Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesi, kamuoyunda "Sansür Yasası"na karşı yapılan eleştirileri haklı çıkardı.

Önce suç duyurusu dilekçesine bakalım. Dilekçede, şu ifadeler yer alıyor:

"Diğer taraftan yapılan paylaşım ile Türk Ceza Kanunu’ nun 217/A’da 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' başlıklı maddesinde, 'Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.' şeklinde düzenleme gereği kullanılan ifadelerde cezai sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu şekilde paylaştığı video ile CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun asılsız ve iftira niteliğinde alenen Genel Müdürlüğümüz’ü ve Bakanlığımızı aşağılayarak TCK 217/a maddesinde yer alan 'Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu'nu işlemiştir."

SUCC

KILIÇDAROĞLU'NUN KASTI NE?

Şimdi 217/A'da düzenlenen suçun ne şekilde oluşabileceğini yazalım. Öncelikle Kılıçdaroğlu'nun bu konuşmayı yaparken özel bir kastının olması gerekiyor. Dilekçeye, bu kasıtın ne olup olmadığı yazılmamış.

HALK ARASINDA ENDİŞE, KORKU, PANİK NASIL OLUŞTU?

Dilekçeye Kılıçdaroğlu'nun konuşmasıyla, suçun unsurlarından birisi olan halk arasında endişe, korku veya paniği nasıl yarattığı da yazılmamış. 

İÇ, DIŞ GÜVENLİK, KAMU DÜZENİ, GENEL SAĞLIK HANGİSİ?

Dilekçeye Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının, suçun unsurlarından birisi olan ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı mı hangisi ile ilgili olup olmadığı da yazılmamış. 

GERÇEĞE AYKIRI MI?

Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının gerçeğe aykırı bir bilgi içerip içermediği delilleriyle birlikte ortaya konulmamış da.

Emniyet Genel Müdürlüğü örneğin dilekçede Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında vurguladığı, giderek yaygınlaştığını söylediği "metamfetamin" kullanımına dair bir bilgiye yer vermemiş.

Emniyet Genel Müdürlüğü örneğin dilekçeye uyuşturucu suçundan son yıllarda kaç kişinin gözaltına alındığı, kaçının tutuklandığı, kaç kilo veya kaç ton uyuşturucunun ele geçirildiği, kaç uyuşturucu baronuna operasyon yapıldığı, kaçının tutuklandığı gibi bilgileri de yazmamış.

Emniyet Genel Müdürlüğü örneğin dilekçeye Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında söylediği, "İstanbul'un dünya suç örgütlerinin, uluslararası mafyanın, uyuşturucu mafyasının çatışma alanına döndürüldüğü" söylemini tersine çevirecek bir bilgiyi de yazmamış. 

KAMU BARIŞINI BOZMAYA ELVERİŞLİ Mİ?

Emniyet Genel Müdürlüğü, dilekçesine Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının kamu barışını bozmaya nasıl elverişli olduğunu da yazmamış. 

İşte zaten "Sansür Yasası"nın neler getirebileceği bu yüzden yazılmış, çizilmişti. İlk örneği de Kılıçdaroğlu olmuş gibi görünüyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü, suçun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığını gözetmeden, 217/A'nın sadece başlığındaki "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ifadesine bakarak, "düzenleme gereği kullanılan ifadelerde cezai sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir"de diyerek, suç duyurusunu yapıverdi. 

Eğer Kılıçdaroğlu'na dava açılacaksa, konuşmasındaki bilgilerin gerçek olup olmadığı araştırılacaktır herhalde savcılık tarafından.

Ancak savcılığın bu araştırmadan önce bu suç için Kılıçdaroğlu hakkında dava açılmasına yeter delili Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sunup sunmadığına bakması gerekmez mi?

Herhalde savcılık, "hadi gel bakalım Kılıçdaroğlu, bu söylediğin iddiaları ispatla" demeyecektir diye düşünüyorum.

BİR NOT...

ADALET BAKANI "BİRİ BİLE OLMAZSA SUÇ OLMAZ" DEMİŞTİ

Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat ve yargı muhabiri Oya Armutçu’ya konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şunları söylemişti:

"Dezenformasyon Yasası en çok 29. madde üzerinden tartışılıyor. 29. maddeye göre bu işi yaparken, sırf endişe, korku, panik yaratma kastı olacak. Özel kast aranıyor. Ülkenin iç dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlıkla ilgili bir konu olacak. Gerçeğe aykırı, yalan, asılsız bir bilgiyi, ülkenin kamu barışını bozmaya elverişli şekilde, sokakları hareketlendirmek, halkı ayaklandırmak, kriz, kaos ortamları oluşturmak için yapacaksın ve aleni yapacaksın. Suçun oluşması için bu beş şartın bir araya gelmesi gerekecek. Biri bile olmazsa suç olmaz."

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/infaz-sistemi-silbastan-degisiyor-42160159