Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Arif Aras'ın 13 Şubat'ta dernek genel kurulunda yaptığı konuşmaları gerekçesiyle "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlamalarından yargılandıkları davanın ilk duruşmasında yöneticiler hakkındaki yurt dışı yasağı kaldırıldı. 

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Arif Aras hakkında 13 Şubat’ta dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalar nedeniyle 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' ve 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlarından açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Arif Aras ve avukatları katıldı. Duruşmayı, Alman Konsolosluğu ve çok sayıda gazeteci de takip etti. 

Ömer Aras: Adresim belli olmasına rağmen zorla getirilme emriyle ifadem alındı

İlk olarak savunma yapan Ömer Aras, “Hukuka ve hukukun üstünlüğüne her zaman saygı duymuş 70 yaşındaki bir bankacı olarak ilk olarak mahkeme huzurundayım Bahsettiğiniz suçlama dayanaksız ve delilsiz olduğundan huzurda bulunmaktan üzgünüm" dedi. 

MLSA'nın aktardığına göre Ömer Aras, savunmasında şunları söyledi:

"Soruşturma aşamasında usulüne uygun işlem yapılmadı. Adresim belli olmasına rağmen zorla getirilme emriyle ifadem aldındı. Hukuka aykırı olarak polis vasıtasıyla adliyeye getirildim. Olay günü yaptığım konuşmada bağlamından koparılan ifadeler birbiriyle bağdaşmamaktadır. Tüm suçlamaların haklı savunması da iki kelimeden ibarettir. O da ifade özgürlüğümü kullanmamdan ibarettir.

"Toplumda karşılığı olan her olay ve olgu ekonominin parçasıdır" 

Ekonomi, hukukla şekillenir, siyasetle yönetilir; rakamlar ise beklenti ve öngörüler doğrultusunda oluşur. Piyasadaki faiz ve döviz hareketliliği buna örnektir. Bu nedenle, toplumda karşılığı olan her olay ve olgu ekonomi alanının bir parçasıdır. 

Dolayısıyla ekonomi üzerine yaptığım konuşmanın, hukuk ve politikadan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Bu çerçevede, 'Neden bu konulara değindiniz?' şeklinde bir soru yerinde değildir. Yargılamaya konu olan konuşma bu perspektiften değerlendirilmelidir.

İddianamede yer verilen ifadelerim, ülkemizde yaşanan üzücü kazalar ile adli ve idari süreçlere temas eden bölüm çerçevesinde değerlendirilmelidir. Konuşmamda Bolu Kartalkaya yangınına, 6 Şubat depremine, Erzincan ve Manisa Soma’daki kazalara değindim.

Bu olaylar toplumda derin bir travma yaratmış, aynı zamanda ekonomiye etkileri de açıkça hissedilmiştir. Söz konusu örnekleri, somutlama amacıyla kullandım. Anlatmak istediğim tek tek olaylar ya da yargı süreçleri değil; bu olayların ekonomi üzerindeki etkileridir. Konuşmamın amacı da budur.

"Hesap sorulabilirlik hukuk devletinin gerekliliğidir" 

Bir otele gittiğinizde, bir ev kiraladığınızda veya bir restorana gittiğinizde buraların standartlara uygun işletildiğine ya da yapıldığına güvenirsiniz. Bilirsiniz ki sorumlu makamlar gerekli denetimleri yapmıştır. Hukuk ve hukukun uygulanış biçimine güven oluşur. Önlem ve denetimin yeterince sağlanamadığı ortamlarda güven problemi ve ticari hareketliliğin zayıflaması ortaya çıkmaktadır.

Bunların hepsi özel sektörün yükümlülerini yerine getirmemesi ve yeterli denetimin yapılmamasına sebebiyet verir. Konuşmamda bu hususlara değindim. Kamu vicdanını yaralayan olaylar meydana geldiğinde kim görevini yerine getirmediyse adli ve idari olarak gerekli işlemlerin yapılmasını istemek doğaldır. Hesap sorulabilirlik hukuk devletinin gerekliliğidir.

Konuşmamda bilgi paylaşmadım. Yalnızca toplumun tümü tarafından bilinen olaylar üzerinden görüşümü bildirdim. Konuşmanın diğer içeriğinde ise adli ve idari olarak gelişen olaylara yalnızca olgu olarak değindim. Yorum yapmadım, isim kullanmadım.

Gözaltı ve tutukluluk kararlarında titiz davranılması gerektiği yorumunda bulundum. Genel bir değerlendirmede bulundum. İnsanlar hukuk güvenliğini ve hukukun üstünlüğünü gözaltı ve tutuklama gibi işlemler üzerinden değerlendirmektedir. Kamu tarafından bilinirliği olan kişilere uygulanan bu işlemlerin yabancı yatırımcıda ve yabancı basında da bir karşılığı vardır. Bunun da yatırım kararları üzerinde etkisi vardır.

Hukuk ve ekonomi birbiriyle bağlantılıdır. Benim konuşmam da hukuk ve ekonominin yoğun ilişkisi bağlamındadır. İçeriğinde gerçeğe aykırı bir bilgi yoktur.

Sözlerimin adil yargılamayı etkileme ve yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuyla ilgisi yoktur.

Algı oluşturmaya çalışmadım. İddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcısının şahsi çıkarımları, benim cümlelerimin anlamını, bağlamını, ne anlatmak istediğimi değiştirmemektedir. Bahse konu konuşmamın tamamı ifade özgürlüğü kapsamındadır.

Konuşmamın hiçbir yerinde, halk arasında endişe, korku, panik oluşmasını asla amaçlamadım. Konuşmamda, ülkemizin geleceğiyle ilgili umudumuzu hiç kaybetmediğimizi belirttim.

"Her iki suçun unsurlarını oluşturacak bir konuşma yapmadım"

Her iki suçun unsurlarını oluşturacak bir konuşma yapmadım. Konuşma metni dernek faaliyetidir, derneğin sitesinde yayımlanması benim inisiyatifimde değildir. Bu yönde talimat verip vermediğime dair TÜSİAD’a sorulmasını talep ediyorum. Ayrıca Qnb Finansbank, Qnb Sigorta’nın yönetim kurulu başkanı olarak yurt dışına seyahat etmem gerektiğinden ve sağlık nedeniyle seyahat etmem gerektiğinden hakkımdaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve beraatimi talep ediyorum.

Turan: Konuşmamda gerçeğe aykırı bilgi vermedim

Aras'ın ardından Turan savunma yaptı. Turan, "65 yaşında bir insan olarak mahkeme önünde böyle suçlandığım için büyük üzüntü duyuyorum. Hem iş hem de sivil toplum hayatında ülkeme faydalı olmaya gayret ettim. Konuşmamda hiçbir şekilde gerçeğe aykırı bilgi vermedim. Kamuoyunun bildiği bazı hususları objektif biçimde sıraladım ve ülkemiz ekonomisine olan etkilerini açıklamaya çalıştım" dedi. 

Turan, şöyle devam etti:

"Ben TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı olarak derneğin tüzüğünde belirtilen amaçlarına uygun davrandım, ülkemizin ekonomik gelişimin olumlu yönde olması amacıyla önerilerim paylaştım. İş bu nedenle halkı korku, endişe ve paniğe sürüklemek amacıyla gerçeğe aykırı bilgi vermekle suçlanmam benim için üzüntü sebebidir. Konuşmamda hiçbir şekilde gerçeğe aykırı bilgi vermedim, halkı yanıltıcı ve yargılamayı etkileyebilecek bir eylemde bulunmadım.

Konuşmamın içeriği, hukukun üstünlüğünün egemen olmasıyla ekonomimizin ileri gidebileceği yönündedir. TÜSİAD başkanı ve iş insanı olarak beni ve ülkemizin ekonomisini etkileyen yurt dışı çıkış yasağımın kaldırılmasını ve beraatini talep ediyorum." 

Savcı, yurt dışı yasağının devamını istedi

Duruşmada esasa ilişkin görüşünü açıklayan savcı, Turan ve Aras'ın "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve "zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarından 1 yıl 10 ay 15'er günden 5 yıl 6 ay 15'er güne kadar hapis ve 50 günden az olmamak üzere adli para cezasına çarptırılmasını talep etti. Mütalaada ayrıca sanıklar hakkında uygulanan yurt dışı çıkış yasağı yönündeki adli kontrol tedbirinin devamına karar verilmesi istendi.

Avukat: Savcının mütalaası soyut ve hukuki içerikten yoksun

Aras ve Turan'ın avukatı ise “Savcının mütalaası iddianameyi tekrar eder nitelikte, soyut ve hukuki içerikten yoksun. Konuşmalar cımbızlanarak, bağlamından koparılarak suçlama oluşturulmuş. Ayrıntılı savunma için süre ve yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep ediyoruz" dedi. 

Başkente üç metrobüs güzergâhı Başkente üç metrobüs güzergâhı

Sanıkların avukatları mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar ve avukatlarına mütalaaya karşı savunma yapmak üzere süre verilmesine karar verdi.

Aras ve Turan hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 23 Eylül'e erteledi.

Editör: TE Bilisim