CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingleri kapsamında Beyazıt Meydanı'nda yapacağı miting için yeterli aydınlatma sağlanmadı. Mitingte konuşan ve 19 Mart operasyonlarına değinen Özel, "Bir gün Ankara'dan İstanbul'a atanan buraya gelen ve eski görevi bir siyasi görev olan birisi tarafından o operasyonlar başlatılınca sordular nedir bu diye... Dedim ki bu yapılanları belediye başkanlarımızı alıp da içeriye tıkmaları, bu kayyum atamaları, bu İstanbul'un iradesine saldırmayı bize savaş ilanı kabul ediyorum. Kimse ama kimse bizi ezmeye kalkmasın" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerine devam ediyor. 

Chp Özel Beyazıt2

Bugün İstanbul'daki Beyazıt Meydanı'nda yapılacak mitingde, CHP lideri Özgür Özel'in konuşmasından önce öğrenciler söz aldı. Bu sırada meydandaki elektriğin yetersiz kaldığı görüldü. CHP otobüsü etrafındaki bazı ışıklandırmalar da yeterli kalmadı. Beyazıt Meydanı'nda yeterli sokak aydınlatması bulunmadığı, CHP'nin de bu nedenle projektör kullanmak istediği ancak izin verilmediği belirtildi. 

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da çevrenin aydınlatılması için kullanılan mobil aydınlatmaların polis tarafından miting alanına alınmadığını ifade etti. BEDAŞ ise miting başladığından itibaren ve halen Beyazıt Meydanı'nda herhangi bir elektrik ve aydınlatma arızası ya da kesintisi bulunmadığını açıkladı. 

CHP lideri Özgür Özel, Beyazıt Meydanı'nda konuştu. 19 Mart operasyonlarına değinen Özel, "Bir gün Ankara'dan İstanbul'a atanan buraya gelen ve eski görevi bir siyasi görev olan birisi tarafından o operasyonlar başlatılınca sordular nedir bu diye... Dedim ki bu yapılanları belediye başkanlarımızı alıp da içeriye tıkmaları, bu kayyum atamaları, bu İstanbul'un iradesine saldırmayı bize savaş ilanı kabul ediyorum. Kimse ama kimse bizi ezmeye kalkmasın" dedi.

Beyazıt Meydanı'ndaki öğrencilere de seslenen Özel, "Darülfünun, İstanbul Üniversitesi önündeki barikatları yıkarak Saraçhane'ye geldi, Saraçhane'yi kurtardı. Onların cesaretinin ve bu yüce çatının kim kötülüklere, kim hatalara alet ederse etsin, hangi beceriksiz eller, bu kadim kurumun geleneğini kirletmeye çalışırsa çalışsın, İstanbul Üniversitesi başkadır, işte buradadır" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yönter'den Sedat Peker paylaşımı MHP Genel Başkan Yardımcısı Yönter'den Sedat Peker paylaşımı

İmamoğlu'ndan Beyazıt'ta mektup

İmamoğlu’nun mektubunu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Mektubuna, “Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular, meydan meydan umudu, dayanışmayı, iyiliği, güzelliği çoğaltan yoldaşlarım… Bu akşam, İstanbul’un tarihi ve sembolik meydanlarından birinde demokrasi nöbetindeyiz” sözleriyle başlayan İmamoğlu, Beyazıt Meydanı’nın tarihi önemine dikkat çektiği mektubunda şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul’un muhafızları olarak, Beyazıt Meydanı’nı, tarihi dokusuna uygun olarak, yeniden İstanbul’a kavuşturduğumuz için kıvançlıyız. Hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz… Dün, 6 Mayıs’tı. Tarihimizin en kara günlerinden biridir 6 Mayıs. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, tam bağımsız bir Türkiye için mücadele ederken hayattan koparılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı rahmetle anıyorum. Üç fidanı koparanlar, halkın tam bağımsızlık ve demokrasi talebini boğmak istiyordu. Bu amaçla, hukuk hiçe sayıldı, iktidar sahipleri ne istiyorsa yargı ona hükmetti. Ama bu büyük adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yara, hiç kapanmadı. Tam bağımsız, demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi ise hiç sönmedi. İktidar sahipleri, bu milleti ‘sizden – bizden’ diye bölmek, vatandaşlar arasına kanlı bir duvar örmek istiyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını karşı karşıya koyup, milleti birbirine düşman etmeye çalıştılar.”

"Siyasi tarihimize kara leke olarak kalacak bir operasyona başladılar"

“Uzun yıllar boyunca siyasi kamplara ayrıldık. Birbirimizin acılarını yeterince hissedemedik. Demokrasi ve adalet temelinde buluşup, bir büyük dirilişi gerçekleştiremedik. Asker ya da sivil, tüm darbeciler hep bu ayrışmadan yararlandılar, hep bu bölünmeden güç aldılar. Bir başka 6 Mayıs’ta, 2019 yılının 6 Mayıs’ında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettirdiler. ‘Sandıktan bizim çıkmadığımız seçim, geçerli sayılmaz’ dediler. Ama 23 Haziran’da, demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine büyük bir demokrasi tokadı attılar. 2024 seçimleri, Türkiye’nin geleceğini, milletin sandıkta gerçekleştirdiği, demokrasi ve adalet ittifakının belirleyeceğini ortaya koydu. Milletimizin bize gösterdiği teveccüh, iktidarı korkuttu. Bu sebeple, siyasi tarihimize kara leke olarak kalacak bir operasyona başladılar. Önce 30 yıllık diplomamı, savcılık baskısıyla, yetkisiz bir kurula iptal ettiler. Ardından da dün, yine hukuksuz bir girişimle sistemden sildiler.”

“Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır. Hiçbir siyasetçi, rakibinin korkusundan bu kadar hukuk ve ahlak dışı işlere tevessül etmemiştir. Tarihimizde hiçbir siyasetçi, korktuğu rakibini saf dışı bırakmak için, devleti ve hukuku bu kadar ayaklar altına almamıştır. Devletin verdiği resmi diplomanın siyasi amaçlarla, zorla, hukuku çiğneyerek geçersiz sayıldığı bir ülkede, altında devletin imzası, mührü olan bütün belgeler değerini yitirir. En başta da milli paramız, Türk Liramız değerini yitirir. Paramız işte bunun için pul oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kendi kişisel mülkü zanneden bir şahıs, devletimizin verdiği belgeleri, kendi siyasi ikbali için, gerektiğinde geçersiz ilan edebildiği için paramızın kıymeti düşüyor. Böyle giderse, daha da düşecek. Çünkü devleti milletin koruyucusu değil, milletin kazanılmış haklarına karşı bir konumda tutmak istiyorlar.”

"Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler"

“Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok temel bir fark vardır. Siyasetçiler, milletin gözü önünde olmaya, rakipleriyle milletin önüne çıkmaya can atarlar. Rakipleriyle sandıkta yarışmak, milletin huzurunda canlı yayınlarda tartışmak isterler. Çünkü gerçek siyasetçiler millete saygı duyar, milletin fikrini esas alır, milletin fikrini kendi fikirlerini anlatarak etkilemeye çalışır. Vesayetçiler ise siyasi rakipleriyle milletin önünde yüz yüze gelmekten korkar, kaçarlar. Siz hiçbir vesayetçiyi, televizyonlarda siyasi rakibiyle milletin önünde tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler, rakiplerinin karşısına çıkmaya ne akılları yeter ne yürekleri. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar ama halen benden ödleri kopuyor.”

“Günlerdir, ‘Benim mahkememi televizyondan canlı yayınlayın, millet gerçekleri görsün,” diyorum; tek kelime edemiyorlar. ‘Tabii yayınlarız’ da diyemiyorlar, ‘Asla yayınlanamaz’ da diyemiyorlar. Susup kalıyorlar. Çünkü bunlar, artık siyasetçi değil; bunlar, vesayetçi… Bunlar, milletin gözü önünde olmaktan korkarlar, bunlar her işlerini milletten gizli yapmak isterler. Seçimi çaldılar. Diplomayı çaldılar. Özgürlüğü çaldılar. 60 milyar doları yaktılar. Ama şunu unutmayın: Millet, tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Acı çekeceğiz, bedel ödeyeceğiz ama umudumuzu hiç kaybetmeyeceğiz. Güler yüzümüzü hiç soldurmayacağız. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için genç ömrünü ortaya koymuş evlatlarımıza, 19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye korku dağlarını yıkarak gelen o günden beri meydanlarda demokrasiye, geleceklerine sahip çıkmak için gençlerimize sözümüz var: Bu ülkeye adalet gelecek. Bu ülkeye özgürlük gelecek. Bu ülkeye eşitlik gelecek… Ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

Editör: TE Bilisim