyürken, sadece yaşadığımız doğa değil; bizi var eden kültürümüz, değerlerimiz de ölümle karşı karşıya.. Ve tüm bu olan bitenin birincil nedeni hukuk.. "Olması gerektiği gibi” olmadığı takdirde, adalet olması gerekenle olan arasında hareket edemeyen, içi boşaltılmış bir kavrama dönüştükçe.. Yaşayan ölülerle doluyor coğrafya.. Oysa içinde; insanı, hayvanı, doğayı barındıran “Adalet”, olması gerekenler olduktan sonra oluşan huzur değil miydi? Hani, daima ileriye yürüyen, sosyal demokrasiyle yaşayanlar, toplumları huzurlu olanlar değil miydi? Son yıllarda “adaleti” düşlemek neredeyse imkansızlaşmışken.. Şimdi, söyleyin.. Bir değil, on bin seçim yapılsa çözüm olur mu? Herkes bilir, şiddet; bin bir çeşit, bin bir görünümlüdür. Ama herkeste bilir ki.. Bireyi hizaya çeken en can alıcı şiddet; adaletsizliktir.. Bir kenarda hazmetmeyi de sindiremiyoruz.. Ortalığı kasıp kavuran; bir umutsuzluk, bir çaresizlik yeli.. Bıktı insanlar.. “İyi olacak” “geçecek” diye diye kendilerini kandıranların, kandırmacalarından ölesiye boğuluyorlar.. Ne zaman? Bin yıl sonra mı? Diyorlar.. Herkes öznesi halk olan ve halkın, oy’uyla yapılacak bir seçim için konuşuyor, vaatlerde bulunuyor. Ama, kimse halka nasıl bir seçim istediğini sormuyor.. Herkesin ekmek bulduğu, kimse tarafından sömürülüp biatla kul edilmediği bir coğrafyayı kim istemez ki? Kim istemez? Sevgiden, aşktan, sevinçten söz etmeyi. Ki biz; açlığa, perişanlığa rağmen umudu hiç eksiltmeden sevinçle coşabilen insanlarken.. Koca koca şehirlerin sokaklarında yürüyenlere, yüzlerine bakın.. Solmuş sararmış, gülmeyi unutmuş. Ne renkti aşk? Ya sevinç? Sevmek; hani birini yürekçe, can dolusu, sıkıca kucaklayarak sevmek neydi? Unutmuş.. Tüm bu felaketler zaten düşünemeyenlerin, düşünceye düşmanlığından başlamadı mı? “Seçim kurulları”, hukuka aykırılık tartışılırken, yeni seçim yasası ya da eskisiyle yapılacak bir “seçim” yaralara merhem olur mu? Yaz dostum; Hukuk olmadan, adalet olur mu? Adalet olmadan huzur, huzur olmadan umut olur mu? Umut olmadan hayal kurulur mu? Hayal olmadan, amaç olur mu? Yaz dostum; Amaç olmadan yaşam olur mu? Gerçeğin yanında olmak kadar güçlüsü yokken yeryüzünde.. Yaz dostum; altı üstü beş metrelik bez için, masuma zulme değer mi? Güçten yana yaşanan bir ömre yaşam denir mi? Haklı haksız karışmış, boşa koysan dolmaz, dolusu alır mı? Yaz dostum; Hukuk doğrulmadan, girilecek bir seçim sancılara derman olur mu?