İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik dava kapsamında tutuklanan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, cumartesi günü avukatıyla yaptığı görüşme sırasında aynı cezaevindeki gazetecilerle karşılaştığını anlattı.

Buğra Gökce’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamaları şöyle:

Cumartesi avukat görüşüne çıktığımda sabahtan öğlene kadar avukatımla çalışıyoruz. Bu nedenle avukat görüşme odasında uzun kalıyorum. Yan görüşme odalarına gelenler ise değişiyor. Birkaç farklı isimle selamlaşma şansı bulabiliyorum.

Bu cumartesi önce yan görüş odasına Enver Aysever geldi. Kalktım selam verip geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Sağlığını sordum, gayet iyi ve diriydi. Bu kısa görüşme sonrası herkes kendi görüşmesine döndü. Görüşme odaları ya da koridorlarda tutuklu ya da hükümlülerin birbirine temas etmesi yasak. Memur arkadaşlar 30-40 m öncesinden gelen olursa aramıza girip önlem alıyorlar. Bu nedenle ancak bu kadarlık sesle hatırlaşmak mümkün oluyor. Bunun ötesindeki tevatürlere - yalanlara itibar edilmemeli.

İstanbul'daki barajlarda su seviyesi son 10 yılın en düşük seviyesinde; Yetkililer tasarruf çağrısında bulundu
İstanbul'daki barajlarda su seviyesi son 10 yılın en düşük seviyesinde; Yetkililer tasarruf çağrısında bulundu
İçeriği Görüntüle

Ever Aysever ayrılıp bir süre sonra yanına Merdan Abi gelince avukat odasından sıcacık öpücüklerimizle birbirimizle hatırlaştık. Merdan abi zaten ilk mapus deneyimi olmadığı için alabildiğince dirençli ve güçlü. Belki de -tarihi sebeplerle- solcular olarak bu anlamda daha şerbetli ve güçlüyüz :)

Bu arada diğer yanımdaki görüş odasına M. Akif Ersoy geldi. Onunla da selamlaştık. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Sağlığını, moralini sordum. Şokta görünüyordu sanki. “İyi olacağım herhalde” diyebildi. Sonra gelen avukat arkadaşı ile sarıldılar. Avukat hanım ağlayınca hepimiz etkilendik. M. Akif Bey dahil herkes için zorlu anlardı. İlk giriş günleri bir yıkım oluyor. Kitabımdan benim de nasıl zorlandığımı görebilirsiniz. Bundan sonra Merdan abi de M. Akif Ersoy’a geçmiş olsun diledi. Hatır sordu ben ayrılırken.

Buranın raconu biraz böyle. Tanımasanız, sevmeseniz de burada kader arkadaşı kıvamında selamlaşıp hatırlaşıyorsunuz kendiliğinden. Çok da insani bir durum.

Öğleden sonraki görüşmeye çıkışımda da Fatih abi ile selamlaşıp azıcık uzaktan hatır sorduk. Birbirimize moral verdik. Burada geçen aylar boyunca abim oldu artık Fatih Altaylı. Uğradığı haksızlık çok ama çok büyük. Hukuksuzluğun en açık örneği gibi geliyor bana. Olmayan suçtan ceza ve hükmen tutuklama! Söz bitiyor bir yerde.

“Cumartesi sadece gazetecilerle karşılaştım görüşe çıktığımda!”

Cumartesi sadece gazetecilerle karşılaştım görüşe çıktığımda! Ülkemizin halini gazetecilerin en olmaması gereken yerde yaşadığı haksızlıkları, hukuksuzlukları da gözümün önüne serdi. Cumartesi benim için kampta (Toplama Kampı) gazetecilerle kabul günü kıvamında bir gün oldu diyebiliriz.

Belediye Başkanları, yetişmiş devlet kadroları, şehir plancıları, akademisyenler, gazeteciler, fikir insanları... Silivri adeta tarihe geçecek bir kampüse döndü. Tutuksuz yargılama uygulaması normal ve olması gerekirken, yapılan hukuksuz uygulamalar sadece hak ve özgürlüklerimizi gasp etmiyor, dışarıda olsa halka büyük hizmetler verebilecek insanların milletimize katkı sunmasını da engelliyor.

Biliyorum ki bu günler geçecek. Hepimiz hukukun temel ilkelerinin ne kadar değerli olduğunu görüyoruz. Güzel ülkemiz adalete kavuşacak. Hukuk sistemimiz tüm dünyaya örnek olacak. Yargımız ve adalet sistemimizle gurur duyacağız. Bugünler de tarihte hep hatırlanacak. Hatırlayanlar da hep aynı cümleyi söyleyecek: Bir daha asla!"