CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından CHP'li belediyelere yönelik başlatılan operasyonların birinci yılında “Sandığa Karşı Yargı - Bir Darbenin Anatomisi” başlıklı kapsamlı bir rapor yayımladı.
Rapor, 30 Ekim 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin, 16 belediye başkanının cezaevinde bulunduğu bir “yargı darbesine” dönüştüğünü ortaya koymayı hedeflediği belirtildi.
CHP’nin Seçim ve Parti Hukuk İşleri tarafından hazırlanan rapor, 31 Mart seçimlerinden sadece yedi ay sonra, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasıyla başlayan süreci, demokratik düzenin kırılma noktası olarak tanımlıyor.
Özer, “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklanmış; aynı gün İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyum olarak atanmıştı.
16 Belediye başkanı tutuklandı
Rapor, bu tarihin, “sandıkla kazanılan iradenin yargı yoluyla gasbedildiği ilk gün” olduğunu belirtiyor. CHP’ye göre, o günden bu yana 16 belediye başkanı tutuklandı, 13 belediyeye kayyım atandı, onlarca bürokrat ve belediye çalışanı cezaevine gönderildi.
CHP raporuna göre, 30 Ekim 2024 – 30 Ekim 2025 arasındaki bir yılda yürütülen yargı operasyonlarıyla:
Esenyurt, Beşiktaş, Şişli, Beykoz, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Büyükçekmece, Ceyhan, Seyhan, Adana, Antalya, Bayrampaşa ve daha birçok belediyede soruşturma yürütüldü. Halk TV'nin aktardığı rapora göre, 16 belediye başkanı halen cezaevinde, bazıları hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarıldı.
31 Mart seçimlerinde kazanılamayan belediyelerde iktidarın kontrolü “kayyım modeli”yle sağlanmaya çalışıldı.
Raporda, “Merkezi iktidar, sandıkta elde edemediği denetimi yargı ve idari mekanizmaları kullanarak sağlama yoluna gitmiştir.” denildi.
En geniş bölüm İmamoğlu'na
Raporun en geniş bölümü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen davalara ayrılmış. İmamoğlu hakkında bir yılda tam dokuz ayrı operasyon dalgası yürütüldüğü, suçlamaların “çıkar amaçlı örgüt kurmak”tan “casusluk”a kadar genişletildiği belirtiliyor.
Rapor, iddiaların büyük bölümünün daha önce soruşturulmuş, takipsizlikle kapanmış konular olduğunu, yeni delil üretilmediğini, “siyasi tasfiye” amacıyla tekrar gündeme getirildiğini savunuyor.
CHP’nin hukuk raporu, görevden almalar ve kayyum atamalarını Anayasa’nın 38. ve 127. maddelerinin açık ihlali olarak değerlendiriyor.
Raporda, Esenyurt ve Şişli örnekleriyle kayyum sisteminin fiilen kalıcı hale geldiği, yargılama sonuçlanmadan halkın iradesinin devre dışı bırakıldığı belirtiliyor.
CHP’nin 110 sayfalık raporu, “Sandığa Karşı Yargı” başlığıyla bitiyor. Raporda, Türkiye’de yargının geldiği noktayı yalnızca bir hukuk krizi olarak değil, “demokrasi krizi” olarak tanımlanıyor ve mücadele sözü veriliyor.