İki kişinin arasında olan sevgi, dostluk, bağ kurma, yakınlık, karşılıklı ilgi ile şekillenen ilişkiye 'çift ilişkisi' deriz. Devlet tarafından onaylanması ile de toplum tarafından 'evli çift' olarak tanımlanır. İster sevgili olun ister evli, ilişkilerin temelinde sevgi, saygı ve sadakat olmalıdır. Bunlar ilişkinin omurgasıdır. İlişkinin sağlam ve dik kalabilmesi için gereklidir. Eğer ilişkinizde, sevgi, saygı ve sadakatten söz edemiyorsanız, ilişkinize dair konuşulacak tek şey bir ilişkinizin olmadığıdır. Başlangıcında çoğu evlilik, hiç kullanılmamış temiz bir defter gibidir. Defteri nasıl dolduracağınız sizin kişisel özelliklerinize, zihniyetinize, karşınızdaki insana gerçek bir sevgiyle yaklaşıp yaklaşmadığınıza, duygusal yakınlığınıza, yetişme tarzınıza, eğitim durumunuza, sosyo-kültürel yapınıza, coğrafi farklılıklara ve ruh sağlığınıza bağlı olarak değişir. Bütün mutsuz evlilikler birbirine benzer. Sorunların sıralaması her çift için değişse de karşılaştığımız problemler, tüm çiftler için hemen hemen aynıdır; iletişimsizlik, güvensizlik, cinsel ihtiyaçların karşılanmaması, kök aileler, problem çözme becerisinin olmaması, duygusal ve fiziksel şiddet, kişilik bozuklukları, en bilinen ve en sık görülenleridir. Eşlerin birbirlerine, duygusal, fiziksel, cinsel, sosyal ihtiyaçlarını bilmesi, anlaması ve bunu karşılamak için çaba göstermesi gerekir. Çift olmanın koşulu karşılıklı destek ile birbirlerini anlamaları, dinlemeleri ve birbirlerini dengelemeleridir. Çift ilişkisinde karşı tarafın duygusal ya da cinsel ihtiyaçlarına direnmek yoktur, kişisel sınırlar bellidir. Çiftler kendilerini ifade ederken açık, net ve dürüsttürler, ancak, bunu yapabilmek için karşılarındaki kişinin vereceği tepkiden emin olmak isterler. Reddedilen, alay edilen, rencide edilen, şiddet gösterilen tutum ve davranışlarla karşılaşması kişinin inatlaşmasına, güvensizliğine, kızgınlığına sebep olur. Oysa bir çift ilişkisinde beklenen, ortak paydalarda buluşarak, gelişmeyi ve dönüşmeyi sağlamak olmalıdır. İlişkiden beklenen, çiftlerin, birbirlerinin motivasyonunu arttırması, iyi yönlerini ortaya çıkarması, ruhsal, fiziksel dengede kalabilmesi, aynı zamanda kişilerin birbirlerine bağımlı oldukları için değil, bağlı oldukları için ilişkide kalınması, duyguların ve düşüncelerin paylaşılması, empati becerilerinin kullanılmasıdır. İlişkide anlama ve dinleme becerileri vardır, iletişim dili olarak da nezaket kullanılır. Herkesin birbirinin özel olanına saygı gösterdiği ve bunun içi çabaladığı, romantizmin yok olmadığı bir ilişkidir beklenen ve ideal olan. Birlikte bir şeyler yapabilmek, paylaşabilmek, çiftlerin birbirlerinin hevesini kırmadan dikkatli ve özenli davranmasıyla mümkündür. Sürekli eleştirildiğiniz, suçlandığınız, kusurlarınızın ön plana çıkarıldığı bir ilişkide var olmak istemezsiniz. İyi yönlerinizin ortaya çıkarılması destekleyici bir davranıştır. Eşinizin sizi yanılgıya sürüklemek, ilgi çekmek ve güçlü görünmek için yalan söylemesi, beklemediğiniz bir davranışta bulunarak sizi yanıltması ve bunu planlayarak yapması, yani sizi aldatması, ilişkinin omurgasına atılmış ciddi bir darbedir, sarsıcıdır, dengeyi bozar. Çoğunlukla bunun arkasından gelen sadakatsizlik ise omurgayı kırar. Kırılan bir şeyim tamiri ise çoğu zaman mümkün olmaz. Uzun süren ilişkilerde ne yazık ki romantizmin yerini, sevimsiz bir resmiyet ve katı gerçeklerden oluşmuş bir hayat algısı alır. Çiftlerin çocuk sahibi olması ile de birbirlerinden uzaklaşmaları artar. Zaman içinde çiftler, sevgili modundan çıkıp, kendilerini sadece anne ya da baba olarak anlamlandırıyorlar ve birbirlerini unutuyorlar. Oysaki çiftlerin en büyük kırılma noktalarından biri, ebeveyn olduktan sonra sevgili olmayı unutmalarıdır. Çift olma durumu ise tek bir ögeye bağlı kaldığından, hayatları bir rutinden ibaret oluyor. Rutin dediğiniz şey ise, tutkunun katilidir. Tutku, değişimle ve değişikliklerle olur. Bir robot gibi, sabah akşam aynı şeyleri yaptığınızda, aynı sohbetlerde buluştuğunuzda, aynı odada seviştiğinizde, tutkunun ölümü kesindir. Tutku yaşamınızın keyifli geçmesi ve bunun sürekliliği için şarttır. Cinsel hayatın sadece birleşme ve boşalmadan ibaret olmaması için fazladan bir çaba göstermeniz gerekir. Partnerinizin fantezilerini, hangi sıklıkta seks yapmak istediğini, ihtiyaçlarını ve ne istediğini bilmeniz gerekir. Aldatmalar genelde, heyecan ve haz duygusunun kaybolması ile olur. İnsanın kişilik yapısı, ruhsal durumu, karakteri çift ilişkilerinde bağlayıcıdır. Kadını güzelliği, erkeği işi ile değerlendirip bir ilişkiye başladığınızda, süreklilikten bahsetmek mümkün olmaz. Kadının güzelliğinin ilişkide belirleyiciliği yüzde yirmidir, aynı durum erkeğin maddi gücü için de geçerlidir. Sadece bunlara bakarak ne ilişkiye ne de evliliğe başlamak gerekir. Çift olarak yola devam etme kararlılığında olduğunuz insanların, ruh sağlıklarının yerinde olup olmaması önemlidir. Şizoid, anti sosyal kişilik bozukluğu, narsistik, obsesif kişilik bozukluğu, bağımlı kişilikler, karşılaştıkları yaşam olaylarında normal tepkiler vermezler. Dünyayı algılamaları insanlara ve çevreye olan, duygu, düşünce, inanç ve alışkanlıklarının farklı olması sebebi ile, ilişkide zorlayıcı bir partner olurlar. Duygularınızın incinmesi, küçümsenmeniz, iletişimsizlik, sıradanlık gibi engelleyici tutum ve davranışlarla, her daim karşılaşırsınız. Çünkü kişilik bozukluğunu tanımlayan belirtiler, normal karakter özelliklerinden farklıdır. Ekonomik koşullar, evliliğin devamındaki en sıkıntılı konulardan biridir. Yaşamınızdaki bazı standartları sağlamak için, bir gelire ihtiyacınız vardır. Kişi, öncelikle temel yaşamsal ihtiyaçlarını giderir, daha sonrasında güvenlik, sosyal ihtiyaçlar, değer verilme, saygınlık, başarı, itibar ve bunlarla beraber kendini gerçekleştirmek ister. Bütün bunlar için öncelikle, düzenli bir gelire ihtiyacı olur. Kök ailelerimiz önemlidir. Anne babalarınız, kültürünüz, yetiştiğiniz ortam, sizin kişiliğinizi, karakterinizin ve kimliğinizin önemli bir parçasını oluşturur. Ancak evlendikten sonra hayatınızdaki önem sırasında bir değişiklik yapmalısınız. Anne ve babanız, yani kök aileniz, evlendikten sonra ikinci sıraya geçmelidir. Eşinizin istekleri, ihtiyaçları ve ortak geçirebildiğiniz zamanlarınız söz konusu olduğunda, öncelik eşinizdir. Tam olarak ailenizden bağımsız yaşama geçmediyseniz, o zaman evlenmek için biraz daha büyümeyi beklemelisiniz. Bütün bunlara bakıldığında çiftlerin evlendiklerinde, bir bütün olarak kalabilmelerinin, mutlu ve huzurlu bir çift olabilmelerinin mümkün olması için, evliliğin bir oyun olmadığını bilmeleri gerekir. Evlilik içinde oyunlar olabilir, ancak bu eğlenmek ve ilişkiye heyecan katmaktan ibarettir. Asıl olan, bilinçli bir farkındalıktır. Bu farkındalık, kendimiz, eşimiz ve evliliğin ne olduğuyla ilgili olmalıdır. 'Evlilik zamanla güçlenir, çocuk olunca her şey düzelir' gibi sığ ve yapıcı olmayan düşüncelerden uzak durulması gerekir. Evlenmek demek, okyanusta bir sandalın içinde gece gündüz yol almak demektir. Dengede olmak, güvende hissetmek için, eşinizle uyum ve güven içinde olmalısınız. Evlilik sandalının içinde taşıdığınız pembe hayallerinizin okyanusa dökülmesi çok da zor değildir. İyi bir yolculuk yapmak istiyorsanız, her daim özenli, dikkatli, gayretli ve iyi niyetli olmalısınız. Bunu yaparken de eğlenmeyi ,gülmeyi sakın unutmayın. Sevgiyle kalın...