MESEM'lerdeki çocuk ölümlerini protesto eden 17 Türkiye İşçi Partili gençten 16’sı Bakırköy Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yapılan protestonun ardından 17 TİP üyesi öğrencinin gözaltına alındığını duyurmuştu.
TİP, gözaltına alınan gençlerin serbest bırakılması ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasının kaldırılmasını istedi.
Adliye içerisinde gelişmeleri takip etmek isteyen TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve diğer yetkililer ile polisler arasında zaman zaman gerginlik yaşandı. Erkan Baş, hem kendilerine hem de gençlere yönelik tutumu eleştirdi.
Söz konusu karara ilişkin bir açıklama yayımlayan Türkiye İşçi Partisi "Memlekette milyonlarca çocuğu açlığa mahkum edenler, gençleri geleceksizliğe sürükleyenler, liselileri MESEM’lerde ölüme gönderenler; işlenen suçların üzerini 16 TİP’li genci tutuklayarak örtebileceğini sanıyorsa yanılıyor.
Daha fazla mücadele edeceğiz, daha fazla karşınıza dikileceğiz! Bir avuç zenginin serveti yolunda iktidarının tüm imkanlarını seferber edenlere, “çocuklarımızı koruyun” diyen milyonların hıncını, cesaretle sesini yükselten gençlerden çıkarmaya çalışanlara sesleniyoruz:
Gençler özgürlüğüne kavuşacak, MESEM tarihe karışacak!" ifadelerini kullandı.
"Barışçıl protesto hakkımızı kullandık"
Cumhuriyet'in haberine göre, tutuklanan TİP'li gençlerin hakimlikteki ifadelerinde anayasal barışçıl protesto haklarını kullandıklarını, son aylarda MESEM'lerde ölen 86 çocuğa yenilerinin eklenmemesini istediklerini söyledikleri ve "İçeri girerken herhangi bir engellemeyle karşılaşmadık, kimseye vurmadık, herhangi bir eşyaya bilerek isteyerek zarar vermedik, arbede sırasında hasar görmüş olabilir, ancak biz sivil giyimli kişilerce itilip kakıldık" dedikleri öğrenildi.
İfadelerin tamamlanmasının ardından Bakırköy Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği 'görevi yaptırmamak için direnme ve mala zarar verme' suçlamalarıyla 17 gençten 16'sı hakkında tutuklama kararı verdi. Tutuklamaya, "kuvvetli suç şüphesi olduğunu gösterir somut delillerin bulunduğu", olay yeri inceleme raporu ve görüntülerinin varlığı gerekçe gösterildi ve 'tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olacağı' savunuldu.





