Depresyona mı girdiniz, çok sevdiğiniz bir yakınınızı mı kaybettiniz, takıntınız mı var? Yaşamdan zevk mi alamıyorsunuz?
Asla pes etmeyin!
Doğru terapisti bulma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz. Tüm tecrübelerime dayanarak tanı ve tedavi için gitmeniz gereken doğru adresi size birazdan açıklayacağım.
Korkmayın kendimizi en savunmasız benliğimiz ile ona açabiliriz.
"Hangi psikiyatriste gitsem" diye başkalarına sorarak kendinizi küçük duruma düşürme diye bir derdiniz de olmayacak. Sıkıntılardan kurtulmakta güçlük çektiğiniz zamanlarda desteğini yanınızda hissedebilirsiniz.
Nerede olursanız olun size en yakın ve en faydalı psikiyatristi merak ettiniz değil mi?
Açıklıyorum. O psikiyatrist sensin.
Ne diyor Hacı Bektaş Veli;
Hararet ateştedir saçta değil,
Keramet baştadır taçta değil,
Her ne arar isen kendinde ara,
Kudüs’te Mekke’de Hacda değil.
Farkındaysanız öyle bir zamanda dünyaya geldik ki, her gün bir yeniliğe gebe. Hayret ve merakımız zirvede. Açıkağız tablet başındayız. Kılıç karşısında eğilmeyiz ama telefona reveranstan da dikilemeyiz. Altın ve gümüşe ne hacet, takasa açık beğeniler ile zenginleşmiyor muyuz? Sanal da olsa kahramanız. Yeter ki gerçek hayatta iğne sokarak balonu patlatmasınlar.
Öylesine özgüvenle doluyuz ve öylesine umarsız olduk ki, "Sen misin balonumu patlatan" diyerek gerçek hayatı sanala sattık gitti. Dost muhabbetine ne gerek, hepsinin eli iğneli, üçkâğıtçı sahtekâr.
Kâhin olmaya gerek yok. Elbet bir gün ayılacağız ama bilinmez kaç yıla ya da kaç yüzyıla. Ödenecek bedeli tahmin bile edemiyorum. Belki de savaşla...
Ey, aslından gölgesine kaçan! Muhabbet akçesi olarak koyduğumuz fotoğraflar ne kadar beğeni toplarsa toplasın söylesene bize ne fayda. Bizi takip eden binlerce hesap olsa da yalnız değil miyiz?
Bir başkasının gözbebeğinin içinde kanlı canlı sıcacık kendini görmüyorsa insan, bu dünyada var olduğunu bilebilir mi?
Cam soğukluğunun üşüttüğü ruhu ne ısıtabilir ki?
Soru buysa, artık kim cevap verebilir bu soruya?
Teknoloji inanılmaz hızla ilerliyor da, Kızılderili gibi sorarsak "Ya ruhlar" nerede?
Gündüz vakti elinde fenerle insan arayan Diyojen’in yalnızlığını 2.300 yıl sonra anlamayı başardık. Gör bak ilerleme ne yöne...
Şimdi yalnız ve boşlukta klavyenin başında ara dur, bekle.
Dertleşecek İnsan Veri Tabanı verecek bize bir dost bir eğlence...
Oysa hangi takipçinin eli bencillikten uzak mütevazı bir dostlukla değecek ki omuzumuza.
Artık uyan be dostum. Rüyanın içinde rüya görmekten çekinmezsin de, gerçeğin içinde gerçekten ne diye kaçıp sanallara dalarsın.
Binlerce takipçin olsan da sen yalnızca sensin. Medet te sensin, medet uman da sen. İşin garibi medet umulan da sensin.
Daha ne duruyorsun? Herkesin eli altın da senin ki gümüşten değil.
Kalk bir gönül ara ve tüm ruhunla sık o eli.
Kalbini kalbine yaslayıp kimi dinledin de, dinlenmek istiyorsun.
'Meli' ile 'malı'nın canını cehennemin kuyusuna at gitsin. İnsanlar nasıl olursa olsun sen iki güzel söz söyle. Kalbinle gülümse.
Sana bu halinle ihtiyaç var.
Bırak kendine acımayı. Hep mi sen dertlisin? Hep mi sensin. Farkında olmayabilirsin ama nalıncının keseri sen değilsin..
Adam "Dostum dost olsaydı, ağlamazdım örtü altında" diyor. Kaldır o örtüyü.
Canı olana canan olmak var iken, demircinin körüğü gibi sadece nefes almak değil ki yaşamak.
Hangi dinden olursan ol, yeri geldi mi “İnanıyorum” diyorsun. Allah insanı senin elinle ayağa kaldıracak, sen nasıl oluyor da elini uzatmıyor, kalbini gizliyorsun?
Kaldır başını telefondan, az köşeye koy bilgisayarı. Çok uzak kaldın yaklaş, bak ve gör senden medet uman o yakınları.
Unutma, kader insanın önüne bazen o kadar güzel insanlar çıkarır ki, ufkun açılır, ruhun dinlenir, hayatın zenginleşip güzelleşir.
Böyle birini bulmak istiyorsan hadi kalk. Önce sen onlardan ol. Bu hayatta böylesi can olamayan kişi, yaşamdan ne kazanmış olabilir ki?
Ne güzel söylemiş şair Külebi;
Bir gece habersiz bize gel,
Merdivenler gıcırdamasın,
Öyle yorgunum ki hiç sorma,
Sen halimden anlarsın.
Sabahlara kadar oturup konuşalım,
Kimse duymasın,
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız,
Dokunarak uçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın,
Öyle halsizim ki hiç sorma,
Anlarsın.
Dem bu demdir. En başta yakınlarınız olmak üzere insanların size ihtiyacı var. 2021 yılında insan içine karışmanız ve en azından güler yüz ile gönül almanız dileğiyle.
Yeni yılınız hayırlı uğurlu ve bereketli olsun.
Not: İş bu yazı, yazarın kendisinden çıkıp yine kendisine isabet serzenişidir.