Dört gün önce Ağrı Belediye Başkanı “Ramazanda evime et alamıyorum, alacak durumda değilim diyen her aileye günde 2 kilo et bizden.” vaadinde bulundu. Günde iki kilo, ayda 60 kilo demek oluyor. Bu basit hesabı yapan tüm sosyal medya kullanıcıları da yorum yapmakta gecikmedi, haliyle. Özgür hoca, Özgür Demirtaş da kendine has üslubuyla fikrini belirtmişti twitinde... Bu vaadin makul olmadığını, “Hemen bu kişiye başvurun. Etlerinizi alın. Vermezse neden yapamayacağın şeyi söyledin deyin. Ekonominin E’sinden anlamamak böyle oluyor demek...” diyerek vurgulamıştı. Mevzudan haberi olmayanlar için uzun uzun anlattım ama sonraki satırlarımın anlaşılması için başkanın Özgür hocaya verdiği cevabın önemi büyük... Sayın Başkan Sayan “Klavye devrimcisi, twitter ekonomisti, Operasyonel algı mühendisi bu zat denize nazır oturmuş ders veriyor Ağrımıza.. Benim Yemen'e, Sudan’a su taşıyan ülkemin hayırseverleri Ağrı'ya yardım için Her Ramazan’da sıraya giriyorlar. Sanırım eti Nusret'ten yediğin fiyattan hesaplıyorsun..” yazmıştı kişisel hesabından. ✱✱✱ Devrimciliğini bilmem ama “twitter ekonomisti” sözü hırsla söylenmiş olsa gerek... Bilakis, yergiden çok övgüyü hakeden bir durum çünkü. Hatırlarsanız hoca, tam bir ay önce Rusya-Ukrayna Savaşı ve Ekonomi üzerine Twitter ortamında bir sohbet başlatmıştı. Ve o oturuma 130 binin üzerinde dinleyici katılarak dünya rekoru kırılmıştı. Şöyle ki Özgür Hoca, Savcı Bey’in başkanlığını sürdürdüğü Ağrı Merkez’de konferans düzenlemiş de beşiktekiler ve mücbir sebebi olanlar hariç herkes gelmiş, dinlemiş gibi olmuştu. Böyle söylüyorum çünkü Ağrı Merkez nüfusu da 150 bin kişi... Bi’ de “Nusret”in fiyatlarından dem vuruşu enteresan geldi. Sormazlar mı; “Başkan demek ki sen de Nusret’te yiyorsun, fiyatların yüksek olduğunu ondan biliyorsun. Öyleyse hocaya niye laf sokuyorsun?” diye. Başkan beğenmiyor ama hoca da hoca hani... Hem mezunu olduğu Boğaziçi hem mensubu olduğu Sabancı üniversiteleri, her yıl dünya sıralamasına giren sayılı Türk üniversitelerinin üst sıralarında. Profesörlüğü, diğer büyük akademik başarılarının yanındaki bir ünvan sadece. Bir çok danışmanlık ve girişimi de var; sosyal anlamda da sahada üstelik. Tüm bu başarılarını da 45 yaşından önce elde etmiş, vesselam... ✱✱✱ Gelelim ana konuya... Ağrı halkının et yiyebilmesi için Ramazan’ı, hele hele “Yemen’e, Sudan’a su taşıyan ülkemizin hayırseverleri”ni beklemek zorunda kalması üzücü... Belediye Başkanı’nın bu durumu övünç sebebi gibi anlatması daha da üzücü... Ağrı’mıza gerekse benzer “ağrı”larımıza çare; balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek. Yani yılda bir ay hayırseverlerden et parası toplamak yerine, onları şehre yatırım yapmaya teşvik etmek. Halkın 12 ay çalışıp, sofrasına koyacağı etin parasını kazanacağı sistemleri kurmaya vesile olmak. Yoksulluğun ortadan kaldırılması, doğal kaynaklardan elde edilen yararın dağılımında eşitliğin sağlanması, nüfus kontrolü ve çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi gibi odaklarla sürdürülebilir kalkınmanın hedeflenmesi... Vesaire, vesaire... Çok mu akademik oldu? Ekonominin E’sinden anlamak böyle oluyor işte...! *Hayırlı Ramazanlar...
Editör: Ömür Ünver