Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bankanın faaliyetleri ve para politikasına ilişkin sunum yaptı. Enflasyon görünümünde iyileşme kaydettiklerini belirten Karahan, "Bu görünüm altında para politikasında gerekli sıkılığı koruyacak şekilde temmuz ve eylül aylarında, politika faizini toplamda 5,5 puanlık bir indirimle yüzde 40,5 düzeyine çektik. Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak. Enflasyondaki düşüşün kademeli bir şekilde sürmesi bekleniyor. Ancak beklentiler iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor" dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Komisyon Başkanı Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Toplantı başlamadan önce CHP grubu, TCMB'nin enflasyon ve faiz politikalarını protesto etti. CHP sıralarında milletvekilleri, "Enflasyonun sebebi yastık altındaki 500 milyar dolar" yazılı dövizler yer aldı.

Karahan, küresel ticaret politikalarındaki belirsizliğin bir miktar azaldığını söyledi

TCMB Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bankanın faaliyetlerine ilişkin sunum yaptı. Karahan, sunumunda küresel ve yurt içi makroekonomik görünüm ile para politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Küresel ekonomide nisan ayında korumacı eğilimlerle açıklanan yüksek tarife oranlarının, yapılan ikili ticaret anlaşmaları sayesinde son dönemde düştüğünü kaydeden Karahan, küresel ticaret politikalarındaki belirsizliğin bir miktar azaldığını söyledi. Jeopolitik gelişmelerin küresel ekonomik görünüm üzerinde etkili olmaya devam ettiğini belirten Karahan, küresel ekonomiye ilişkin şunları söyledi:

"Birçok ülkede büyüme tahminleri, mayıs ayındaki dip seviyelerine kıyasla takip eden dönemde yukarı yönlü güncellendi. Dış talep göstergesi de ocak ayındaki düzeyinin gerisinde. Enerjide arz artışları jeopolitik gelişmeler kaynaklı fiyat yükselişini sınırlamıştır. Enerji fiyatları da jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalanma gösteriyor. Ancak, zayıf talep koşulları ve üretim artışları enerji fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketleri sınırlıyor. Eğilimin aşağı yönlü olduğunu görüyoruz."

"İşsizlik oranı geçmiş dönem ortalamalarının oldukça altında seyrediyor"

Karahan, işgücü piyasası ve işsizliğe ilişkin, "İşgücü piyasasına baktığımızda, ikinci çeyrekte bir miktar artan manşet işsizlik oranının üçüncü çeyrekte gerilediğini görüyoruz. Buna göre işsizlik oranı geçmiş dönem ortalamalarının oldukça altında seyrederken, geniş tanımlı göstergeler ise yüksek seviyesini koruyor. İlan başına başvurulara dair derlediğimiz veriler de yüksek seyrediyor" ifadelerini kullandı. Karahan, sunumunda şu ifadelere yer verdi:

"Kartla yapılan harcamalar ılımlı seyretmektedir. Kart harcamalarını, son yıllarda tüketicilerin ödeme tercihlerindeki dönüşümü dikkate alarak kart kullanım eğilimine göre düzeltiyoruz. Nitekim bu düzeltilmiş veriler özel tüketimin seyriyle daha uyumlu. İşte bu verileri kullandığımızda, kart harcamalarının da ılımlı olduğunu görüyoruz.

Prof. Dr. Babuşçu: Konkordato alarmı büyüyor
Prof. Dr. Babuşçu: Konkordato alarmı büyüyor
İçeriği Görüntüle

Eylül itibarıyla geçici veriler, ikinci çeyrekte öne çekilen talebin de etkisiyle artan ithalatın üçüncü çeyrekte gerilediğini gösteriyor. Cari açık ikinci çeyrekte bir miktar artmakla birlikte iç talep görünümü ile uyumlu bir şekilde ılımlı seyretti ve cari açığın millî gelire oranı yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Eylül ayına ilişkin geçici veriler de üçüncü çeyrekte dış ticaret dengesinde iyileşmeye işaret ediyor. 2025 yılında cari açığın milli gelire oranının uzun dönem ortalamalarının altında kalmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Bununla birlikte, cari açık üzerinde enerji fiyatları ve küresel ticaret politikaları kaynaklı riskler canlılığını koruyor."

"Temel mal enflasyonu, nisan sonrası dönemde kur gelişmelerinin etkisiyle yükseldi"

Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda yükseliş olduğunu aktaran Karahan, gıda ile hizmet fiyat gelişmelerinin öne çıktığını vurguladı. Karahan, şöyle devam etti:

"Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir yükseliş gördük. Bu seyirde, gıda ile hizmet fiyat gelişmeleri öne çıktı. Nitekim aylık hizmet enflasyonu okula dönüş etkisi öncülüğünde yükselirken, gıda fiyatları üzerinde arz yönlü unsurların etkisini hissettik. Diğer yandan, sizlerle bir önceki buluşmamıza kıyasla, tüketici enflasyonu yüzde 33,3’e gerileyerek 4,6 puanlık bir düşüş kaydetti.

Temel mal enflasyonu, nisan sonrası dönemde kur gelişmelerinin etkisiyle bir miktar yükselse de bu durum geçici oldu. Hizmet grubundaki dinamikleri yakından incelediğimizde, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan kalemlerin hizmet enflasyonundaki ataleti artırdığını görüyoruz. Nitekim, son bir yıllık dönemdeki enflasyon gelişmelerine baktığımızda eğitim ve kira kalemleri öne çıkıyor.

Deprem ve kentsel dönüşüm gibi arz yönlü unsurlar kira enflasyonunu etkiliyor

Mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler, aylık kira enflasyonunda bir süredir yüzde 4 civarında yatay bir seyre işaret ediyordu. Son iki ayda bu eğilimin, yerini daha düşük oranlı artışlara bıraktığını görüyoruz. Yıllıklandırılmış yakın dönem eğilim, yüzde 54 ile mevcut yıllık kira enflasyonunun yaklaşık 15 puan altında bir seyir ima ediyor. Bununla beraber, kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü arz yönlü unsurların da etkisiyle, öngördüğümüzden daha yüksek seyrettiğini not etmemiz gerekiyor.

Eğitim hizmetleri enflasyonunda eylül ayında, aylık hizmet enflasyonunun okula dönüş etkisi öncülüğünde arttığını gördük. Nitekim, özel üniversite ücretlerinin etkisiyle eğitim hizmetlerinde ve okul servis ücretlerine bağlı olarak da ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yükselirken, yurt ücretlerindeki artışlar lokanta-otel grubunda konaklama fiyatlarını yukarıya çekti. Böylelikle, okula dönüş etkisinin eylül ayında aylık tüketici enflasyonuna katkısı yaklaşık 0,7 puan oldu.

"Enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz"

Yıllık enflasyonda son üç aydaki yıllıklandırılmış ana eğilimi hesapladığımızda, takip ettiğimiz altı göstergenin ortalaması, yüzde 28 seviyelerine işaret ediyor. Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor.

Dezenflasyon süreci bir önceki sunum dönemi ile kıyasladığımızda, enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz. Enflasyondaki düşüşün kademeli bir şekilde sürmesi bekleniyor. Ancak beklentiler, iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.

Karahan, enflasyon görünümünde iyileşme kaydettiklerini belirterek, "Bu görünüm altında para politikasında gerekli sıkılığı koruyacak şekilde temmuz ve eylül aylarında, politika faizini toplamda 5,5 puanlık bir indirimle yüzde 40,5 düzeyine çektik. Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak" şeklinde konuştu. Karahan, para politikasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ayrıca, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımı makroihtiyati tedbirlerle destekliyoruz. Bunun yanında likidite koşullarına göre etkin bir likidite yönetimi uygulamaya da devam ediyoruz. Sıkı parasal duruş makroihtiyati tedbirler ve likidite yönetimi ile desteklenmektedir. Bildiğiniz gibi, sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere TL mevduat, kredi büyümesi ve likidite yönetimi odaklı makroihtiyati tedbirleri uyguluyoruz.

KKM hesaplarının açılması ve yenilenmesi uygulamasını 23 Ağustos tarihinde sonlandırdık. 2025 yılı sonunda KKM bakiyesi büyük oranda azalacak olup, 2026 yılında bu düzenlemelere ilişkin tebliğlerin yürürlükten kaldırılması planlanmakta. Kredi büyümesindeki dalgalanmaları ise, TL ve YP kredi büyüme sınırları ile yönetip, muaf kredi alanları ile üretim ve yatırım odaklı sektörleri destekliyoruz. Ayrıca, aktif likidite yönetimi politikamız ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyoruz.

Kredi kartı gelişmelerinde tüketicilerin nakitle ödeme yönteminden kartla ödemeye geçmesinin de etkisi bulunuyor. Ticari kredilerde ise bilindiği üzere, yabancı para kredilerdeki aylık büyüme sınırını, parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla yüzde 0,5’e indirmiştik. Yabancı para kredi büyümesindeki yavaşlama TL kredi tercihi ile ikame edildi ve kredi kompozisyonunda TL’nin payı artmaya başladı.

"Hanehalkı tarafında kredi kartı borcu toplam borcun yarıya yakınını oluşturuyor"

Reel kesimin ve hanehalkının borçluluğu tarihsel ortalamaların oldukça altında seyrediyor. Reel sektörün toplam borçluluğundaki bu düşüşte, firmaların TL borcunun azalması belirleyici oldu. Hanehalkı tarafında ise kredi kartı borcu toplam borcun yarıya yakınını oluşturuyor. Kredi kartı borcu içerisinde faize bırakılan kısmın payının 2024 yılından başlayarak gerilemesi, bakiyenin çoğunluğunun kartlı harcamalar kaynaklı olduğunu gösteriyor. Düşük seyreden borçluluk, önümüzdeki dönemde bu borçlar kaynaklı oluşabilecek risklerin yönetilebilir olduğunu gösteriyor.

Brüt rezervler 183 milyar dolara yükseldi

Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artması rezervlerimize de olumlu yansımaya devam ediyor. Brüt rezervler son dönemde belirgin bir artış göstererek 26 Eylül 2025 tarihinde 183 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezerv ise 57 milyar dolar düzeyine yükseldi. Sonuç olarak, 22 Mart 2024 ile 26 Eylül 2025 tarihleri arasında, brüt rezervler 59 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 122 milyar dolar iyileşti."