“Erdoğan'a istibdatçı demiş Meral Akşener. Yanlışı var; Erdoğan demek vesayetten kurtulmak, prangaları kırmak, başörtülü kadına özgürlük, Kürtçe konuşma hakkı, en ücra yerdeki insanımıza giden yol, hastane ve okul demektir... Bu millet için Abdülhamid Han da Erdoğan da özgürlüktür.” Benim değil, Tuğçe Kazaz’ın sözleri bunlar... “Atatürk kadına seçme, Erdoğan seçilme hakkı getirdi.” demiş bir başka twitinde de... Bunu başörtülü adaylar için söylemiş özellikle ve özgürlük vurgusunu tekrarlamış. Üstüne aynı twitleri video ve eklerle süsleyip parlatmaya çalışmış. İlk bakışta Atatürk’ü yerip, Erdoğan’ı övüyor gibi görünse de kendince bir nüans yakalamış... Aslında yakaladığı o boşluktan Erdoğan’a methiye düzmeye çalışıyor ama içerikte Atatürk’ü tutarak da tribüne oynuyor. Hani bizde de biraz maharet olmasa “zeki” diyeceğiz ama sobelendi işte! ✱✱✱ Çünkü Tuğçe hanım bilmelidir ki; Atatürk ve Cumhuriyet kanunları kadına her şekilde seçme ve seçilme hakkı getirmiştir, başörtü koşulu olmaksızın... İlk olarak 3 Nisan 1930 tarihinde kabul edilen 1580 sayılı Belediye Kanunu’nu ile seçme-seçilme hakkı kazandık. Resimde, 1930’daki şekli ile kanunun maddeleri açıkça görünüyor. “İntihap etmek şartları” yani seçme ve “intihap olunmak şartları” yani seçilme koşullarına bakınca; başörtüsü, kılık-kıyafet, bıyık, sakal vesaireden hiç bahsetmiyor. Nitekim 1957’de Mardin’in Midyat ilçesinin belediye başkanı olmuş Zekiye Midyat’ı internette arasa, karşısına çıkacak resimlerin hepsinin başörtülü, eşarplı olduğunu görecektir. Atatürk’ün ölümünden 19 yıl sonra... 26 Ekim 1933 tarihinde ise kadınların köy muhtarlığı ve ihtiyar heyeti azalığına seçilmesine dair kanun kabul edilmiştir. Aralık 1933’te de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk kadın muhtarı Aydın’ın Çine İlçe’sine bağlı Demirdere Köyü’nde (bugünkü Karpuzlu İlçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin Hanım olmuştur. Gül Esin Aydın, nam-ı diğer Gülkız Ürbül’ü de araştırabilir; geleneksel bir şekilde örtünmüştür fotoğrafında... O yılları da anlatmış üstelik; demiş ki: "Muhtarlık için aday olduğumda, bana kimse karşı çıkmadı. Muhtarlığa, o zamanki nahiye müdürümüzün isteği ile girmiştim. İlk kadın muhtar seçildiğimde de herkes bana yardımcı oldu. Muhtarlığım sırasında da köydeki kız kaçırma olaylarının önlenmesinde büyük çaba harcadım. Köye yol, köprü ve köy konağı yaptırdım.” Yani “en ücra yerdeki yol”un inşaasına başlanalı yıllar olmuş. Bir “başörtülü kadın muhtar"ın eli değmiş üstelik. ✱✱✱ Atatürk ölmüş, düzen değişmiş, ihtilaller yaşanmış; bazı şeyler şeklen deforme olmuş... Doğrudur! Aslında Ata’mızın getirdiği ama sonradan budanmış özgürlükleri, ilk kez mevcut cumhurbaşkanından görmüşüz gibi iteklemeye çalışmak doğru değil. Bi’ pistten çekilin; Atatürk’ü içine alan kelime oyunlarını da bilenler yapsın artık, tecrübesiz ağızlarda hoş durmuyor. Kendisi üniversite eğitimini yarım bıraktığından o özgürlüğü pek de şey etmiyor olabilir ama yine de söyleyelim... Türkiye’de ilk kez 1922 yılında yedi kız öğrenci, Tıp Fakültesi’nde eğitime başladı. 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği) çıkarıldı. Böylece eğitim laikleştirilerek tüm kız ve erkekler eşit haklarla eğitim görmeye başladı. 1926’da Türk Medeni Kanunu'nu ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı; kadınlara boşanma, velayet ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı.
Doğum izni; kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kurulması; belediye, muhtarlık ve milletvekilliğinde seçme ve seçilme haklarının tanınması, İş Kanunu’nda kadınların çalışma hayatına düzenleme getirilmesi; kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasının yasaklanması vesaire... Bunlar Ata’nın kısacık ömründe sadece kadınlara tanıdığı hakların bazıları... ✱✱✱ Özgürlüğü çok kafasına takıyorsa şunlara da 280 karakterle yorum yapsın isterim. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından cinayete kurban giden 302 kadın ve 254 şüpheli kadın ölümü... Tutuklu ya da yargılanan gazeteciler.. Fikirleri yüzünden yargılanan ya da mahkum olmuş akademisyenler, politikacılar, sivil toplum üyeleri... Sosyal medya içerikleri yüzünden göz altına alınan vatandaşlar, öğrenciler... Kendisi twitter hesabı kapatıldığı için sık sık hayıflanan paylaşımlar yapmış; karakoldakileri görse özgürlüğü tam idrak eder herhalde... Geleceğini garanti altına almak için kendine vurduğu prangalarından kurtulması dileğiyle... Adülhamid’i de bilahare...
Editör: Ömür Ünver