CHP Genel Başkanı Özgür Özel: " Bir büyük imza kampanyasını hep beraber sürdürüyoruz. 15 milyon imzayı geçtik geçtik 20 milyona doğru hızla ilerliyoruz. Şunu kimse unutmasın ki atılan her imza içerideki tutuklu bulunan olası cumhurbaşkanı adaylarını başta Ekrem İmamoğlu'nu, Ümit Özdağ'ı, Selahattin Demirtaş'ı özgürleştirecek imzalardır Önümüze sandığı getirecek imzalardır" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Silivri'de düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

"Kendisini o davaların savcısı ilan etmişti"

"Silivri'de bu ülkenin şerefli askerlerine, vatanseverlerine, aydınlarına, gazetecilerine FETÖ kumpasları kurdular. Dönemin Başbakanı, o zaman kendisini o davaların savcısı ilan etmişti. Askerler tutsak edilmiş, gazeteciler süründürülmüş, tüm aydınlar susturulmaya çalışılmıştı. Dönemin Başbakanının zırhlı araç verdiği, 'Arkasında ben varım' dediği Zekeriya Öz diye bir savcı vardı. O gün o beyefendinin havasından yanına yaklaşılmıyordu, kibirliydi. Kimi isterse alıyor, en dokunulmazlara dokunuyor, onları sözde itibarsızlaştırıyor, Tayyip Erdoğan'ın siyaseten önünü açıyor, etrafında temizlik yapıyordu. Gün geldi 15 Temmuz darbesinde Tayyip Erdoğan'ın ne istediyse verdikleri, etle tırnak oldukları, altlarına verilen tanklarla milleti ezmeye, kaldırdıkları uçaklarla meclisi bombalamaya kalktıklarında adeta bir sıçan gibi Türkiye'yi ilk terk edenlerden birisi o kudretli Zekeriya Öz olmuştu.

"Bu sefer bu aziz millet seni affetmeyecek"

Tayyip Erdoğan'ın yetki verdiği, arkasında durduğu ve kendisi için siyasi operasyonlar yaptırdıklarına sesleniyorum. Masumiyet karinesini ihlal eden, gizlilik ilkelerini ihlal eden birtakım internet sitelerine yalanlarınızı, iftiralarınızı gerçek gibi verdiğiniz, birtakım gazetelerle, televizyonlarla insanlara itibar suikastı yaptığınız bu süreçler asla unutulmaz. Zekeriya Öz'ün sonunu yaşamak istemiyorsanız, akıllı olun, hukuktan ayrılmayın, iftiracı olmayın. O gün Zekeriya Öz'ün arkasında duran Erdoğan, her şey ortaya çıktığında döndü 'Rabbim ve milletim beni affetsin' dedi. O günlerde Ergenekon'da, Balyoz'da, Askeri Casusluk'ta kurulanlar ne kadar kumpassa, bugün Ekrem Başkana ve arkadaşlarımıza kurulan en az o kadar kumpastır. Sakın, yarın karşımıza çıkıp da 'Aldatıldım, kandırıldım, Rabbim ve milletim beni affetsin' demeyesin. Bu sefer bu aziz millet seni affetmeyecek, bunun hesabını senden soracak. Geçtiğimiz sefer, 'Ordunun içinde bir yapılanma var, bu yapılanma darbe yapacak, biz darbeye karşı demokrasiyi savunuyoruz' dediler. Şimdi bırakın darbe yapacaklara karşı demokrasiyi savunmayı, giriştikleri işle, hem geçmiş seçimin seçilmiş belediye başkanına, hem gelecek seçimin cumhurbaşkanı adayımıza, milletimiz takdir ederse bir sonraki cumhurbaşkanına Ekrem İmamoğlu'na darbe girişiminde bulundular. Şüphesiz her darbenin bir karargahı vardır. Bu darbenin karargahı Beştepe'dir. Şüphesiz her darbenin silahları vardır, bu darbenin silahı yargıdır. Her silahın mühimmatı vardır, bu silahın mühimmatı yalandır, iftiradır.

"Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz"

19 Mart günü İstanbul'a gelip, Saraçhane'ye gidip, oradan sizlere yaptığımız çağrıyla o gün Saraçhane'yi dolduran ilk başta üniversite gençliği olmak üzere her yaştan demokrasinin yanında duran siz gençlere yürekten teşekkür ediyorum. O darbeyi siz püskürttünüz. Bir hesaplaşmayla, bir hazımsızlıkla karşı karşıyayız. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini cezalandırmaya kalkıyorlar. Boğaziçi'ne kumpas kuruyorlar. Haklı tepkileri sanki Boğaziçili öğrenciler ortamı terörize ediyor gibi göstermeye çalışıyorlar. Buradan vicdan sahibi insanlara sesleniyorum. Boğaziçi'nde ne oluyor? Boğaziçi Üniversitesi'nde olanların sebebi şudur. Nureddin Yıldız isimli selefi karanlıktan beslenen kişinin lafı şudur: 'Buluğ çağından önce bir çocuk evlenebilir, çocuklar arası nikah da olabilir. Büyükler, küçüklerle nikah da yapabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğunda 25 yaşında bir erkekle nikahlanabilir' diyen namussuz bu.

Bu Nureddin Yıldız'ı Boğaziçi'ne konuşma yapmaya çağıran o kayyum rektör Naci İnci'ye yazıklar olsun. Böylesi ahlaksız birine davet çıkartan AK Parti'nin rektörüne ne demeli, AK Parti'nin başına ne demeli. Siz torununuzu, evladınızı 25 yaşında, 40 yaşında birine verilebilir diyen bunlara karşı hepimizin evlatlarını savunan Boğaziçi'nin aslan evlatlarına ne konuşuyorlar. Sonra çıkmış, Boğaziçililer polisimizi 5 metre çukura ittirmişler. Böyle bir görüntü yok, külliyen yalan. Böyle karanlık bir adamı getirirsen, orada arbede çıkarsa, gece boyunca orada itiş kakış olursa, bu olanlardan Boğaziçi'nin pırıl pırıl çocukları mı bu adamı buraya getiren kara zihniyetli adamlar mı mesul. Yazıklar olsun. 97 arkadaşımızı gözaltına aldılar, 6'sını tutukladılar, Silivri'ye koyuyorlar. Boğaziçi'ne uzanan bu kirli hesabı yapan o çirkin zihinlere, o karanlık ellere diyorum ki, bu millet bu kötülüğü görüyor, Boğaziçi'ni provoke eden sizsiniz, marjinal sizsiniz, bu alçaklığı yapanlar sizsiniz. 

"Bir tek kanıt yok"

Erdoğan çıkmış bugün utanmadan 'Ülke güvenliğini tehdit eden, uluslararası ayağı olan, kolları Anadolu'ya uzanan ahtapot tipinde bir suç örgütü ortaya çıktı' diyor. Hayatımda duyduğum en büyük iftira, en büyük yalan. Önce kendini savcının yerine koyuyordu, şimdi hakimin yerine koymuş. Bir tek kanıt yok, yalanları ispatlayacak bir tek kanıt yok. Ben arkadaşlarıma güveniyorum. Biz seçtiklerimize güveniyoruz. Silivri, evlatlarına güveniyor. Cesaretiniz varsa yargılamayı TRT'den yayınlayın. Erdoğan'ın iddia ettiği bir tane kanıt çıkmadığı gibi, yalancı şahitler, gizli tanıkların söylediği her şey boşa çıkmıştır. MASAK raporu, kağıt peçete gibi döküldü, bir tane kanıt çıkmadı. Çaresiz kaldılar, arkadaşlarımızı teker teker gecenin bir vakti, sabahın bir köründe nereye gittiklerini bilmeden alıp savcılara götürüyorlar. Savcılar, küçücük çocuğu olan kadınlar, 'İstediğim gibi ifade vermedin, 30 yıl yatarsın. Ama bu ifadenin altına bir imza atarsın, Silivri'ye dönmeden çocuğuna kavuşursun diye baskıyla, tehditle, şantajla iftira attırmaya çalışıyorlar. Bu baskıya teslim olmayanlara, namusunu, arkadaşlarını satmayanlara, iftiracı olmayanlara bin selam olsun."

Mehmet Şimşek' e tepki

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla birlikte yaşanacak ekonomik dengesizliklerin önüne geçmek amacıyla 60 milyar dolarlık rezerv harcadığını belirten Özel, şunları kaydetti:  

Boğaziçi'ndeki 'Nurettin Yıldız' protestosunda 6 öğrenci tutuklandı Boğaziçi'ndeki 'Nurettin Yıldız' protestosunda 6 öğrenci tutuklandı

"Bu meydanda sabahleyin traktörler vardı. Silivrili çiftçiler gelip burada hem günlerini kutladılar hem seslerini duyurdular. 19 Mart'ta darbe yapılabilsin diye bu darbenin malili ayağı Mehmet Şimşek iki yıldır ülke ülke gezip para biriktiriyordu. Bu darbede başarılı olsun, bu darbeden sonra dolar fırlamasın diye tam 60 milyar dolar rezervi yaktılar. Kendisine sorulunca dedi ki, 'Böyle günler için biriktirmiştik'. Buradan güya bu iktidarın itibarlı Bakanı Mehmet Şimşek'e bir kez daha hatırlatıyorum; dünyanın neresine gidersen git senin peşini bırakmayacağız. Senin bir darbeci olduğunu bütün dünyaya anlatacağız.

O parayla Türkiye'deki bütün çiftçilerin bankalara ve diğer kuruluşlara olan borçlarını kapatabilirdik, faizlerini ödeyebilirdik. Bir o kadar daha paramız kalırdı. Onu da çiftçilere dağıtabilirdik. O para millet için harcansaydı bugün 14 bin 500 lira en düşük emekli maaşı alanlara 30 bin lira emekli maaşı verebilirdik ve bunu 10 yıl boyunca sürdürebilirdik. O parayla atanmayan 1 milyon öğretmeni atayabilirdik ve 3 yıllık maaşlarını peşin ödeyebilirdik. O parayla 12 milyon işsizimize her ay 15 bin lira işsizlik maaşı ödeyebilirdik. Ama onlar bu parayı çiftçiye, işçiye, emekliye, gençlere, işsizlere vermek yerine Ekrem İmamoğlu'na darbe yapmak için harcadılar."

Chp Özel Silivri

"Andolsun ki Silivri'yi müze yapacağız"

Bu memleketin varını yoğunu Ekrem Başkan'a darbe yapmak için harcayanlara şunu söylüyoruz: Korkunun ecele faydası yoktur. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum, Silivri'nin duvarlarını bu millet yıkacak. Seçim sandığı gelince bu millet Ekrem Başkan'ı cumhurbaşkanı yapacak. Andolsun ki o Silivrinin üstündeki dikenli telleri söküp atacağız. Andolsun ki o kalın duvarları yıkacağız. Andolsun ki Silivri'yi müze yapacağız. Bu rezillikleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Hiç kimse İmamoğlu'nu hapse attık kurtulduk sanmasın. Milletin desteğini kaybedenler devletin arkasına, yetkilerin arkasına sığınmasın. Kimse Ekrem Başkan ve arkadaşlarımız unutulur diye plan yapmasın, hesap yapmasın. Ne olursa olsun o sandık gelecek, ne olursa olsun o hesaplar bozulacak. Hele hele AKP ile MHP, biri 2. parti, biri 5. parti. Pencüdü İttifakı senin hesabını millet bozacak, biz bozacağız, biz kazanacağız. Bu hesapları millet bozar. Bir hesap varsa o hesabı millet yapar."

"15 milyon imzayı geçtik geçtik 20 milyona doğru hızla ilerliyoruz"

İmamoğlu'nun serbest kalması için düzenlenen imza kampanyasında 20 milyon imzaya ulaştıklarını belirten Özel, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Kötücülerin, kötü yüreklilerin, kötü niyetlerinin hesaplarını millet bozar. İkinci parti ile beşinci partinin Türkiye'nin geleceğini tasarlama, hesap yapma, oyun kurma kapasiteleri yoktur. Buradan gururla söylüyoruz, Türkiye'nin yarınlarında, kurulduğu günkü gibi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisi vardır. Biz varız, biz kazanacağız. Bir büyük imza kampanyasını hep beraber sürdürüyoruz. 15 milyon imzayı geçtik geçtik 20 milyona doğru hızla ilerliyoruz. Şunu kimse unutmasın ki atılan her imza içerideki tutuklu bulunan olası cumhurbaşkanı adaylarını başta Ekrem İmamoğlu'nu, Ümit Özdağ'ı, Selahattin Demirtaş'ı özgürleştirecek imzalardır Önümüze sandığı getirecek imzalardır. İmzaları atan atmayan herkese imzaları tamamlamaya, en az 25 kişiden imza toplamaya ve dünyanın en büyük güvensizlik oyunu Recep Tayyip Erdoğan'ın tam karşısına dayamaya davet ediyorum.

Sayın Devlet Bahçeli çıkmış diyor ki, 100 milyon imza toplasanız ne olur? Bakın, 100 milyon imza demek, bütün Türkiye'deki, bütün Kıbrıs'taki, Almanya'da, Avrupa'da, Amerika'da, Avustralya'daki, Türki Cumhuriyetler'deki, Uzak Doğu'daki, Yakın Doğu'daki bütün Türklerin imzasını alsan 'ne yazar?' diyor. Sayın Bahçeli, çok şey yazar. Bunu tarih yazar. Tarih bunu yazacak. Ekrem Başkan'ı yazacak. Senin bu kötülüklerini de yazacak. Buradan, Silivri'den hep beraber sesleniyoruz. Ben milletim, ben milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Ey Erdoğan, adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum. Sizde bu kararlılık oldukça, bu azim oldukça her çarşamba akşamı bir ilçeyi, her cumartesi Anadolu'da bir şehri hep beraber, bizler böyle ayağa kaldırdıkça mutlaka kazanacağız, mutlaka başaracağız."

Editör: TE Bilisim