Putin liderliğinde alınan kararla Rusya’dan Ukrayna’nın egemenliğine yapılan işgalci müdahale, üçüncü Dünya Savaşını başlatır mı? Başlatmaz mı? Yoksa bu ikinci Soğuk Savaşın Başlangıcı mı? Elbette, savaş alanlarında bulunmamış bir gazeteci olarak bilebileceğim bir şey değil.. Küresel güçler tarafından da sonucu bugünden okunmuş gibi de görünmüyor.. Fakat net olan gerçek, zarar göreceklerin; kadınlar, çocuklar, yaşam dinamikliğini yitirmiş yaşlılar, ekonomiler ve yoksul halklar olduğu.. Uzak değil; Suriye’de, Afganistan’da, Irak’ta olanlar da tam da buydu.. Sosyal medyada bir günde oluşan savaş uzmanları, analistler.. Kendi pis kokulu çukurunda, kadın bedenini ganimet sayanların iritresi.. İnsanların ahlakçı ve ulusların ikiyüzlü politikaları.. Hastalıklı tercih/tercihsizlik girdabında, tehlikeli bir sarmala dönen.. Sırf muhalif olmak adına; Emperyalist NATO’ya karşı, Putin’ in otokratik kişiliği unutularak, iki taraf arası diye bir bakışın.. Bu oluşa karşı; ortada olan savaş, ne Rusya’yı haklı çıkarır, Ne NATO’yu aklar diye karşı bakış geliştirenlerin olmasından.. Çokta bahsetmeyeceğim.. “Savaşa Hayır”ı yükselteceğim.. Çünkü savaşlardan geriye daima -Sakatlar ordusu.. -Yas tutanlar ordusu.. Kalıyor.. Çünkü; bedeli en ağır biçimiyle halklar ödüyor.. Erk Egemenlerin çıkarları, güç gösterileri için bitmek bilmeyen savaş politikaları, iç ve dış çatışmalar insanları yerinden ediyor.. Her savaş; kadınların ağır bedeller ödediği, dağılan aile, ölen, sakat kalan insanlar, yıkım demek oluyor.. Yarına dair umutların tükendiği iklimde travmaya mahkum edilen çocuklar büyütüyor.. Ve gerçek şu ki; Bir taraf daha az suçlu, diğer taraf masum değil. Kimse ak kaşık değil.. Çünkü; konu yine kapitalizmin tarihi ve işleyişinde düğümleniyor.. Yaşamı tehdit eden savaşları ve savaş politikalarını; o taraf, bu taraflı, ama’lı cümleler sarf ederek “İnsan Haklarını Koruyamayız” Eğer; savaş, saldırı, işgal söz konusu ise, taraf olmaktan çok bir “Tavır”ımız olmalı.. Yoksul ve savunmasız insanlardan yana tavır almak; devletler ve politikalarının haklılık/haksızlığını ölçmek ve tartmaktan.. Daha onurlu.. Daha makul.. Daha gerçekçidir.. Eğer adına illa “taraf olunmak” demek gerekse tarafımız “Büyük İnsanlık”tır.. Dün, Telegraph’ta bir haber paylaşımına denk geldim.. İsmi açıklanmayan bir kadının, bir Rus askere öfkesini dile getiren görüntülerdeki replik: “Bu tohumları al ve cebine koy ki, en azından hepiniz buraya yattığınızda ay çiçekleri büyüsün..” Bir kadın; erk egemenlikleri uğruna toprağı kan ile sulamaktan vazgeçmeyenlere meydan okudu bu cümleleriyle.. Elbette, bu tavır bir meydandaydı.. Savaşa karşı “Barış” dilini yükseltmek isteyen bir meydan.. Nasıl ki, bugüne kadar; sanatın, edebiyatın ve elbette şiirin her koşulda tavrı savaşın karşısında yer almak olmuşsa.. Sıra şimdi meydanlarda.. O meydanları dolduracak halklarda.. Nedeni ne olursa olsun hiç bir savaş haklı değildir.. Değildir kutsal, insan yaşamından.. Diye güçlü bir haykırışla tavır almakta.. Tarihe dönüp, geleceğe bakmak zorundayız.. Dünyada bir yerlerde.. Hani oralarda.. Yanı başınızda.. Bir şeyler olduğunda.. Olduğunuz yerde.. Buralarda bir şey olmaması mümkün değil.. Zira; eylemler, sonuçlarıyla beraber değerlendirilir.. Kanla değil, güneşle beslensin diye Ayçiçek tarlaları.. Tüm ulusların halklarıyla, “Savaşa Karşı, Barış”ın eylemselliğini yaymak zamanı..