Savaşın stratejik kurallar ve harp prensipleri açısından değerlendirilmesi
Stratejilere güç kazandıran unsur; ordunun yapılanması, emir komuta zinciri ve parçaların bütünle ilişkisidir (emir komuta birliği). Bir savaşın birincil hedefi, ordunun yapısına hız ve hareketlilik katmaktır. Tepede bir tek otorite olmalı, bölünmüş liderlikle ortaya çıkan kararsızlık ve karışıklıktan kaçınılmalıdır. Manevi değerler, savaşın en önemli unsurlarından biridir. Bunlar savaşın ruhudur, onun bütün varlığına yayılırlar.
Savaş konuları üzerine pek çok yazı yazmış olan Prusya Kralı Frederick; savaşların kısa süreyle ve çok canlı olmasını yeğliyordu. Çünkü uzun savaşlar bir devletin kaynaklarını da askerlerini de tüketir.
Mete’den itibaren Türklerin, düşmanlarını; birbirleriyle anlaşmalarına fırsat vermeden ‘İç Hat Stratejisi’ uygulayarak mağlup ettiği gerçeği ortaya çıkmıştır. Türkler tarih boyunca iç hatlarda muharebe etmek mecburiyetinde kamışlardır. İstisnai durumlar hariç ‘Dolaylı Tutum’u uygulamışlardır. Stratejik Çekilme ve Karşı Taarruz, tamamen Türklerin ortaya çıkardıkları bir askeri strateji ve taktik usulüdür.
“Talimnameler kanla yazılmıştır” denir. Harp ceridesi ve belirtilen gelişmelere bakarak farklı kaynaklardan derlediğim -bazılarını güncel hayatınızda da uygulayabileceğiniz- bazı prensip ve kurallar şöyle:
*“Generallik sanatı” olarak tanımlanan strateji, lider konumundaki herkes için geçerli oldu.
*Başarı için liderin mesleki yeterlilik, cesaret ve inisiyatif sahibi, zihni ve fiziki hazırlık içinde olması gerekir.
* Muharebe meydanı liderden büyük ustalık, tasavvur edebilme ve esnek düşünce ister.
* Muharebede kazanmak için düşmandan önce karar vermek ve beyinsel düşünce hızını düşmanınkinden önce olması gerekir.
* Bir generalin en büyük özelliği felaket getirecek olaylardan sakınmasıdır.
*Stratejide yapılan hata taktikle düzeltilemez.
*Harbin esas unsuru insandır. Savaş silahlarla yapılır, ancak askerlerle kazanılır. *Dünyada en tehlikeli silah ölümü göze alan insandır,
*Harekât, kesin sonuç sağlayan, elde edilebilir ve açıkça belirlenmiş amaca uygun bir hedefe yöneltilmelidir (Harbin hedef prensibi )
*Düşman asla küçümsenmemelidir
*Muharebe alanında başarı, komutanın muharebe meydanını görüyor gibi tahayyül etmesine ve taktik resmi oluşturup buna göre doğru kararı vermesine bağlıdır
*Sayısal üstünlük yerine ilgi, manevra ve etki üstünlüğü esas alınmalıdır
*Heyecan duyulmadan yapılan savaşlar kaybedilir
*Bütün savaşları çarpışarak kazanmak ustalık değildir. Ustalık düşmanın direncini çarpışmadan kırmaktır
*Savaş aklın akılla mücadelesidir.
Savaşının sorgulanması ve sonuçları
Askerlikte rütbe sembollerinin büyük benzerlik gösterir ortak anlamı vardır:
Teğmen-Yüzbaşı domino taşı; bir domino taşı olanlar birliğini bir köprüden geçirir; iki domino taşı olan aynı anda iki köprüden geçirebilir, (Nehir geçiş harekatı çok iyi planlamayı gerektiren ve uygulaması riskli bir harekattır).
Binbaşı; yaprak, olayları ağacın tepesinden izler, değerlendirir.
Albay; kartal, olayları kartal gibi havadan izler değerlendirir.
General; yıldız; uzaydan izler, ufkun ötesini değerlendirir.
Her rütbedeki subaya bir satranç oyuncusu gibi birkaç hamle ilerisini görme melekesi kazandırılır. Şimdi biz de ufkun ötesini görmeye çalışalım.
Savaş devam ederken akademik yayınlar, makaleler ve açık oturumlarda genelde;
* Rusya’nın savaşı uzatarak avantajlı durumunu olumsuza dönüştürdüğü,
*Putin‘in
tuzağa düştüğü, Batı’yı birleştirdiği
*NATO ve ABD’nin Atlantik ötesiyle bağlarını güçlendirdiği
*Savaşın uzamasının Rusya’ya karşı bir kamuoyu oluşmasına neden olduğu
*Etkileri ağır olacak yaptırımların
Rusya’yı dünyadan ekonomik olarak tecrit edip zor durumda bırakacağı yönündeki görüşlerin ağırlık kazandığını görüldü.
Elbette bunların doğruluğunu zaman gösterecektir. Bununla beraber Putin’in “tuzağa düştüğü, Batıyı birleştirdiği” konusunda şu hususu hatırlamak uygun olacaktır: Acaba Putin,
ABD ile AB’nin ayrışmasının zeminini hazırlamak ve NATO’nun meşruiyetini tartışmalı hale getirmek için yapmış olamaz mı?
Biyografik istihbarata itibar edilseydi Putin’in kişiliği iyi analiz edilseydi, Batı’dan dışlanmayı, ağır yaptırımlara maruz kalmayı göze alacağı, hedefini ele geçirmek için her çareye başvuracağı anlaşılabilirdi.
2000 yılında,
Kursk Denizaltısı battığında, Rusya’da denizaltıyı kurtaracak teknoloji yoktu. Batı’dan yardım önerileri geldi. 118 denizci yaşamını yitirdi. Buna rağmen Putin, risk alarak “denizaltı battı” dedi ve yardım talebini ulusal onur meselesi yapıp kabul etmedi. Putin, bu acı veren olayda da aslında nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu göstermişti.
Tarihi örnekler
“Avrupa, 2. Dünya Savaşından itibaren en tehlikeli güvenlik sorununu yaşıyor” deniliyor. Ancak 27 Ekim 1962’nin , “
Nükleer savaşın eşiğinden dönüldüğü gün” olarak tarihe geçtiğini ve ardından Mart 1966’da Fransa'nın NATO’nun askeri kanadından ayrıldığını unutmayalım.
16 Ekim 1962'de Küba topraklarında Rusların nükleer füze üssü tesis ettiklerinin ABD U2 uçağı tarafından tespit edilmesi üzerine patlak veren krizde, tüm dünya 14 gün ecel terleri döktü.
Kruşçev'in, ”Madem onların Türkiye’de füzeleri var, neden bizim Küba’da olmayacakmış!” dediği gün, Küba’da Amerikan casus uçağı düşürüldü. Dünya, trampet gibi gerildi.
Bu olaydan sonra, ABD ile SSCB devlet başkanları arasında doğrudan telefon hattı ‘
Kırmızı Telefon’ tesis edildi.
Küba Krizinden 3,5 yıl sonra Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle Rusya’yı ziyaretinde, nükleer tesiste incelemelerde bulunurken, “Bu rampalardan atılacak roketlerin hedefi nedir?” diye sormuş, Rus yetkili, “NATO Karargâhıdır” cevabını vermişti. De Gaulle Paris’e döner dönmez Fransa, NATO’nun askeri kanadından çıktı. Yabancılara ait nükleer silahların kendi topraklarında konuşlandırılmasını da yasakladı.
Küba Krizinin armağanı ‘Kırmızı hat’ üzerinden J.F. Kennedy ve N. Krusçev’ın dedikleri gibi Biden ve Putin de “
İşimiz geçmişin sorumluluğunu üslenmek değil, geleceğin rotasını belirlemektir” diyebilselerdi belki de büyük düşünen, basiretli liderler olarak tarihe geçerlerdi.
Avrasya ile Atlantik arası bir çatışma

200 bin kişilik kuvvetin sınıra yakın bölgede yığmasından ve harekâtı paramiliter unsurlarla yapmamasından savaşın Kırım gibi sınırlı olmayacağının somut verileri olmuştur.
Rusya, geçen yıldan beri füze rampaları, üsler dahil gereken alt yapıyı hazırlamış olan NATO ve batının sağladığı desteği almış olan Ukrayna ordusuyla savaşıyor. SSCB döneminden elinde kalan bir miktar nükleer silahın da bulunduğu Putin tarafından iyi bilinmektedir ki bu yüzden “Nükleer caydırıcı güç” (Nükleer silahlar ve hipersonik füzeleri de kapsıyor) talimatını verdi. Rusya’ya tepkiler yağdı, NATO tehlikeli ve sorumsuz bir açıklama olarak nitelendirdi. Rusya’nın hava kuvvetlerini son derece ihtiyatlı bir şekilde kullanmasını “
esas bilgi unsuru” olarak aklımızda tutmalı ve iyi izlemeliyiz.
Rusya “
Kesin sonuç noktasını” belli etmemekle beraber, batı sınırını doğal bir engele yaslayacak (Dinyeper Nehri), Moldov’yı da kapsayacak bir tampon bölge oluşturacak gibi görünüyor. Güneyde Sivastopol önünü mayınlaması, Ukrayna’nın denize çıkışını kesmenin emareleri olarak değerlendirilebilir. Savaş devam ediyor ve beklenmedik bir sinerji yaratabilir.
Rusya somut başarı elde ederse; ABD’nin kısa ve orta menzilli füzelerin sınırlandırılması ve kıtalararası füzelerle ilgili yeni bir start anlaşması konusunda müzakerelere başlanabileceği, Washington’un ayrıca "şeffaflık mekanizmasının" bir parçası olarak Polonya veya Romanya'da kruz füzesi bulunmadığına dair güvence vereceği ve Rusya’nın da iki Rus füze üssüne ilişkin güvence sağlayacağı söylenebilir.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği konusundaki tartışma, Ukrayna savaşının başlamasının ardından değişti. Her iki ülkenin başbakanı Rusya’ya NATO girmeyi düşünmediklerini bildirdi.
Ortadoğu için sessiz kalan Batı dünyasının Ukrayna için ayağa kalkması “çifte standart” olarak algılandı.
Sonuç olarak, Rusya’nın Ukrayna’ya taarruzu aslında Avrasya ile Atlantik arası bir çatışmadır. Amerika ile hesaplaşmadır. Çünkü ABD, müttefikleriyle biri Rusya’ya, diğeri Çin’e karşı iki stratejik kuşatma hattı inşa ediyor.
Batı, bir yandan Ukrayna’ya silah yardımı yapıp, diğer taraftan Rusya’ya yönelik yaptırımları çoğaltıyor. Yaptırımlar artıkça Rusya’nın da savaşın dozajını arttırdığı, sert güçle hedefine ulaşmaya çalıştığı gözleniyor.
[email protected]
-SON-
http://Kurmay gözüyle Rusya-Ukrayna Savaşı- 1 https://www.gazetezebra.com.tr/2022/manset/kurmay-gozuyle-rusya-ukrayna-savasi/
http://Kurmay gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı- 2: Rusya ile Ukrayna arasındaki sorunun nedenleri https://www.gazetezebra.com.tr/2022/editorden/kurmay-gozuyle-rusya-ukrayna-savasi-2-rusya-ile-ukrayna-arasindaki-sorunun-nedenleri/