İnsanın nerede doğduğu, hangi dili konuştuğu, hangi etnik kökenden geldiği kısacası içine doğduğu toplumun milli, dini değerleri, inançları önemli ve değerlidir. Ancak bazı insanlar kendilerini tanımlarken içine doğdukları, ait oldukları grup dinamiklerini tercih etseler de 21.yüzyılda kişilere kim oldukları sorulduğunda kendilerini anlatırken benlik temelli açıklamalara yöneldiklerini görürüz. Kişi, kim olduğu, ne olduğu ile daha çok ilgilidir, kendisini başkalarından ayıran duygu, düşünce, tutum ve davranışların bütünü benliği oluştururken, kişinin hem kendisi ile hem de çevresi ile kurduğu iletişimin de belirleyicisidir. Bireyin fiziksel görünümü ile ilgili duyguları, duygusal farkındalığı, temel ihtiyaçlarını karşılama biçimi, akademik başarısı/başarısızlığı, iç güdülerini, dürtülerini kontrol etmesi, uyumu, anlaması, algılaması, beklentileri, ilgileri, yargıları, savunma mekanizmaları benlikle ilgilidir.
Benliğimiz oluşurken, kalıtımsal yapımız sosyal yapı, aile dinamikleri, kültürel faktörler belirleyici olur,
kişilik gelişiminde en önemli faktör ailedir.
Kişinin kendisini tanıması önemlidir, kim olduğu, neler yapabildiği ya da yapamadığı, öncelikleri, becerileri, hayatta ne yapmak istediği sorularına verdikleri yanıtların dürüst ve samimi olması gerekir, bunu yapmaz ise ne kendisini ne de içinde yaşadığı toplumu anlayamaz.

Kişi hayattaki duruşunu, ifade gücünü benliğinden alır. Kim olduğu kendisini kendisi yapan özellikleri, kendi öz varlığı benliğini oluştururken, sahip olduğu benliğe olan duygusu, düşüncesi, bu benliği sevip sevmediği, olumlu olumsuz değerlendirmeleri öz güvenin belirleyicisidir, özgüven kişinin kendine olan güvenini ifade eder.
Kendi benliğimize olan olumlu, olumsuz duygu ve düşünceleriniz tüm ilişkilerinize yansır, yapbozun parçaları gibi benliğinizi oluşturan parçaların çoğuna karşı
ilgisiz, sevgisiz bir durumdaysanız, muhtemelen ruhunuz acı çekiyor demektir. Kendinizi eleştirilen iç sesiniz hiç susmuyorsa, kendinize karşı yargılarınızda acımasız davranıyorsanız, bunların günlük hayatta karşılığı muhakkak olacaktır. Yapabileceğiniz pek çok işi yapmamak, haklı olduğunuz konularda kendiniz ifade edememek, duygusal, fiziksel ihtiyaçlarınızı ertelemek, sevilmek ve onay almak ihtiyacınızın sizi olmadığınız biri gibi davranmaya yöneltmesi yüzünden sahte bir benlikle yaşamak zorunda kalmak gibi sizi üzen, yoran, varlığınızı değersiz hissetmenize yol açan türlü sebepleriniz olur.
Sahte bir benlikle yaşamak size ait olmayan ayakkabı ile yürümeye benzer
İnsan canlısı pek çok şeyi idealize etmeye meraklıdır, kendi benliği dışında da olmak istediği ideal bir benliği düşünür, hayal eder. Bu ideal benlik algısında kişinin sahip olmak istediği özellikler vardır ve buna sahip olduğuna da inanmak ister. İşte sorunda genellikle burada başlar, kişinin gerçekte nasıl olduğu ile nasıl görünmek ya da bilinmek istediği arasındaki fark, ruhsal durumunu da belirler.
Kişi kendi gibi olmaktan uzaklaştığı sürece yani idealize ettiği benliği kendi benliğine tercih ettiği sürece mutsuz, kaygılı ve kendini güvensiz hisseder. Sahte bir benlikle yaşamak size ait olmayan bir ayakkabı ile yürümeye benzer bununda sürekli olması mümkün değildir.

Özgüven problemi yaşayan insanları iki grupta ele almak mümkündür. Bazıları durumsaldır yani o gün saçınız, makyajınız, işteki performansınız gibi o ana ya da o güne ait durumları kapsar, çoğunlukla geçicidir. Diğeri ise benliğinizle alakalıdır çoğunlukla değiştiremeyeceğiniz özelliklerinizdir, kişiliğiniz, kimliğiniz, fiziksel durumunuzdur. Özgüvenli insan ortamlarda daha çok sesi çıkan, daha çok konuşan, kendisini göstermek için kırk tane takla atan insan değildir, özgüvenli insan kendini bilen insandır, kendini iyi tanıyan, güçlü olduğu, olmadığı konuları bilen, sınırlarının, yeteneklerinin, becerilerinin farkında olandır. Olmadığı bir şeye dönüşmek için yıllarını harcamaz, insanlardan onay almak için sahte bir benlikle dolaşmaz, başarıyı da başarısızlığı da hazmeder, her alanda her zaman iyi, güzel, başarılı olamayacağını bilir, çünkü özgüven sürekli bir durum değildir. Özgüven kişinin kendisine ilişkin duygu, düşünce, tutum ve davranışlarının bütününü kapsar. İyi bildiğiniz bir konuda dahi gün gelir kendinizi iyi ifade edemeyebilirsiniz, bu önemli bir durum değildir, önemli olan kendi gerçekliğinizi yitirmeden yola devam etmenizdir.

Evlilik, okul, iş yaşamı, ilişkiler değerlendirilirken sadece başarılı ya da başarısız olarak değerlendirilemez, bu çok sığ bir yaklaşımdır.
İnsan her zaman, her an yeterli ve iyi olamaz, önemli olan bu yolda gösterdiğiniz çaba, niyetle birlikte kişisel kapasitenizi bilmek, doğru yerde ve doğru zamanda olmak, neyi ne kadar yapabileceğinizle ilgili gerçekçi düşüncelere sahip olmak, yeteneklerinizi, becerilerinizi buna göre kullanmaktır.
Özgüven geliştirilebilir bir durumdur, insanın kendisini tanıması, olduğu gibi sevmesi ve kabul etmesi ilk adımdır. Unutmayın ki hayatta değiştirebileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz şeyler vardır, özgüvenimizi geliştirebilmek için güçlü bir benlik algısı ve değiştirebileceğimiz şeyler için bilinçli bir çabayla gayret etmek yeterlidir, değiştiremeyeceğimiz şeyler içinse durumu kabul etmek gerekir.
Öz’ünü bil, sev ve güven.
Sevgiyle kalın...