Acıyan yanlarımızdan başlamak istiyorum, çocuk çığlıklarından.. Çünkü anlamla anlamsızlık yer değişti.. Yüreklerinde büyük merhameti olan kuşlar; ah çocuklar, bayram sevinçlerini unuttular.. Bugün 23 Nisan. Hani, “yaşamı” çocuğa ve geleceğe armağan eden bayram.. Çocukları korumaya yönelik politikalarının yetersizliği, içinde bulundukları yaşam koşullarının gitgide derin yoksulluğa gömüldüğü, eşitsizlik ve çaresizlikte büyüyen çocukların bayramı!! Mağlup bir cehennem içinde yoksul bırakılan, gelecekleri yaralı güvercin kanadına takılı, Şimdilerde her şeyi unuttukları gibi bir zamanlar çocuk olduklarını da unutan, kocaman kocaman adamların siyasi tercihlerinin altında hayatları ezilen, Ürkek, telaşlı, kederli, yaşamdan mülteci çocukların.. Evet bir kaç gün sonrası biten Ramazan ve arkasından hani; neşeyi, coşkuyu, sevinci ifade eden bayram.. Ama, Çocukların; şarkıları susmuş, gözleri kanıyor.. Yoksullar.. Gıda alamıyorlar.. Yaşıtları gibi eşitçe büyüyemiyorlar.. Patır patır dökülüyorlar sokaklara çalışmaya, okulu bırakıyorlar.. Tedirgin atıyor yürekleri, geleceğe kaygılılar hayal kuramıyor, oyun oynayamıyorlar.. Onlar para kazanmak zorundalar, yoksa biliyorlar, aç kalacaklar.. Tabi.. Bugün 23 Nisan, büyükler anarken neşe dolacak, vaatleri havada uçuşacak, duygu erozyonu yaşayacak, yaşatacaklar.. Birde güneşe hasret anneleriyle hapishanelerde büyüyenler var ki, Ağıttır bu.. Ölümler.. Çocuk istismarı afları.. Ve daha niceleri.. Gelecek her zamankinden daha muğlak.. Gözyaşları içinden geçip geliyorlar ve kopuşun eşiğindeler.. Oysa en büyük bayram, çocuk gözlerindeki sevinçtir.. Ve en büyük hediye el ele yürümektir, yoksulluğun olmadığı güneşin doğduğu yere.. Görmek, bilmek, anlatılanı dinlemek başka, onu yaşamak bambaşka.. Ne olur açlığı yaşamasalar, sadece oynarken düştüklerinde kanayan dizlerine ağlasalar.. Belki de Aziz Nesin’in dediği gibi; kendilerini arı beyi sanan eşek arılarını tedirgin etmeli, nar olup da yanan bu çocuklarla tüm zihinleri işgal etmeli.. Onları korumaya yönelik politikaların hayata geçmesi, yoksulluğun bitmesi için herkesi düşündürmeli.. Yoksa eğitimden, sağlıktan, beslenmeden yoksun çocukların yaşadığı bu koşulların nesiller boyu yaratacağı kelebek etkisinin altından kimse kolayca kalkamaz.. Bir süre sonra koşullar tamamen değişse de iliğe işlemiş hiç bir yaraya merhem olunmaz.. Evet bugün 23 Nisan.. Geleceğin asıl sahibi çocuklar derin yoksullukla boğuşurken, neşe dolmuyor insan.. İhtiyacımız olan.. Demokratik politikalar üreterek, Çocuk yoksulluğunu, Çocuk işçiliğini bitiren, eşitlikçi bir sistem.. Eduardo Galeano’nun Kucaklaşmanın kitabında; “Montevideo’da bir çocuk şu açıklamayı yapıyor: “Hiç ölmek istemiyorum, çünkü sonsuza dek oyun oynamak istiyorum..” Bırakalım onlar çocuk, olarak kalsın oyun oynasınlar.. Bir çocuk gülümser, dağda Leylaklar açar.. Bugün değil.. İşte o zaman bayramlar, anlam bulacaklar..