8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Niye 8 Mart…
1911 senesinin 8 Mart gününde ABD’de bir yangın çıkmış ve 140 kadın işçi yanarak ölmüş…
Bu nedenle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmiş…
Ülkemizde de her yıl anılıyor…
Ezilen, horlanan, ikinci sınıf muamelesi gören kadınların sorunları masaya yatırılıyor…
Yürüyüşler, toplantılar düzenleniyor…
xxx
Tamam 8 Mart dünyadaki tüm kadınların günü olsun…
Hiçbir itirazımız olmaz…
Ancak Türk kadını için daha anlamlı bir gün var…
O tarih 5 Aralık’tır…
Evet, 5 Aralık 1934'te Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda değişiklik yapılarak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi…
Ben bu tarihi çok önemsiyorum…
Bakın bu hak, kadınlara Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’ta 1952, Belçika’da 1960 ve İsviçre’de ise 1971 yılında verilmiş…
Dahası var…
Mesela, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde 1934 yılından önce kadınların milletvekili seçme hakkına kavuştuğu ülke sayısı 28, seçilme hakkına kavuştuğu ülke sayısı ise sadece 17 imiş…
Ve de Türkiye’de kadınlara seçme seçilme hakkının verildiği ilk seçim olan 1935 yılı ara seçimlerinde kadınlar 18 milletvekili ile Meclis’e girmişler…
Dikkat edin genel değil, ara seçim…
O günün şartlarına göre müthiş bir rakam…
xxx
Ancak büyük Atatürk’ün açtığı bu kulvar ne yazık ki yıllar içinde tıkanmış ve nüfusun yarısını oluşturan kadınların parlamentoda temsilleri, bugün gerilemiş…
Yerel yönetimlerde ise kadının adı azınlıkta…
xxx
Şimdi soruyorum…
ABD’de 140 fabrika işçisinin yanarak öldüğü 8 Mart mı, yoksa Türk kadınına seçme-seçilme hakkının verildiği 5 Aralık mı bizim için daha anlamlı?..
Öte yandan…
Kadın hakları adına 1934 yılında yapılan dev hamlelere bakın…
Bir de içinde bulunduğumuz son yıllardaki kadının kapkaranlık tablosuna…
Türk kadını her geçen gün daha fazla dört duvar arasına hapsediliyor…
Haremlik selamlık uygulamaları…
Şiddet, baskı, taciz, tecavüz ve son bulmayan cinayetler…
Çocuk denilecek yaştaki kızların zorla evlendirilmeleri…
Saymakla bitmez…
xxx
Ve Türk kadınları az kaldı yine sandık başına gidecek…
Maalesef yine kesinlikle eminim ki tamamen erkek egemen bir siyasetin önlerine koyduğu seçenekler arasında tercih yapacaklar…
Kısacası kadın inisiyatifi adına ileri adım sayılacak hiçbir siyasi denge oluşturamayacaklar…
Yazık ki ne yazık…
Haksızsam radyodaki türkünün sözlerindeki gibi…
“Atın beni zindana.”