CHP lideri Özgür Özel, partisinin tutuklu İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için Edirne'de düzenlediği Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitinginde vatandaşlara seslendi. Özel, "Kimin kökeni, inancı, etnisitesi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin evladıdır, ay yıldızlı ve al bayrağın altındadır, Gazi Mustafa Kemal'in evladıdır. O demokratlar bizimdir! Biz Türkiye İttifakı'yız, biz sahip çıkacağız bu ülkeye" dedi. "Bu kara düzeni bitireceğiz" diyen Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek; "Bu millet uzun adamdan hakkını alana kadar mücadeleye devam!" ifadelerini kullandı.

CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun serbest bırakılması, erken seçim talebiyle organize ettiği 76. "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingi bugün Edirne'de düzenlendi. Mitingde İmamoğlu'nun Silivri'deki hücresinden gönderdiği mektubu okundu. Mitinge Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu da katıldı.

Mektubun okunması ardından kamuoyuna seslenen Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Trakya bereketin yuvası ama sulama altyapısı tamamlanmadı. Şimdi Meriç'in suyunu organize sanayiye taşımak istiyorlar. Çiftçi zaten perişan, şimdi kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Ayçiçeğinde Edirne ve Trakya'daki verim kaybı %50'yi aşmış. İpsala'da çeltik üretimi kuraklık yüzünden perişan oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi almıyor, bir ay önce 27 lira olan çeltik 20 liraya düştü. Çünkü ofisi üreticinin arkasından çektiler. Buradan uyarıyoruz: Toprak Mahsulleri Ofisi böyle gün için vardır. Eskiden yazardı; 'Ofis çiftçinin kara gün dostudur' diye. Şimdi çiftçinin, çeltik üreticisinin kara günü bugündür. İpsala'nın kara günü bugündür. Ofis ortaya çıkacak, çiftçinin arkasında duracak. Yolu yok!

Diğer yandan kuraklık sigortası... 'Yaptırın, yaptıralım, TARSİM'e gidelim, parayı verelim' diyorlar. Parayı alırken böyle zevkle sayıyorlar, çekmeceye atıyorlar. TARSİM yaparken parayı zevkle sayıyorlar değil mi? Çekmeceye atıyorlar. Sonra kuraklık oluyor, buğday düşmüş dekarında 60-70 kiloya. 'Zarar ettim' diyor, gidiyor TARSİM'den para almaya. 'Sen 60 kilo biçmedin, 150 kilo biçtin' diyor. 'Kardeşim benden iyi mi bileceksin, gel bak 60 kilo biçtim' diyor. 'Ortalamaya bakarım, sen 150 kilo biçtin' diyor. Parayı alırken zevkle alanlar, verirken titreyerek veriyor değil mi? Gelince bu TARSİM sistemini; hem devletin katkısını iki katına çıkarıp hem de böyle uyanık tüccar gibi çiftçiyi yan bastıranın, kandıranın vallahi bundan sonra karşısında ben duracağım. TARSİM gelip hiçbirinizi yazarken, çizerken, öderken kandırmayacak. TARSİM çiftçiye dost olacak; olmazsa düşmanı bu kardeşiniz olacak. Söz veriyorum size!

"İçme suyu alarm veriyor, önlem almayan iktidar şimdi belediyeleri suçluyor"

İçme suyu alarm veriyor. Kayalı Barajı'nda doluluk %6'ya düşmüş. Önlem almayan iktidar şimdi belediyeleri suçluyor. Gala Gölü'nde ve Ergene'deki kirlilik hala devam ediyor. Bizim vekil diyor ki; eski Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu 'Ergene'de yüzeceğim' diyordu. Onu söylerseniz iyi olur diyor. Dedim ki; bu espri çok yapıldı ama biz söylemeye utanıyoruz, bunlar sözünü tutmamaya utanmıyorlar. Ben daha ne diyeyim bu Ergene için? Eğitimde sıkıntı büyük. Deprem kaygısı ve güçlendirme amacıyla yıkılan okulların yerine yenilerini yapmamışlar. Ben bu meydana, bu hınca hınç sığmadığımız meydana Filiz Başkan'ın yaptıklarını anlattım, arkalardan bile koca alkış geldi.

Ben aylar önce ilk kez bir meydanda 'Erdoğan sizi seviyor mu?' diye sorduğumda, hep birlikte bağırdılar sizin gibi: 'Hayır!' 'Niye?' dedim; oradan biri dedi ki, 'Fakiriz biz, o fakir sevmez.' O gün bugün soruyorum; şimdi artık bu, bütün Türkiye'nin yaşayarak gördüğü bir ifade. Bütün Türkiye bunu tekrar ediyor: Erdoğan fakir sevmez, Erdoğan zengin sever.

Resmi yoksulluk rakamı 97 bin lira. Türk-İş resmi olarak hesaplıyor; bir haneye 97 bin lira girmiyorsa bunun altı yoksul, yani fakir. Şimdi meydanda 97 bin liradan çok geliri olanlar el kaldırsın. Bak dürüstçe üç beş kişi gösteriyor, bazıları yanındakini gösteriyor. Mesela bu Osmaniye Milletvekilinin durumu iyi. Bu sizinkinin de durumu iyi. Bizim il başkanı 'emekliyim' diyor ama emekli öğretmen, bunun durumu kötü. 97 bin liranın altında geliri olanlar el kaldırsın. Şu meydana bak! Bu meydan Türkiye'nin en büyük korosudur ve en acıklı şarkısını söyler. Erdoğan'ın mikrofonu eline alınca söylediği 'Nereden nereye' şarkısı var ya; ona eşlik etmesin o Edirne'nin çok bilmiş milletvekilleri, Edirne'nin AK Partili yöneticileri... Edirne'deki bu acıklı şarkıyı görün, bu milletin sesini duyun be kardeşim! Sesini duyun!

AK Parti 23 yıldır iktidarda. Gelirken ne demişti? 'Verin bana yetkiyi, ülkeyi şirket yönetir gibi yöneteceğim' dedi. Allah’ı var, doğrusunu yaptı. Allah’ı var, tam dediğini yaptı. Nasıl biliyor musunuz? Bir kabine açıklıyor; açıkladığı kabinede Milli Eğitim Bakanı'nın özel okullar zinciri var, Sağlık Bakanı'nın özel hastaneler zinciri var, Turizm Bakanı'nın oteller zinciri var, turizm şirketleri var... Tam Türkiye'yi şirket gibi yönetiyor değil mi? Şirketin adını biliyor musunuz? Bilenler var: KADAŞ. Kara Düzen Anonim Şirketi. Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti'nin Kara Düzeni'nin Anonim Şirketi. Bu KADAŞ gerçekten rekortmen; madalya üstüne madalya kazanıyor. Bakın, KADAŞ vergiyi sizden alıyor, kıyağı başkalarına yapıyor. Ama bu KADAŞ'ın döneminde Türkiye; yüksek enflasyonda Avrupa birincisi, yoksullukta Avrupa birincisi, işsizlikte Avrupa birincisi, gelir ve vergi adaletsizliğinde Avrupa birincisi, yüksek faizde Avrupa birincisi.

Bunlar AK Parti'nin kara düzeninin kara madalyalarıdır. Bunlarda birinci oldun diye kimse sana 'aferin' demez. Bu milleti perişan eden, kara madalyada beşi bir yerdeyi milletin boynuna takan, milletin sırtına yük eden bu iktidardan gelecek ilk seçimde hep birlikte kurtulacağız!

Eskiden durumu biraz olmayan çeyrek takardı, durumu olan tam altın takardı, durumu iyi olanlar ya da düğün sahipleri beşi bir yerde takardı. Hatırlıyor musunuz? Bizim göçmen düğünlerinde çok olur beşi bir yerde. Bu AK Parti 23 yılın sonunda beşi bir yerdeyi vatandaşın boynuna taktı: En yüksek enflasyon, en büyük yoksulluk, en büyük işsizlik, en kötü vergi sistemi ve en yüksek faiz!

Ben buradan bütün çiftçilere şunu hatırlatıyorum: Buğday üreticileri, geçmişte 1 kilo buğday satınca 1 litre mazot alınıyordu. Doğru mu? 1 litreye 1 litre. Şimdi 1 litre mazot almak için kaç kilo buğday satıyorsun? 6 kilo. 6 kilo buğday satıyorsun, 1 litre mazot alıyorsun. Eskiden, AK Parti gelmeden önce, 1 kilo buğday 1 litre mazot alıyordu. AK Parti gelince 6 kilo buğday 1 litre mazot alıyor. Daha bunun üzerine yapılacak bir hesap yok.

İlla hesap yap dersen en kızdığı yerden yapacağım. Annemler cevap versin, kadınlar... Erkekler sussun. Altın hesabı şaşar mı? Asla şaşmaz. AK Parti geldiğinde, bu AK Parti’nin kara düzeninden önce, beğenmedikleri o üçlü koalisyonda en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün çeyrek altın 11 bin lira. En düşük emekli maaşı 16 bin 800 lira; 1,5 çeyrek altın. Yarın gidin burada Peşincioğlu Kuyumcusu'na sorun. 2002'deki altın fiyatını sorun, en düşük emekli maaşını koyun; 8 çeyrek altın. Bugün 1,5 çeyrek altın alıyorsun. Emekliler şunu düşünsün: AK Parti'den önce 8 çeyrek altın alan maaş düştü 1,5 çeyrek altına. Asgari ücretli 7 çeyrek altın alıyordu, düştü 2 çeyreğe.

Edirne ciğeri... Geçen sene porsiyonu 240 liraymış. Şimdi olmuş 400 lira. Geçen sene asgari ücrete vurdun mu bir asgari ücret 92 porsiyon ciğer alıyormuş, bu sene bir asgari ücret 55 porsiyon ciğer alıyor. Bunların tutulacak yeri yok. Ciğer hesabında 92'den 55'e; bir yılda 37 porsiyon kayıp var. Bugün bir asgari ücretli bir porsiyon ciğer yemeye korkar.

"100 liralık verginin 63 lirası dolaylı vergi"

Bu ülkede toplanan 100 liralık verginin 63 lirasını dolaylı vergilerden alıyorlar. Dolaylı vergi dünyanın en adaletsiz, en eşitsiz, en haksız vergisidir. Şu dükkana, şu kırtasiyeciye giden, çocuğuna bir kalem alan fabrikatör de olsa fabrikanın işçisi de olsa aynı vergiyi ödüyor. Elektrik, su, telefon; asgari ücretli de aynı vergiyi ödüyor, multimilyarder de aynı vergiyi ödüyor. Aldığın her şeye, her hizmete vergi ödüyorsun; en zenginle en fakir aynı vergiyi ödüyor. Bu %63... Bunun üstüne bir %25 var, o gelir vergisi. Yani hepinizin, hepimizin, bu otobüsün üstündeki basın mensuplarının daha maaşını çekmeden maaştan kesilen vergi %25'e denk geliyor. Etti mi sana %88? %1 ıvır zıvır gayrimenkullerden alınan, %11 kurumlar vergisi. Yani üreten, kazanan, ihracat yapan, kâr edenin ödediği vergi %11; bu meydanın ödediği vergi %88!

İşte bizim iktidar motivasyonumuz budur: Vergiyi bu meydana, tabana değil; vergiyi tavana, refahı buraya yayacağız. Bu vergileri ters yüz etmeye; çok kazanandan çok, az kazanandan az, kazanmayandan da vergi almamaya geliyoruz. Bütün ezberleri unutsunlar. O konforlu siyaset bitti; oyu garibandan alacaksın, hizmeti zengine yapacaksın... Oyu emekliden alacaksın, emekçiden alacaksın, esnaftan, çiftçiden alacaksın; sonra millete, bütün zenginlere en iyi imkanları sunacaksın. 2.7 trilyon lira faiz ödüyor ama %1'ini emekliye vermeye gelince ayak sürüyor.

Geçen bütçe görüşmesi var. Bütçede gayrisafi milli hasılanın %1'inin çiftçiye destekleme diye verilmesi lazım, kanun böyle. %0.2'sini getirmişler. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz şöyle konuşuyor: 'Bu sene tarım sektöründe yüzde eksi12.7 büyüyebildik.' Af buyur dedim? Yüzde eksi12.7 büyümüş! Dedim ki; Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, yüzde eksi12.7 büyünmez, %12.7 küçültmüşsünüz siz bu çiftçiyi dedim. Cevap yok. Burada bu yıl ilk kez bu kadar büyük bir küçülme yaşandı.

Buradan bütün çiftçilere söylüyoruz; bu kara düzene mecbur değilsiniz. Bu iktidara mecbur değilsiniz. Eninde sonunda bu düzeni değiştirecek halkın partisinde birleşeceğiz ve bir devri kapatıp bir devre açacağız. Edirne'den kalkan Fatih, 2 yıl sonra gidip de bir çağı kapatıp bir çağı açmadı mı? Bakın Edirne'den söylüyorum: Biz de bir çağı kapatıp bir çağı açacağız. Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak!

"Bizi Yunan'a, Bulgar'a mahcup edenler gidecek"

Şimdi işin en tatsız, aslında en haksız yerine geldik. Bütün Türkiye konuşuyor; 'Yunanistan'a gidip alışveriş yapılıyor, Bulgaristan'dan gelip alışveriş yapılıyor' diye. Geldim sordum, hepsini yerinde gördüm. Bugün Edirneliler, İstanbullulara ucuza gıda alışveriş turları düzenleniyor, Dedeağaç'a geçiliyor. Doğru mu? Çünkü Yunanistan o kadar ucuz ki bugün Türkiye'deki gıdaya göre, yol parasını da kurtarıyor, fazlasını da kazandırıyor.

Yunanistan'da bir Niko var, Niko'ya kıyma 350 lira. Türkiye'de bir asgari ücretli Nihat abim var, ona da arkadaşları Niko diyor; bizimkine gelince 900 lira. Yunanistan'da Niko'nun 350 liraya aldığı dana kıymayı, burada 900 liraya satan bir düzen var. Öyle olunca bu sefer buradan insanlar oraya, dünyanın ve Avrupa'nın en yüksek gıda enflasyonunun olduğu Türkiye'den Yunanistan'a geçip gıda alıyorlar.

DEM Parti İmralı heyetinden Bahçeli'ye ziyaret
DEM Parti İmralı heyetinden Bahçeli'ye ziyaret
İçeriği Görüntüle

Peki, bir de Bulgaristan'dan gelen var. Bulgaristan'dan İvan geliyor, levayı veriyor, çantaları dolduruyor, üstüne bir tane de mont alıp Bulgaristan'a gidiyor. Bizim Türkiye'deki Okan kardeşim o bir tane montu alabilmek için bir ay çalışıyor. Peki, bu işin sebebi ne? Bütün meydan şahit, bütün Edirne şahit.

Bu AK Parti geldiğinde bir leva 0.60 liraydı. Yani 1 lira verdin mi sana neredeyse 2 leva veriyorlardı. Şimdi adam geliyor 1 leva veriyor, biz ona 25 lira veriyoruz. 23 yıldır Türkiye'de yönetiliyor AK Parti tarafından, Bulgaristan'da yönetiliyor kendi hükümetleri tarafından. 23 yıl önce 1 lira verip 2 leva alırken, adam şimdi 1 leva verip 25 lira alıyor. 50 kat fark etmiş.

Asgari ücret 8 çeyrekten 1,5'a indi, 6 kat fark orada. Buğdayda 6 kat fark, asgari ücrette öyle... Bir senede %65 gelmiş sırf ciğerin porsiyonuna. 23 yıl üst üste birikmiş; leva, Türk parası karşısında 40 kat değer kazanmış. Bulgaristan ülkesini, ekonomisini Türkiye'den 40 kat iyi yönetmiş. Buradan, Edirne'den bütün Edirne'nin şahitliğinde söylüyorum: Bu kara düzen değişecek kardeşim, bu hesap değişecek kardeşim! Bizi Yunan'a, Bulgar'a mahcup edenler gidecek, bu memlekete Atatürk'ün partisi gelecek.

Eski günlere; Gazi'nin 10 yılda 15 milyon genç yetiştirdiği, şaha kaldırdığı, Sümerbanklar yaptığı, fabrikalar açtığı, bunların sata sata bitiremediği KİT'leri yaptığı günlere... Türkiye'nin iyi yönetildiği, birlikte çalıştığı, daha çok kazandığı, adaletle paylaştığı günlere gideceğiz.

Şuna yürekten inanıyorum; artık Adalet ve Kalkınma Partisi'nin o konforlu günleri bitti. Gözümüzün içine baka baka yalan attıkları, hiçbir sözlerini tutmadıkları ama yine de seçim kazandıkları, bir şekilde bizim seçimi kaybettiğimiz o dönemler bitti. Biz 31 Mart tarihinde, 47 yıl sonra partimizi birinci parti yaptık. 23 yıl sonra AK Parti’ye ilk mağlubiyetini yaşattık. Bu partinin evlatları bugün zindanlardaysa, suçları atılan iftiralar değil AK Parti’yi yenmektir. Bundan sonra da yenecek olmak, iktidarı değiştirecek olmaktır.

Avrupa’ya gidecekler, dünyaya gidecekler, işlerine geldiği gibi anlatacaklar; gelip buralarda seçim kazanacaklar... Öyle bir şey yok. Buraya Brüksel’den geldim. Orada Avrupa Sosyalist Partisi, yani Avrupa Birliği'ndeki bütün sol, sosyal demokrat, sosyalist partilerin liderleriyle toplantıya katıldım. Orada Türkiye’de yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları teker teker anlattılar.

Beyler çıkmış, ki bugün değil yıllardır diyor ki bana 'Efendim, yurt dışına gidip Türkiye’yi şikayet etme.' Bir zamanlar başörtüsü sorunu yaşanıyordu, kardeşlerimize haksızlık yapılıyordu; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtılar, Türkiye’yi mahkum ettiler, çatır çatır tazminat aldılar. O şikayet değil! Kapatma davaları açılınca heyetler kuruyorlardı üçer kişi; bütün dünya başkentlerinde Türkiye’yi şikayet edip 'askeri vesayet var, siyasi vesayet var' diyorlardı. 15 Temmuz darbe oldu, sabah bizim kapıda bunlar. Çalıyor kapıyı; 'Buyur, Avrupa’da dostlarınız çok, sizi iyi dinlerler, bu darbeyi birlikte anlatalım.'

15 Temmuz’da darbe sana yapılınca ya da geçmişte kapatma davası sana açılınca, partinin başı sıkışınca kapı kapı Avrupa’yı gezeceksin, bunun adı 'demokrasi arayışı', 'hukuk yolculuğu' olacak; ama benim kardeşlerim içeri atılınca, 31 Mart’ta seçim kazandık diye 19 Mart’ta darbe bana yapılınca Özgür Özel oturacak, susacak, sen de burada keyif çatacaksın. Öyle bir şey yok!

Japonya’nın trende basılan 8 milyon tirajlı gazetesine de anlattım, İngiltere’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, Amerika’nın bütün dergilerine, gazetelerine de anlattım. Sosyalist Enternasyonal’de de anlattım, Avrupalı sosyalistlere de anlattım. Bütün dünyaya anlatacağım! Bir adım geri atarsam namerdim. Bu haksızlığı bütün dünyaya anlatacağım. Tayyip Bey, sana helal olan hiçbir şey haram değil bana. Mücadele sonuna kadar!"