Teknoloji, hayatı insan için kolaylaştırmak için var.
Öyle ki Steve Jobs, ürettiği cihazlarda insanların kendi uzvu gibi hissetmelerini hedeflemişti.
Hizmetlerin teknoloji ile evliliği ise hayatın kolaylaşmasının ötesinde bir durum aslında.
Tabii bu bahsettiğim, dünyada...
Ülkemizde ekseriyetle, el yordamı ile yavaş da olsa işleyen bir hizmet, yanlışlıkla teknolojiyle buluşmaya görsün; işler iyice çıkmaza giriyor.
Standartların yükseleceğine inandırılan halk, bir süre sonra isyan ediyor.
✱✱✱
Aile hekimliği ve randevu sistemleri de böyle işte.
Başta herkes memnundu; sağlık hizmeti mahalleye gelmişti.
Çeşitli kontroller ve hastalık takibi için; üç vesaitle hastane yollarına revan olma devri kapanmıştı.
Ancak kurcaladıkça sistem bozuldu ve sonunda randevusuz muayene kaldırıldı.
Dedim ya bizim ülkede bir hizmet teknolojiyle geliştirilmeye çalışılınca kesin aksilik çıkıyor.
Bugün e-nabızdan randevu almak, atom parçalamaktan daha zor.
Hele hele teknoloji ile aran yoksa, mobil uygulama kültürünü edinmediysen..
Biraz ileri yaşlardaysan ya da okuma yazma seviyen düşükse..
Ayvayı yedin; muayene olamadın, ilacı da yazdıramadın demektir.
✱✱✱
Eskiden kapıdan randevu alırdın ya da kafanı uzatır, hekimin müsaitse 5 dakikada ilacını yazdırıp çıkardın. Mis...
Şimdi gün içerisinde telefonla randevu almak için arıyorsun ama konuşamıyorsun; hat ölü...
Sanırsın iletişim merkezi sadece gece vardiyası yapıyor.
+18 sohbet hattı sanki, gece yarısından önce bağlanabilene ödül veriliyor.
Ya da alıyorsun telefonu, tableti eline...
Yaşın 70 üzeriyse, muhtemelen cihaza aplikasyon nasıl yüklenir bilmediğinden geri bırakıyorsun.
İlla kızını, oğlunu; hısım, akrabayı; konu, komşuyu arıyorsun.
Türlü şirinliklerle mobil uygulama üzerinden sisteme girmelerini rica ediyorsun.
Şans yaver gitti, sisteme giriş yapıldı diyelim; kayıt için gerekli boşlukları doldurmak ahiret sorgusu...
75 yaşında amcanın e-posta hesabının doğrulanması gerekiyor, örneğin.
Arkadaşım e-posta edinecek kadar teknolojiyle ilişkisi olsa sisteme de kendi girer zaten.
Bunu halledemediği için “bir yakın” önerisine ihtiyaç duymuşsun.
Kimlik numarasını, cep telefonunu, iç çamaşırı beden bilgisi dahil almışsın zaten; e-posta doğrulatacağım diye neden kastırıyorsun?
Hadi hepsine cevap oluşturuldu; amcamızın/teyzemizin hesap bilgileri halloldu; uygulamanın doğrulama yapması 15 dakika sürüyor.
E-Nabız sistemine girip başından sonuna randevu alma süreci 45 dakika...
Sistem düşünüyor da düşünüyor; dört tane lanet top ekranda dönüyor da dönüyor.
Bazen kitleniyor, baştan başlıyorsun.
Evlere şenlik!
Yani hasbelkader, teyzenin yakınında birisi olmasa rüyasında görür doktoru...
Öyle beklemeli, öyle meşakkatli uygulama yapılmış ki otobüse, dolmuşa atlayıp hastaneye gidesini getiriyor insanın...
✱✱✱
Hastalar nitelikli sürelerle hizmet alırken, sağlık çalışanlarının da daha kaliteli hizmet verebilmesini amaçlayan sistem, kendi içinde arızalı.
Hekim de mutsuz danışan da...
En çok ihtiyaç duyan yaş grubunun kullanmakta zorlanacağı bir model geliştirmek, nasıl bir çözüm acaba? “Bir mecrada da uzgörülü olunsa, dişimi kıracağım!” diyeceğim ama şu şartlarda diş bile sıkmaktan korkar insan.
Gerçi “uzgörü” bu ülke için çok ütopik bir kavram oldu, “öngörü” olsa dişimi kırarım ben...
Editör: Ömür Ünver